Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4062 E. 2022/2146 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Toplulaştırma çalışması sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın davacılar tarafından tapu iptali ve tescil davası açılarak zilyetlik yoluyla kazanıldığı iddiasıyla adlarına tescilinin talep edilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, toplulaştırma çalışması sonucu oluşan ve farklı parsellere dağılan taşınmazın bazı bölümleri hakkında karar verilmeyerek HMK’nın 297. maddesine aykırı hareket edildiği ve kabule göre de tesciline karar verilen taşınmaz bölümünün sınırlarının belirtilmemesi nedeniyle infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulduğu gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.1. Davacılar hudutlarını dava dilekçesinde belirttiği tarla vasfındaki araziyi 4 eşit parça halinde ... gibi tarımsal ürünler ekerek ve otlarını biçerek 20 yılı çok aşkın zamandır kullandıklarını, sınırlarının hiç değişmediğini, 2012 yılında yapılan toplulaştırma işlemleri neticesinde 138 ada 3 parsel numarası ile Hazine adına tespit edildiğini, ancak henüz kesinleşmediğini ileri sürerek, taşınmazın eşit hisselerle adlarına tescilini talep etmişler, davacılar vekili, 19.09.2018 tarihli duruşmada; davacıların kendi aralarında yapmış oldukları paylaşım uyarınca fen raporuyla (a2) olarak gösterilen 1549.80 m²'lik taşınmazın davacılardan ... adına; fen raporunda (b2) ile gösterilen 5403,21 m²'lik kısmının ise diğer davacılar ..., ... ve ... adına eşit olarak tescilini ayrıca dava konusu olan ancak toplulaştırmayla başka gerçek kişiler adına tescil edilen taşınmazlara ilişkin ise tespit hükmünün kurulmasını talep ettiklerini beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Bingöl 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 01/10/2014 tarihli ve 2013/126 E., 2014/686 K. sayılı kararıyla; davacıların, fen bilirkişilerinin 03/06/2014 tarihli raporunda (A) ve (B) harfi ile gösterilen dava konusu yerleri 20 yıldan fazla bir süredir ekip biçtiği, tarımsal amaçlı kullandığı, çeşitli tarımsal ürünler ektiği, zilyetliğini sürdürdüğü, zilyetliğine herhangi bir ara vermediği, bu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı, sulanabilir tarımsal amaca uygun, birinci sınıf tarım arazisi olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile fen bilirkişinin 03/06/2014 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 5.818.13 m2'lik alan ile (B) harfi ile gösterilen 9.969.14 m2'lik tescil harici bırakılan alanın davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline dair karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 05/04/2017 tarihli ve 2017/678 E., 2017/2148 K. sayılı kararıyla; “...Mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının taşınmaz bölümleri üzerindeki zilyetlik durumunu ve süresini kesin olarak açıklamadığı gibi bir taşınmazın kullanım durumunun belirlenmesindeki en iyi yöntem olan hava fotoğraflarından da yararlanılmadığı; taşınmazların sınırında dere bulunduğu halde jeolog bilirkişinin başka taşınmazlarla ilgili raporuna itibar edildiği; dava konusu taşınmazlarda zilyetliğin hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü ve kullanım durumu hususunda ziraat bilirkişisinden ayrıntılı rapor alınmadığı, tek ziraat bilirkişisi tarafından düzenlenen soyut ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiği” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bingöl 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/05/2019 tarihli ve 2017/344 E., 2019/143 K. sayılı kararıyla; Dava konusu taşınmazların bulunduğu yerdeki tapulama çalışmalarının 766 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp 02/03/1969 tarihinde kesinleşen çalışma neticesinde taşınmazın tescil harici bırakıldığı, 31/08/2015 tarihinde kesinleşen toplulaştırma çalışmaları sonucunda taşınmazın Bingöl, Merkez, Ormanardı köyü 118 ada 1, 2 ve 3 nolu parseller olarak tescil gördüğü, keşifler sırasında dinlenen mahalli bilirirkişiler ile tanık anlatımlarında, dava konusu yerlerin çok uzun yıllardan beri önce davacıların babaları tarafından kullanıldığı, davacıların babalarının ölümünden sonra da davacılar arasında paylaşılıp kullanıldığının belirtildiği, tescil davaları açısından en önemli delillerden olan ve dosya arasına celp edilen hava fotoğrafları üzerinden yapılan bilirkişi incelemesinde, taşınmazın fen bilirkişi raporunda (b2) ile gösterilen kısmının imar ihyasının 1984 yılından bu yana yapıldığı, (a2) ile gösterilen kısmın imar-ihya edilmediği, (a1) ve (b1) ile gösterilen kısımların ise imar ihya edilmediği ve toplulaştırma çalışmaları neticesinde dava dışı gerçek kişiler adına tescil edildiğinin belirtildiği, ayrıca jeoloji raporunda dava konusu taşınmazlar ile yakınından geçen dere arasında bir miktar kot farkı bulunması, derenin debisinin düşük olması nedenleriyle taşınmazın dere taşkını riskinin olmadığının belirtildiği, bilirkişiler tarafından sunulan raporların ayrıntılı ve denetime/hüküm kurmaya elverişli olduğu, taşınmazın (b2) ile gösterilen kısmının zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, dava konusu Bingöl ili, Merkez ilçesi, Ormanardı köyü 118 ada 1 nolu parselin Fen Bilirkişisi ... ...'in 24/07/2018 havale tarihli raporunda (b2) ile gösterilen 5.403,21 m²'lik kısmının Hazine adına olan tapusunun iptali ile davacılar ..., ... ve ... adına tesciline, (a2) ile gösterilen 1549,80 m²'lik kısmına ilişkin davanın reddine, (a1) ve (b1) ile gösterilen kısımlarına ilişkin davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili, temyiz dilekçesinde özetle; (a1) ve (a2) bölümleri üzerinde davacılar lehine tescil şartlarının oluştuğu gözetilerek tescile hükmedilmesi gerektiğini, (b3) ile gösterilen bölüm üzerinde tespit hükmü kurulması gerekirken red kararı verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

Davalı Hazine vekili, sadece ham toprağın sürülmesi ya da taşları temizlenmiş bir yerde bina ya da duvar yapılmasının, ağaç dikilmesinin imar-ihya sayılmayacağını, sadece soyut beyana ve subjektif yargılara dayanan raporun hükme esas alındığını, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan ve bilahare toplulaştırma işlemi neticesinde tapuya kayıt ve tescil edilen taşınmaz bölümlerinin, tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescili isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17. maddesinde “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun olağanüstü zamanaşımı başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin 2. fıkrasında “(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriğine, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına göre davacılar vekilinin ve davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.

6.3.2. Ancak, yargılama sırasında dava konusu taşınmaz bölümlerinin bulunduğu yörede toplulaştırma çalışması yapıldığı, dosya arasına alınan belgelerden, dava konusu taşınmaz bölümlerinin bazı kısımlarının Hazine adına kayıtlı 118 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içerisinde, bazı kısımlarının ise gerçek kişiler adına kayıtlı 118 ada 2 ve 118 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar içerisinde kaldığı anlaşılmıştır. Mahkemece, tescil davası olarak açılan eldeki davanın, tapu iptali ve tescil davasına dönüştüğü gözetilerek karar verilmiş ise de hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (b3) ile kodlanan taşınmaz bölümü hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmeyerek HMK’nın 297. maddesine aykırı hareket edildiği anlaşılmaktadır.

6.3.3. Yine kabule göre de; (b2) ile kodlanan taşınmaz bölümünün sınırlarını göstermeyen fen bilirkişi raporu esas alınarak infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması da isabetsizdir.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle;

1. Kararın (IV/6.3.1.) no.lu paragrafında açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin ve davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Kararın (IV/6.3.2.) ve (IV/6.3.3.) no.lu paragraflarında açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın davacılara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.