"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulüne ilişkin karar süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı köy tüzel kişiliği temsilcisi, çekişmeli 193 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına tapuda kayıtlı olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerine köye ait uzun yıllar önce yapılmış eski muhtarlık binası, kahvehane, halıcılık kursu binası ile su kuyusunun bulunduğu, taşınmazın köy tüzel kişiliğinin nizasız fasılasız zilyetliğinde bulunduğu, bu yerin köye ait olduğunu, kadastro sırasında taşınmazın köy adına tescil edilmesi gerekirken Hazine adına kaydedildiğini belirterek nizalı taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek davacı ... hükmü şahsiyeti adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davaya konu 193 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında Hazineye ait 31/08/1995 tarih ve 2 sıra numaralı tapu kaydına dayalı olarak tespit ve tescil edildiğini, dayanak tapu kaydının ise doğusunun spor sahası, batısının yol, kuzeyinin umumi park, güneyinin Uludere yolu ile çevrili olduğu, Niğde Milli Emlak Müdürlüğünün 09/08/1995 tarihli ve 1754 sayılı yazılarına istinaden 2644 sayılı tapu kanununun 1. maddesine göre idari yoldan tescil edildiğini, idari yoldan yapılan tescile ise 02/08/1995 tarihli dilekçesiyle dönemin köy muhtarı Habip Özkul taşınmazın köy konağı yeri olarak tahsis edilmesi nedeniyle rıza (muvafakat) gösterdiğini, mahallinde düzenlenen 13/08/1995 tarihli mahalli tespit tutanağında taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğuna dair tespit yapılarak tutanağın köy muhtarı tarafından onayladığını, tapuya ve krokiye bağlanan taşınmazın sabit hudutlu olması nedeniyle kadastro çalışmaları sırasında bu defa çekişmeli parsele revizyon gördüğü ve taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, daha sonra ise bu taşınmazın köy konağı yapılmak üzere Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünün 28/04/1997 tarihli ve 16754 sayılı yazıları ile köye tahsis edildiğini, tahsisli arsanın tesliminin ise 17/02/1997 tarihli teslim tutanağı ile yapıldığı, teslime binaen taşınmaz üzerine bu defa muhdesat olarak muhtarlık binası su deposu, halı kursu binası ve kahvehane inşa edildiğini, zilyetliğin tahsis kararına dayandığı, mülkiyetin Hazine’ye ait olduğunu belirterek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 31.03.2016 tarihli ve 2015/37 Esas, 2016/154 Karar sayılı kararıyla Dava konusu 193 ada 7 parsel sayılı taşınmazın köy halkı tarafından kadim mezarlık olarak kullanıldığı, mezarlık olarak kullanılan dönemde ve mezarlık kaldırıldıktan sonraki dönemde davacı köy tüzel kişiliğinin zilyet ve tasarrufunda bulunduğu, davacı köy tüzel kişiliği adına Hazine tapusunun oluştuğu 1995 yılına kadar 20 yıllık olağanüstü kazanım şartları oluştuğu değerlendirildiğinde dava konusu 193 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davalı hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... tüzel kişiliği adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, davaya konu 193 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında Hazineye ait 31/08/1995 tarih ve 2 sıra numaralı tapu kaydına dayalı olarak tespit ve tescil edildiğini, dayanak tapu kaydının ise doğusunun spor sahası, batısının yol, kuzeyinin umumi park, güneyinin Uludere yolu ile çevrili olduğu, Niğde Milli Emlak Müdürlüğünün 09/08/1995 tarihli ve 1754 sayılı yazılarına istinaden 2644 sayılı tapu kanununun 1.maddesine göre idari yoldan tescil edildiğini, idari yoldan yapılan tescile ise 02/08/1995 tarihli dilekçesiyle dönemin köy muhtarı Habip Özkul taşınmazın köy konağı yeri olarak tahsis edilmesi nedeniyle rıza (muvafakat) gösterdiğini, mahallinde düzenlenen 13/08/1995 tarihli mahalli tespit tutanağında taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğuna dair tespit yapılarak tutanağın köy muhtarı tarafından onayladığını, tapuya ve krokiye bağlanan taşınmazın sabit hudutlu olması nedeniyle kadastro çalışmaları sırasında bu defa çekişmeli parsele revizyon gördüğü ve taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, daha sonra ise bu taşınmazın köy konağı yapılmak üzere Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünün 28/04/1997 tarihli ve 16754 sayılı yazıları ile köye tahsis edildiğini, tahsisli arsanın tesliminin ise 17/02/1997 tarihli teslim tutanağı ile yapıldığı, teslime binaen taşınmaz üzerine bu defa muhdesat olarak muhtarlık binası su deposu, halı kursu binası ve kahvehane inşa edildiğini, zilyetliğin tahsis kararına dayandığı, mülkiyetin Hazine’ye ait olduğunu buna rağmen Mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne hükmedildiği, ayrıca davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmediği halde, davacı yararına vekalet ücretine hükmedildiği gerekçesiyle hükmün bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. "
3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, "– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.
3.2.4. Bilindiği üzere önceki niteliği itibariyle senetsiz yerlerden iken, idari yoldan tapuya tescil edilen taşınmazlar zilyetlikle iktisabı mümkün yerlerden ise ihdasen tescil tarihine kadar lehine mülk edinme koşulları oluşan zilyedi adına tapuya kayıt ve tescil edilebilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 18.04.2007 tarihli 2007/8-220 Esas, 2007/217 Karar, 15.01.2014 tarihli 2013/8-296 Esas, 2014/2 Karar)
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle davalı Hazine’nin tutunduğu tapu kaydının ihdasen oluştuğu, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı Köy Tüzel Kişiliği yararına tapunun ihdas tarihinden önce zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğunun anlaşılmasına göre davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak davacı ... Tüzel Kişiliği kendisini vekil ile temsil ettirmediği halde, adı geçen lehine vekalet ücreti takdir edilmesi isabetsiz ise de bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nın 438/7. maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir..
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün 5. bendindeki “Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 3.600,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibaresinin hükümden çıkartılmasına, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.