"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı Hazine temsilcisi tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
I. DAVA
Davacı yurt dışında olması nedeniyle, 101 ada 13, 16, 18 ve 22 parsel, 112 ada 128, 130 ve 131 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına tespit ve tescil edildiğini belirterek tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini talep etmiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
Davacı vekili, keşif sırasında iddialarına konu taşınmazları zeminde mahkeme heyetine gösterdiklerini, davalarını bu yönde ıslah ettiklerini beyan etmiş, 22.02.2016 tarihli dilekçesi ile de davanın konusunu ıslah ettiklerini belirterek 111 ada 72 parselin çekişmeli taşınmazlardan olduğunu bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 29.03.2016 tarihli ve 2011/280 E. 2016/155 K. sayılı kararıyla; davacı yararına iddianın konusu 101 ada 12 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporunda "C" harfi ile gösterilen 916,43 metrekarelik bölümü ile, 111 ada 72 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporunda "D" harfi ile gösterilen 11.548,44 metrekarelik bölümü üzerinde zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, bu bölümlerin tapu kaydının iptali ile aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle davacılar adına Şarkışla Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/577 Esas, 2014/597 Karar sayılı veraset ilamında yazılı paylar oranında tapuya kayıt ve tesciline hükmedilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde, davacının dava dilekçesinde ahsetmediği bu nedenle davanın konusu olmayan taşınmaz yönünden taleple bağlılık ilkesine aykırı biçimde davacı yararına yazılı şekilde kabul kararı verildiği gerekçesiyle usul ve yasaya aykırı kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Tasarruf ilkesi” başlıklı 24. maddesi gereğince; hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz. Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz. Bu madde gereği davacının, davasını açarken, talep ettiği hukukî korumanın ne olduğunu açıkça ifade etmesi gerekmektedir (HMK m. 119/1).
3.2.2. Anılan Kanunun “Taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26. maddesine göre ise; hâkim, kural olarak tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; kanunlarda gösterilen sınırlı sayıdaki istisnalar bir kenara bırakılacak olursa talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremez. Fakat hâkimin duruma göre talep sonucundan daha azına karar vermesinin önünde engel yoktur.
3.2.3. Taleple bağlılık ilkesi özü itibariyle hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olduğunu ifade eder. Taleple bağlılık ilkesinin taşıdığı ilk anlam; tarafın talep etmediği husus hakkında mahkemenin karar veremeyeceğidir. Buna göre tarafın neyi talep edip etmediği ve hâkimin ne hakkında karar verip veremeyeceği dava dilekçesine bakılarak tespit edilir. Bu tespitin konusunu, istenilen hukukî sonuç oluşturur. Bu itibarla hâkimin karar verme sınırı dava dilekçesi ile belirlenmiş olur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 21.12.2021 tarih, 2019/4-155 Esas, 2021/1711 Karar sayılı ilamı)
3.2.4. Taleple bağlılık ilkesinin taşıdığı ikinci anlam ise; tarafın talebinden fazlasına mahkemece karar verilememesidir (HMK m. 26). Taleple bağlılık ilkesine yüklenen bu anlam aynı zamanda 24. maddede ifade edilen “tasarruf ilkesi” ve 25. maddesinde yer alan “taraflarca getirilme ilkesi” ile de bağlantılı ve uyumludur. Taleple bağlılık ilkesinin bir diğer anlamı ise; hâkimin talep edilenin dışında, farklı bir şeye karar verememesidir. Talep edilenden farklı bir şeye karar verememe, dilekçenin talep sonucu kısmı ile verilen hükmün sonuç kısmının karşılaştırılması suretiyle tespit edilir. Bununla birlikte taleple bağlı olma, yargılama sonucunda davacının talep ettiği haktan daha azına sahip olduğunun belirlenmesi durumunda uygulanmaz (HMK m. 26). Talepten azına karar verme “çoğun içinde az da vardır” esasına dayanmaktadır. Bu kural ise davacının talep sonucu ile aynı nitelikte olan daha azına karar vermeyi ifade etmektedir. Nitekim dava açıldığında davacının talebi maddi hukukta karşılığa sahip olduğu oranda mahkemeden hukukî koruma sağlanmasıdır. Bir başka ifade ile davacının talebi, beklentisi tam olarak karşılanamadığı hâlde “ya istediğimin hepsine karar ver ya da hepsine karar veremeyeceksen hiçbir şeye karar verme” anlamını taşımayacaktır. Zira davacının arzusu, maddi hukukta ihlâl edildiğine inandığı hakkının dava açılmakla korunması veya yeniden tesisidir. Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 25.09.2018 tarihli ve 2017/5-3112 E., 2018/1343 K.; 12.11.2019 tarihli ve 2017/21-434 E., 2019/1173 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
3.2.5. Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir (HMK m. 176). Islah, kural olarak tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. HMK’nın 177. maddesinin 7521 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrasına göre, Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukukî durum ortadan kaldırılamaz. Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. HMK’da ıslahın harca tabi olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir (HMK m. 177). Elbette talep konusunun miktar ve değeri artarsa buna bağlı olarak harç yatırılması gereken durumlar ayrıktır.
3.2.6. Ne var ki; ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesidir. Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. (HGK'nin 26.09.2011 tarihli ve 2011/1-364 Esas, 2011/453 Karar sayılı ilamı). Islah yoluyla dava dilekçesindeki talep edilen miktar artırılabilir ise de dava dilekçesinde ileri sürülmeyen yeni bir talebin ıslah yoluyla dava konusu yapılması mümkün değildir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Mahkemece davacı yararına mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle 101 ada 12 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporunda "C" harfi ile gösterilen 916,43 metrekarelik bölümü ile 111 ada 72 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi raporunda "D" harfi ile gösterilen 11.548,44 metrekarelik bölümü yönünden yazılı şekilde davanın kabulüne hükmedilmiş ise de, bu kabule itibar etmek mümkün görünmemektedir.
3.3.2. Somut olayda davacı vekili tarafından ibraz edilen dava dilekçesinde 101 ada 12 parsel sayılı taşınmaz ile 111 ada 72 parsel sayılı taşınmaz yönünden tapu iptali ve tescil yönünde talepte bulunulmadığı, bilakis davacı vekilinin keşif sırasında söz alarak iddianın konusu yerleri zeminde mahkeme heyetine gösterdiklerini beyan ettiği, fen bilirkişi raporu incelendiğinde ise keşifte yapılan yer gösterme sonucunda 101 ada 12 parsel ile 111 ada 72 parselin iddia konusu bölümlerinin işaretlendiği, ardından davacı vekilinin 22.02.2016 tarihli dilekçesi ile davanın konusunu ıslah ettiklerini belirterek 101 ada 12 parsel ile 111 ada 72 parselin çekişmeli taşınmazlardan olduğunu bildirdiği görülecektir.
3.3.3. Bilindiği üzere tapuya kayıtlı taşınmazlar dolu pafta sistemine göre kadastrosu yapıldıktan sonra münferiden kütüğe kaydedilip ada ve parsel numarası alırlar. Tapu kütüğü ilgililerine aleni olup, basit bir muayene ile iddia yahut savunmanın konusu taşınmazın tespiti mümkündür. Davacı tarafça gerekli basiret gösterilmeden dava ikame edilmiştir. Kaldı ki davacı yanın dava dilekçesinde bildirdiği taşınmazların malikleri tetkik edildiğinde davacının davanın konusu hakkında yanıldığı, bu yanılgının basit maddi bir hatadan ileri geldiğini kabul etmek de mümkün değildir.
3.3.4. Mahkemece davacı tarafça ileri sürülen ıslah dilekçesine itibar edilmek suretiyle sonuca gidilmiş ise de, az yukarıda belirtildiği üzere dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine de yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. (HGK'nin 26.09.2011 tarihli ve 2011/1-364 Esas, 2011/453 Karar sayılı ilamı).
3.3.5. Hal böyle iken iddiaya konu 101 ada 12 ve 111 ada 72 parsel sayılı taşınmazlar yönünden usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı halde Mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne hükmedilmesi isabetsiz olup temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüştür.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine temsilcisinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.02.2022 gününde oy birliği ile karar verildi.