"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Yerel Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen davanın kabulüne ilişkin karar, süresi içinde bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; Kangal ilçesi Soğukpınar köyü çalışma alanında bulunan 111 ada 65 parsel sayılı taşınmazın ... ve ...adlarına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın yaklaşık 80 yıl kadar önce davacıların büyük dedesi ... tarafından ... ve Şemsi'den satın aldığını, ...'in ölümünden sonra taşınmazın davacılara intikal ettiğini, ...mirasçılarının dava konusu taşınmaz üzerinde bugüne kadar zilyetlikleri ve tasarruflarının olmadığını, alındığı günden beri ve halen davacılar tarafından kullanılmakta olduğunu belirterek, davalıların miras bırakanı ...adına olan kaydın iptali ile veraset ilamındaki hisseleri oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar, taşınmazın müşterek muristen geldiğini ve terekenin taksim edilmediğini ileri sürerek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, taşınmazın öteden beri ... mirasçıları tarafından tasarruf edildiği açıklanarak davanın kabulüne, çekişmeli 111 ada 65 sayılı parselde ......adına tapuda kayıtlı bulunan ½ payın iptali ile davacılar adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 27.01.2014 tarihli ve 2013/18917 E., 2014/1194 K. sayılı kararı ile; “...dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında bazı konularda çelişki bulunduğu ve sonuca ulaşmak açısından yeterli bilgileri vermediği belirlenmiştir. Bu nedenle
listede yer alan yerel bilirkişi ve tanıkların kural olarak HMK’nun 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiyeyle keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, davetiyeye uymamaları halinde HMK’nun 245. maddesinin gözönünde bulundurulması, yeniden yapılacak keşifte davacıların dayandığı 1928 tarihli senet ile davalıların dayandığı 28.04.1980 tarih, 626 sıra nolu tapu kaydı ile geldisi olan T.Sani 1292 tarihli tapu kayıtlarının mevki ve hudutları itibariyle teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine yöntemine uygun bir biçimde uygulanması, mevkii ve sınırları itibariyle taşınmazı kapsayıp kapsamadığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi, taşınmazın sınırında mera olduğu dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığından bu konuda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20 ve 21. maddelerinin gözönünde bulundurulması, davacılar ya da davalılar ve miras bırakanlarının taşınmaz üzerinde sürdürdükleri zilyetlik durumlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde yerel bilirkişi ve tanıklar HMK’nun 261. maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi, sunulacak veraset belgeleri de gözönünde bulundurularak tarafların hangi kök muristen gelip gelmediklerinin açıklığa kavuşturulması, 1928 tarihli harici satış senedinin Osmanlıca düzenlendiği ve fotokopisine göre senette parmak izlerinin bulunduğu gözetilerek konunun uzmanı Osmanlıca’dan anlayan yeminli bir bilirkişiye tevdi edilerek öncelikle doğru bir şekilde ve hak kaybına yol açmayacak bir biçimde tercümesi yapıldıktan sonra dosya arasına konulması, senette parmak izleri varsa bunun da tercüme evrakına işaret ettirilmesinin sağlanması, geçerli bir senet olduğunun anlaşılması halinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-b hükmü karşısındaki hukuki durumunun değerlendirilmesi, bunun yanında ayrıca davalı tarafın dayandığı tapu kaydının taşınmaza uyması halinde yine Mahkemece buna itibar edilip edilmediği konusundaki görüşünün ortaya konulması, dosyadaki bilgi ve belgelere göre taşınmazın 1979 yılına kadar (...’ın ölümüne kadar) davacılardan ... ve oğlu ... tarafından kullanıldığı, ...’ın 1979 yılında öldükten sonra ise taraflardan hiç biri tarafından kullanılmadığı belirlendiğine göre somut olayda iradi terkin bulunup bulunmadığının da değerlendirilmesi teknik bilirkişiden gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan ve eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 01/11/2017 tarihli ve 2014/463 E. – 2017/234 K. sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte mahalli bilirkişi beyanları ve tanık anlatımlarıyla davacının davasını ispat ettiği, ziraatçı, fen ve jeodezi bilirkişilerin raporları davacıyı doğrular nitelikte olduğu, dava konusu 111 ada 65 parsel sayılı taşınmazın ham toprak vasfıyla tescil edildiği ve zilyetlikle kazanılabilecek nitelikte taşınmazlardan olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 111 ada 65 parsel sayılı taşınmazın davalıların miras bırakanı ......adına olan 1/2 hissesinin iptali ile davacılar adına ... ve ... oğlu ... ...'ın veraset ilamındaki payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; davacıların delil olarak sundukları senettir başlıklı tapusuz taşınmazın satışına ilişkin senedin çekişmeli taşınmaza ait olmadığını, Yargıtay bozma ilamına aykırı karar verildiğini, taşınmazın tasarruf durumu dikkate alınarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
6.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14'üncü maddesinin 1'inci maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. (IV./2.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamakta olup davalılar vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
6.3.2. Ancak, dava kişiler arası tapu iptali ve tescil davası olup davalılar murisi ...nin, 1928 tarihli senetle tapusuz taşınmazdaki miras payını davacılar murisine sattığı ve zilyetliğini de devrettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, (IV./3.) no.lu paragrafında yer verildiği şekilde, taşınmazın ham toprak vasfı ile tespit ve tescil edildiği, bilirkişi raporlarına göre zilyetlikle edinilebilecek yerlerden olduğu kabul edilerek dosya kapsamına uygun olmayacak şekilde gerekçe oluşturulması isabetsizdir.
6.3.3. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru bulunan mahkeme kararının gerekçesinin değiştirilip düzeltilerek onanması, HUMK'nın 438'inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü gereğidir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (6.3.2.) bendinde açıklanan nedenlerle sonucu itibariyle doğru olan Mahkeme kararının gerekçesi değiştirilerek 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.