"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki tarihli kararının, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması üzerine, Yerel Mahkeme tarafından bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Kadastro sonucunda, Gökçeada ilçesi, Yenimahalle çalışma alanında bulunan 389 ada 664 parsel sayılı 1.357.367,49 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ham toprak niteliği ile Hazine adına tespit ve Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda hükmen ifrazen 1.352.009,95 metrekare yüzölçümü ile tapuya tescil edilmiştir.
Davacı ..., taşınmazın bir bölümü hakkında irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tapu iptali ve tescil istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davacının kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddasına dayandığını, bu nedenle davacının çekişmeli taşınmaz üzerindeki iddia edilen zilyetliğin dava tarihine kadar terk edilmeden sürdüğünü ispatlaması gerektiğini, çekişmeli taşınmazın sınırları içerisinde bulunduğu Gökçeada ilçesinde taşınmazların büyük bir bölümünün ekilip dikilmediği ve kendi haline terk edildiğini, çoğu taşınmazın sınırlarının bile kaybolduğunu, çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacının zilyet olduğuna ilişkin vergi kayıtlarını ibraz etmesi gerektiğini, davacı eklemeli zilyetlik sürelerine dayanmakta ise zilyetliğin intikaline ilişkin iddiasını somut belgelerle ispatlaması gerektiğini, ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Gökçeada Sulh Hukuk Mahkemesinin 05/01/2012 tarih, 2010/38 Esas, 2012/9 Karar sayılı kararıyla, mahallinde yapılan keşif sonucu davacının dava dilekçesinde 389 ada 346 parsel yönünden tapu iptali ve tescil talebinde bulunduğu, ne var ki iddiasına konu yerin dava dışı 389 ada 664 parsel kapsamında kaldığı anlaşıldığından, 389 ada 346 parsel sayılı taşınmaz bakımından açılan davanın reddine, 389 ada 664 parselle ilgili açılmış bir dava bulunmadığından bu parsel yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda izahı yapılan kararı katılan davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Bozma Kararı
Yukarıda bahsi geçen mahkeme kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 06.12.2012 tarihinde verdiği 2012/4289 Esas, 2012/11905 Karar sayılı kararı ile: "Kural olarak, davanın hazırlanması prensibi gereğince; davacının, davalı tarafın ve dava konusu yapılan yerlerin doğru belirlenmesi gerekir. Ancak, dava konusu taşınmazların ada ve parsel numaralarının yazım hatası veya beyan yanlışlığı nedeniyle her zaman doğru olmayabileceği, karar aşamasına kadar (karar dahil) düzeltilmesi mümkündür. Somut olayda, keşifte taşınmazın ada ve parsel numarası belirlenmiştir. Yer değişmediği sürece ada ve parsel numaralarının dava dilekçesinde hatalı gösterilmiş olması uygulamada maddi hata olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, adalet hizmetlerinin kısa sürede ve en az masrafla giderilmesi gerekir. Hal böyle olunca işin esasına girilerek iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanıp somut olay hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmamıştır." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Gökçeada Sulh Hukuk Mahkemesinin 18/07/2014 tarihli, 2013/10 Esas, 2014/64 Karar sayılı kararı ile, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda dava konusu edilen taşınmazın davacıya anneannesi Pinelopi Mucaka'dan intikal ettiği, taşınmazın zeytinlik vasfında kuru tarım arazisi olduğu, davacının taşınmazını kiraya vererek, zeytin ağaçlarındaki zeytinleri toplattırarak kullandığı, taşınmaz içerisindeki zeytin ağaçlarının aşılandığı ve halen ürün verme yeteneğine sahip olduğu keşifte alınan beyanlar ve bilirkişi raporu ile sabit olduğundan 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesi ve TMK'nın 713/1 maddesinde düzenlenen zilyetlikle edinim şartları davacı yararına gerçekleştiğinden çekişmeli taşınmazın teknik bilirkişi raporunda "A" harfi ile gösterilen 2.420.50 metrekare yüzölçümlü bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Gökçeada Sulh Hukuk Mahkemesinin kararı davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
5.Bozma Kararı
Gökçeada Sulh Hukuk Mahkemesinin 18/07/2014 tarihli, 2013/10 Esas, 2014/64 Karar sayılı kararının temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi 08.10.2015 tarihinde verdiği 2014/18626 Esas, 2015/11549 Karar sayılı kararı ile: ‘’Davacı tarafından irsen intikal, satın alma ve kazandırıcı zamanaşmı zilyetliğine dayanılarak çekişmeli bölüme yönelik tapu iptali ve adına tescil istemiyle dava açılmıştır. Davanın açıklanan bu niteliğine göre, davacı tarafından dava açılan bölümün zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olduğunun ve kadastro tespit günü itibariyle adına edinme koşulllarının oluştuğunun kanıtlanması zorunludur. Davanın çekişmeli taşınmaza yönelik görülmesine işaret eden bozma kararı sonrası mahallinde yapılan keşifte ziraatçi bilirkişi bulundurulmadığı gibi sadece tek bir yerel bilirkişi dinlenilerek karar verilmiştir. Hüküm vermeye yeterli olmayan bu şekilde eksik araştırma, inceleme ve uygulama ile karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, üç kişiden oluşacak ziraatçi bilirkişi kurulu, jeoloji ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve fen bilirkişi ile yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları hazır olduğu halde, mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte dava ve temyize konu olan bölümün öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, kullanımın kimden kime ve ne suretle geçtiği ve kullanıma ara verilip verilmediği gibi tüm hususlar yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından tek tek ve olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı, yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarının sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalıdır. Keşfe katılacak ziraatçi bilirkişi kurulundan, çekişmeli bölümün tarımsal niteliğini bildirir, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini irdeler, bu bölümün imar-ihyaya konu olup olmadığı ile konu olmuşsa imar-ihyanın ne zaman tamamlandığına ilişkin açıklamaları içerir, çekişmeli bölümün eğim, bitki örtüsü ve bitki deseni yönlerinden komşu ham toprak olarak kesinleşmiş bölümlerden nasıl ayrıldığını bilimsel olarak gösteren ve karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir; çekişmeli taşınmazın değişik yönlerden çekilecek ve üzerine uzman fen bilirkişisi tarafından çekişmeli bölümün sınırları işaretlenmiş ayrıntılı rapor alınmalıdır. Keşfe katılacak jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli bölümün kadastro tespit gününden 15, 20 ve 25 yıl önce çekilmiş hava fotografları üzerinde özel aletlerle inceleme yapılarak çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında ayrıntılı değerlendirmeleri içerir ve çekişmeli bölümün kadastral durumu ile hava fotograflarındaki durumunu çakıştırmalı olarak gösteren ayrıntılı rapor alınmalıdır. Keşfe katılacak fen bilirkişiden yapılacak keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak verir, yerel bilirkişiler ve tanıklarca gösterilen sınırlar ve anlatıma yardımcı olan hususlar işaretlenmiş ayrıntılı rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.’’ gerekçesiyle bozulmuştur.
6.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Gökçeada Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.02.2019 tarihli, 2016/5 E. 2019/27 Karar sayılı kararı ile, bahse konu taşınmazın ilk olarak davacının anneannesi Pinelopi ve büyükbabası ... ... ait olduğu, dosya kapsamına ibraz edilen satış evraklarından da anlaşılacağı üzere torunları olan davacıya taşınmazın intikal ettiği, dava konusu alanın kuru marjinal bir tarım arazi olduğu, üzerinde mevcut olan zeytin ağaçlarının bakımının yapıldığı ancak dava konusu alan dışında kalan kısmın ise bakım ve hasat işlemlerinin yapılmadığı, dava konusu alan üzerinde zilyetliğin satış işleminden itibaren davacıya intikal ettiğinin tanık ve mahalli bilirkişilerin beyanları doğrultusunda anlaşıldığı, bilirkişi raporları ile sabit olduğu üzere 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesi ve TMK'nın 713/1 maddesinde düzenlenen zilyetlikle edinim şartlarının davacı yararına gerçekleştiği gerekçesiyle çekişmeli taşınmazın teknik bilirkişi raporunda ‘’A’’ harfi ile gösterilen 2.420,50 metrekare yüzölçümlü bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda bahsi geçen kararına karşı süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından temyiz isteğinde bulunulmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; dosya kapsamında dinlenen mahalli bilirkişilerin taşınmaz hakkında yeterli bilgi ve görgüye sahip olmadıkları, taşınmaz üzerinde iddia edilen zilyetliğin ne zamandan beri süregeldiğinin açıkça ortaya konulmadığı, tanık ve mahalli bilirkişi beyanları ile davacı iddiaları arasında çelişkiler mevcut olduğu, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından zilyetliğin kesilmediğine ve taşınmazın tarım arazisi vasfında ne kadar süredir kullanıldığına dair sağlıklı bilgiye ulaşılamadığı, davacının taşınmazın maliki olduğu, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin dava tarihine kadar terk edilmeden sürdüğü; eklemeli zilyetlikte, önceki zilyetlerden kendisine kadar olan geçişler ve kanunun zilyetlikle kazanım için aradığı diğer şartları somut delillerle ispatlayamadığı, tanık ve bilirkişi beyanları, dava konusu taşınmazın davacının büyükanne ve büyükbabalarına ait olduğunu ve onlardan davacıya intikal ettiğini kanıtlamaya yeterli olmadığı, keza davacının eklemeli zilyetliğe dayandığı kişilerin, uzun bir süre önce Türkiye' den ayrıldıklarının sabit olduğu, şu halde önceki zilyetlerin taşınmazı terk olgusunun mevcut olduğu, davacı taraf her ne kadar 1998 senesinde satış sözleşmesi düzenlediklerini beyan etmiş ise de, dava konusu taşınmaz üzerinde zilyetliğin kesintisiz sürdürüldüğünü ispata elverişli delil ortaya konulamadığı, mahalli bilirkişiler ve tanıklarca kiralamak suretiyle taşınmazda zilyetliğin sürdürüldüğü beyan edilmişse de hangi tarihlerde kimler tarafından kiralama yapıldığı hususlarında belirsiz beyanların söz konusu olduğunu belirterek iddia ispat edilemediği halde davanın kabulüne hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.
9.2. Değerlendirme
9.2.1. Mahkemece davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne hükmedilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
9.2.2. Çekişmeli taşınmazın ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve hükmen tescil edildiği anlaşılmakla saptanan niteliğine göre böyle bir yerin zilyetlikle kazanılabilmesi için 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesi gereğince, taşınmaz üzerindeki çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla sürdürülen zilyetliğin, taşınmazın ekonomik amacına uygun şekilde sürdürülmesi zorunludur.
9.3.3. Somut olayda; çekişmeli taşınmazdan üzerinde yer alan zeytin ağaçlarının mahsulünün toplanılması suretiyle istifade edildiği belirtilmiş ise de, safahat boyunca yapılan keşiflerde taşınmazın bilinen ilk zilyetlerinin kim olduğu, zilyetliklerinin hangi tarihte başladığı, zilyetliğin iradi olarak terk edilip edilmediği, zilyetliğin nakli ile zilyetliğin son tezahür şekli olan feri zilyetliğin intikali süresi ve kapsamı hususunda sübuta eren delile ulaşılamadığı gibi, taşınmazın ilk zilyetleri olduğu iddia edilenlerin tespit gününden çok uzun zaman önce yurdu terk ettileri, bu tarihten sonra taşınmazın atıl kaldığı; kaldı ki davacının iddiasına konu bölümün taşınmazın geri kalanından ihata edilerek zilyetliğe delalet biçimde sınırlandırılmadığı, toprağın işlenmemiş gevenli ve taşlık yapıda olduğu, taşınmaz üzerinde yer alan zeytin ağaçlarının sayıları ve araziye dağılışları bakımından kapalı zeytin bahçesi hüviyetinden uzak oldukları, kendiliğinden gelen ve kim tarafından toplandığı belirli olmayan mahsulün alınması ve taşınmaz üzerine eğimi azaltmak maksadıyla basit biçimde taşlardan teraslama yapılmasının ekonomik amaca uygun zilyetlik olarak kabul edilemeyeceği hususunda tereddüt yoktur.
9.3.4. Hal böyle olunca; dava konusu taşınmaz üzerinde davacının ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığı ve lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ispat edemediği nazara alınarak sübuta ermeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
VI. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 Sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 Sayılı HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.03.2022 gününde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.