"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVACILAR : ... V.D.
DAVALILAR :
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda verilen davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, dava dilekçesinde ...... Mahallesinde bulunan 223 ada 143 parsel sayılı taşınmazın vekil edenlerinin murisleri ...'dan intikal ettiğini, taşınmazda muris Ali ile ölümünden sonra vekil edenlerinin kesintisiz ve çekişmesiz olarak kırk yıldır zilyet olduklarını, kadastro tespiti sırasında 223 ada 123 parsel sayılı taşınmazın miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edilerek tapuya tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14.12.2011 tarihli ve 2007/9 Esas, 2011/926 Karar sayılı kararıyla, davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 223 ada 143 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki miras payları oranında ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Hüküm, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 23.11.2012 tarihli, 2012/3644 Esas, 2012/11082 Karar sayılı ilamıyla; “dava konusu taşınmaza komşu olan 223 ada 121, 122, 124, 125, 128, 126 ve 227 parsellere ait kadastro tutanak ve ekleriyle kadastro çalışmaları sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtları ile varsa hükmen tescil dosyalarının bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, yerel bilirkişi, teknik bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla mahallinde uygulanması, taşınmaz yönünden ne olarak gösterdikleri üzerinde durularak teknik bilirkişinin raporu üzerine işaretlenmesinin sağlanması, taşınmazın bitişiğinde eylemli olarak mera bulunmadığından zilyetlikle edinme koşullarının davacı taraf yararına oluşup oluşmadığı üzerinde durularak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gerekçesiyle bozma yapılmıştır.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 31.05.2018 tarihli ve 2013/38 Esas, 2018/573 Karar sayılı kararıyla, dava konusu 223 ada 143 ile dava dışı 223 ada 123 numaralı parsellere ilişkin Çerkezköy Kadastro Mahkemesi’nde görülen dava sonucunda Çerkezköy Kadastro Mahkemesi’nin 1988/60 Esas ve 1993/154 Karar sayılı ilamı ile dava dışı 123 numaralı parselin 1.000,00 metrekare yüzölçümü ile... adına, dava konusu 143 numaralı taşınmazın ise 08.11.1985 tarihli ve 1392 numaralı kadastro ek komisyon kararında olduğu gibi 123 numaralı parselden vergi kayıt miktar fazlası olarak ifraz olunan 4.326,00 metrekare yüzölçümünde arsa niteliğinde Maliye Hazinesi adına tapuya tesciline karar verilmiş olduğu, verilen mahkeme kararının 14.04.1994 tarihinde kesinleştiği ve bu şekilde tapuya hükmen tescil edildiği, bu durumda eldeki dava açısından Çerkezköy Kadastro Mahkemesi’nin 1988/60 Esas 1993/154 Karar sayılı ilamının HMK 114/1-i maddesi gereği kesin hüküm niteliği taşıdığı ve noksanlığının giderilmesi mümkün olmayan dava şartı niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle HMK 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Karara Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, Yargıtay bozma ilamına uyulması sonucunda taraflar lehine kazanılmış hak meydana geleceğini, Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin dışına çıkılarak kazanılmış haklarının ihlal edildiğini, önceki tarihli tespite itiraz davasının eldeki dava açısından kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, zilyetlikle iktisap şartlarının lehlerine gerçekleştiğini ve verilen ret kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
5.2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, harcanan emek ve mesai gözetilerek kendisini vekille temsil eden her bir davalı için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Kesin hüküm adli gerçeği ifade eder. Kesin hükümle amaçlanan ise; aynı kişiler arasında, aynı dava konusu uyuşmazlık hakkında mahkemelerin sınırsız şekilde meşgul edilmesini engellemektir. Bu şekilde hem kişiler, hem de devlet için hukuki güvenlik sağlamaktır.
6.2.2. HMK'nın 303. maddesine göre kesin hüküm hakkında; "1- Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. 2- Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder,..." şeklindeki düzenlemeyle, şekli anlamda kesinlik (yani o hükme karşı artık başvurulabilecek bir olağan kanun yolunun kalmaması ya da baştan beri hiç olmaması), maddi anlamda kesinliğin ön şartı olarak kabul edilmiştir. Maddenin devamında ise; bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesini, her iki davanın da taraflarının, dava sebeplerinin ve son olarak dava konularının aynı olması şeklinde belirlenen üç şarta bağlamıştır. Kesin hüküm, öncelikle hükmü veren mahkeme de dahil olmak üzere bütün mahkemeleri bağlar. Bir hüküm maddi anlamda kesinleştikten ve hangi tarafın ne yönde haklı olduğu tespiti yapıldıktan sonra artık tüm mahkemeler, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanılarak, aynı dava konusu hakkında verilmiş bulunan kesin hüküm ile bağlıdırlar.
6.3. Değerlendirme
6.3.1.Uyuşmazlık konusu taşınmazın ifraz edildiği 223 ada 123 parsel sayılı taşınmaz 5326 m2 yüzölçümüyle 04.03.1976 tarihinde yapılan kadastro tespiti sırasında dava dışı parsellerle birlikte tapu kayıtlarına istinaden 4/24 payının ......, 8/24 payının ......'nın, 4/24 payının ......, 4/24 hissesinin ...... ait olduğu, tapu kayıtlarının hudutları itibariyle söz konusu taşınmazları kapsadığı, kayıt maliklerinin kendilerinin ya da mirasçılarının tasarrufunda bulunmadığı, yıllardan beride, bağımsız parseller halinde ilgili parsellere ait beyannamelerin, beyanlar hanesinde adları yazılı şahıslar tarafından kullanılageldiği ancak bu kullananların cetlerinden intikal ettiğine dair yeterli delil bulunmadığı gibi 1936 yılında adlarına tahrir olunmadığı kayıt maliklerinden resmen veya haricen satın aldıkları hususunda herhangi bir delil bulunmadığı, bunların dışında bazı parsellerin ahar şahıslardan haricen satın alınarak zilyetlerinin el değiştirmiş olduğu, bazı parsellerin 1965 ve daha yakın tarihlerde vergi harici kaldığı gerekçesiyle vergiye bağlandığı, kayıt maliklerinin 1955 yılında Çerkezköy Sulh Hukuk Mahkemesinden 1955/32 nolu dosya ile taksim davası açtıkları, daha sonra müracaata kaldığı, tapu kayıtlarının kabili tatbik olduğu kayıt maliklerinin bir kısmının muhtelif tarihlerde ölümleri ile taşınmazların mirasçılarına geçtiği belirtilerek, 1/24 hissesinin ......, 4/24 hissesinin ...... ve 4/24 hissesinin ...... adına tespit edildiği, tespite itiraz edilmesi üzerine Kadastro Müdürlüğünün 08.11.1985 tarihli kararı ile 223 ada 123 parsel sayılı taşınmazın tespitine ...... ve müştereklerinin itirazlarının reddine, 223 ada 123 nolu parselle ilgili 21.01.1977 tarihli komisyon kararının iptaline mevcut vergi kaydı gereğince vergi kayıt miktarı olan bin m2 yer verilmek suretiyle 223 nolu parsel numarası ile, kayıt miktarından fazla gelen kısmın da adanın son parsel nosu altında sınırlandırılmasına, 223 ada 123 parsel sayılı taşınmazın ...... adına miktar fazlasının Maliye Hazine adına tesciline, miktar fazlasında ......'nın fuzuli zilyet olduğunu beyanlar hanesinde belirtilmesine karar verilmiş, 223 ada 143 parsel sayılı taşınmaz 08.11.1985 tarihli komisyon kararıyla 223 ada 123 parsel sayılı taşınmazın miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edilmiş, karara itiraz edilmesi üzerine Çerkezköy Kadastro Mahkemesi 12.10.1993 tarihli ve 60/154 Esas ve Karar sayılı hükmüyle sabit olmayan davanın reddine, 223 ada 123 numaralı parselin ...... adına tapuya tesciline, 4326 m2’lik kısmının ise 223 adanın son numarası verilmek üzere hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmemesi sebebiyle kesinleşmiş, 223 ada 143 parsel sayılı taşınmaz 14.04.1994 tarihinde Maliye Hazinesi adına tapuya tescil edilmiş, 223 ada 123 ve 143 parseller 09.07.1999 tarih ve 2540 yevmiye ile imar uygulaması sonucu 123 parsel 370 ada 9, 391 ada 1 ve 761 ada 5 parsellere gitmiş, 223 ada 143 parsel sayılı taşınmaz ise 359 ada 1 ve 391 ada 1 parsel sayılı taşınmaza gitmiştir. 359 ada 1 parsel sayılı taşınmaz davalı Hazine ile dava dışı Çerkezköy Belediyesi ile İdris çocukları ..., ...,...... adına kayıtlı olarak, 391 ada 1 nolu parsel ise davalı Maliye Hazinesi ile dava dışı Çerkezköy Belediyesi ve ...... ve ... adına tapuya tescil edilmiştir.
6.3.2.Bu açıklamalar ışığında, hükme dayanak yapılan ve taraflar arasında kesin hüküm kabul edilen Kadastro Mahkemesi’nin 1987/60 Esas, 1993/154 Karar sayılı dava dosyasının bu dosya arasına alınan onaylı örneğinin incelenmesinde; davacısının iş bu dosyayla alakası olmayan şahıslar olduğu, davalısının Hazine olduğu, dava konusunun ise 223 ada 143 parsel sayılı taşınmaz olduğu, bu haliyle davanın eldeki dosyanın davacılarıyla ilgisinin bulunmaması nedeniyle davacılar yönünden, kesin hüküm teşkil etmeyeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca tarafların gösterdikleri deliller toplandıktan sonra kararın (IV/2.) paragrafında yer verilen bozma kararı doğrultusunda davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile "kesin hüküm" dava şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 Sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.05.2022 gününde oy birliği ile karar verildi.