"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Kadastro sonucu Hadim İlçesi, Bolat Mahallesi çalışma alanında bulunan 258 ada 58 parsel sayılı 86.058,53 metrekare yüzölçümlü ve bağ vasfı ile ilgili parselin tapu ve vergide kaydına rastlanılmayıp zilyetlikle iktisabı mümkün olan yerlerden olduğu, işbu parselin mahalli vasıtalarla yapılan ada ve mevki ilanına rağmen bu taşınmazın zilyedi veya zilyetleri tarafından tahdit ve tespit esnasında zilyetlik hak ve iddiasında bulunmadıkları, muhtar ve bilirkişilerin de bu taşınmazın Bolat Kasabasında kim yada kimlere ait olduğunu bilemediklerinden dolayı 3402 sayılı Kanun'un 18. maddesine istinaden bağ vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edilmesine karar verilmiştir.
I. DAVA
Davacı ..., kadastro çalışmaları esnasında çekişmeli taşınmazın başında olmadığını, bu sebepten tespit yapan görevlilerin araştırma yapmadan taşınmazı Hazine adına yazdıklarını, dava konusu taşınmazın miras yoluyla kendisine intikal ettiğini, çekişmeli taşınmaz üzerinde eklemeli olarak zilyetlikle iktisap koşullarının lehine gerçekleştiği iddiasıyla taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu ve bu tür yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 12.01.2016 tarihli ve 2014/510 Esas, 2016/15 Karar sayılı kararıyla davacının zilyetlik şartlarının oluştuğu mahalli bilirkişi beyanlarından da anlaşıldığı ve bu sebepten davacı lehine zilyetlik şartları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 258 ada 58 parsel sayılı taşınmazın 01.10.2015 tarihli fen teknik krokide (A) harfi ile gösterilen 4.606,67 metrekarelik kısmın Hazine adına olan tapusunun iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili, temyiz dilekçesinde özetle, delillerin takdiri ve olaya uygulamasında hataya düşüldüğünü, çekişmeli taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacağını ve kaldı ki davacının zilyetlik şartlarının da oluşmadığını belirterek, Hadim Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/510 Esas, 2016/15 Karar sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 973. maddesinde, "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir. Taşınmaz üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz yüklerinde hakkın fiilen kullanılması zilyetlik sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Bir şeye malik olmayan kimsenin zilyetliği zamanla o şeyin mülkiyetinin kazanılmasını sağlayabilir. Mülkiyetin kazanılma sebeplerinden biri olan zilyetliğin konusu ancak maddi şeylerdir. Zilyetliğin tanımında da görüleceği gibi, zilyetlik olması için bir şeyin bulunması ve ayrıca o şey üzerinde fiili hâkimiyetin kurulması gerekir (İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.12.1998 tarihli ve 1996/4 E., 1998/3 K. sayılı kararı).
3.2.2 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."
3.2.3 Malik sıfatıyla zilyetliğin tanımı mevzuatta yapılmamıştır. Malik sıfatı ile zilyetlik hakkında öğretide çeşitli görüşler ileri sürülmekle birlikte, zilyedin o malı/taşınmazı sahiplenme, kullanma, idare ve işletme amacıyla hâkimiyetinde bulundurması hâlinde malik sıfatıyla zilyetlikten söz edilebileceği, o mal üzerinde kendi zilyetliğinden başka kişinin üstün korunmaya değer zilyetliğini tanımayan kişinin zilyetliğinin malik sıfatıyla zilyetlik olduğu kabul edilmektedir (Sapanoğlu, Süleyman: Zilyetlikten Kaynaklanan Tescil Davaları, Ankara 2013, s. 297-298; Özmen, İhsan/Çorbalı, Halim: 3402 Sayılı Kadastro Kanunu Şerhi, Ankara 1995, s. 424) .
3.3. Değerlendirme
3.3.1 Kadastro sonucunda, Hadim İlçesi, Bolat Mahallesi çalışma alanında bulunan 258 ada 58 parsel sayılı, 86.058,53 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bağ vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
3.3.2 Bilindiği üzere terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar, ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Yasa'nın 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir
3.3.3 Somut olayda Mahkemece temyize konu 285 ada 58 parselin içerisinde teknik bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 4.606,67 metrekare yüzölçümündeki bağ vasıflı çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki dosya arasında yer alan ziraatçı bilirkişi raporunda taşınmaz üzerinde tarımsal amaçlı toprak işlemenin uzun yıllardır yapılmadığı; taşınmazın içerisinde yer yer meşe ağaçları, yabani armut ağaçları, kuş burnu ve tek ve çok yıllık yabani otsu bitkilerin bulunduğu belirtilmesine rağmen raporun kanaat bölümünde temyize konu bölümün tarım arazisi konumunda olduğu ve dolayısıyla tarım arazisi vasfı taşıdığı belirtilmesi nedeniyle çelişki oluştuğu halde bu çelişki giderilmemiş; dava konusu taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresine ilişkin olarak 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan rapor aldırılmamış; yine söz konusu hususların tespiti amacıyla streoskopik hava fotoğrafları üzerinde inceleme yapan jeodezi ve fotogrametri bilirkişinin 01.10.2015 tarihli raporunda temyize konu bölümün 1970, 1990 ve 2011 tarihlerinde boş doğal görünümde olduğu ancak tarımsal faaliyet yapıldığı belirtilmiş olması nedeniyle aynı bilirkişi raporu içerisinde çelişki oluştuğu halde bu çelişki de giderilmemiş, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl, kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında mahalli bilirkişiler ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı olarak beyan alınmamış olduğundan yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
3.3.4 Mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle, taşınmaza ait eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazın bulunduğu köyü/ mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına alınmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, ayrıca çekişmeli taşınmaza komşu parsellere ait kadastro tespit tutanakları ve var ise bu taşınmazların tespitine dayanak belgeler celp edilmelidir.
3.3.5 Dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile teknik bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulunun katılımıyla ile yeniden keşif yapılmalıdır.
3.3.6 Yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, hava fotoğraflarının fotogrametri ve jeodezi uzmanı olan bilirkişi tarafından stereoskop aleti ile incelenmesi suretiyle, hava fotoğraflarının çekildiği tarihlere göre dava konusu taşınmazın kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığını, bağ olarak tespit edildiğine göre taşınmazın hangi tarihte tarım arazisi haline gelmiş olduğunu açıklar mahiyette rapor alınmalı, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan taşınmazın önceki ve hali hazırdaki kullanım durumu, zirai faaliyete konu olup olmadığı, zilyetliğin hangi tasarruflar ile ne kadar süre sürdürüldüğü açıklar rapor alınmalı, öncesi itibariyle imar-ihyayı gerektirmeyen çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı yararına dava tarihine kadar 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesi koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece değinilen bu yönlere uygun araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmesi cihetine gidilmiştir.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden dolayı BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.