"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen tavzih kararı hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, tavzih talebinin kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ..., Budaklı Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10/02/2016 tarihli ve 2013/809 Esas, 2016/41 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne, 17.06.2015 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen toplam 32.904.51 metrekarelik ve (C) harfi ile gösterilen toplam 2.212,78 metrekarelik tapulama harici taşınmazın, davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar Hazine vekili ve Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Onama Kararı
Dairece “hükmün usul ve yasaya uygun olduğu” gerekçesiyle yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle dosyanın onanmasına karar verilmiştir.
3. Onama Sonrası Tavzih Talebi
Davacı ..., 25.06.2019 tarihli talep dilekçesi ile; taşınmazın vasfının hüküm kısmında belirtilmediğinden hükmün Tapu Müdürlüğü tarafından infazının yapılamadığını belirterek "tapulama harici taşınmazın bağ, zeytinlik ve fıstıklık vasfında davacı adına tesciline" tavzihen karar verilmesini talep etmiştir.
4. Tavzih Talebi Üzerine İlk Derece Mahkemesi Ek Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 23/10/2019 tarihli ve 2013/809 Esas, 2016/41 Karar sayılı ek kararıyla davanın kısmen kabulüne, 17.06.2015 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen toplam 32.904.51 metrekarelik ve (C) harfi ile gösterilen toplam 2.212,78 metrekarelik tapulama harici taşınmazın, bağ, zeytinlik ve fıstıklık vasfında davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi, ek kararın temyizi dilekçesinde, davacı lehine çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6.Gerekçe
6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tavzih istemine istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1 HMK’nın 305. maddesi;
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır. Öncelikle HMK’nın 183. maddesine göre; tarafların veya mahkemenin dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap hataları, karar verilinceye kadar düzeltilebilir. Taraflardan birinin yazı ve hesap hatasını düzeltmesi sonucunda yargılama uzamışsa yargılama giderlerinin belirlenmesinde bu durum da dikkate alınır. Bu madde, tarafların dilekçeleri veya dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap hatalarıyla ilgili olup hüküm veya karar başlığındaki açık hatalar bu hükme göre değil, ...nın 304. maddesindeki hükme göre düzeltilecektir.
6.3.2. Hükmün tavzihi HMK’nın 305. maddesinde;
“(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.
(2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez” şeklinde düzenlemiştir.
6.3.3. Hâkim karar verdikten sonra kanun yollarına başvurulup bozulmadığı sürece kendiliğinden kararını değiştiremez. Bu kural, ilk derece mahkemeleri kadar üst derece mahkemeleri için de geçerlidir. Ancak bazı hâllerde hüküm açık olmayabilir, hükmün uygulanması aşamasında tereddütler ortaya çıkabilir ya da birbirine aykırı fıkralar içerebilir. İşte Kanun, açık olmayan, uygulama aşamasında tereddüt yaratan ya da çelişkili olan hükmün açıklanması, tereddüt ve çelişkilerin giderilmesi için "hükümlerin tavzihi" müessesini düzenlemiştir.
17. Kesin hüküm ilkesi, mahkemenin verdiği karara geri dönüp değiştirmesine engeldir. Fakat, bir hükmün anlamının açık olmaması ya da çelişkili hüküm sonuçları içermesi nedeniyle hükmün gerçek anlamının saptanmasında güçlük çekildiği takdirde, tarafların hükmü veren Mahkemeye başvurarak hükmün açıklığa kavuşturulmasını isteyebilecekleri genellikle kabul edilmektedir. Böylece, mahkeme verdiği hükmün gerçek anlamını ortaya koymaktan başka bir şey yapmayacağından, bundan kesin hükmün zarar görmesi söz konusu olmayacaktır. Genel ilkelerden çıkarılması mümkün olan bu tavzih olanağını HMK açık bir biçimde düzenlemiştir. HMK m. 305/1'e göre, hüküm yeterince açık değilse ya da icrasında kuşku uyandırıyor veya birbirine aykırı hüküm sonuçları içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını ya da duraksama veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir (Postacıoğlu, İlhan E./Altay, Sümer: Medenî Usûl Hukuku Dersleri, İstanbul 2020, s.784).
6.3.4. Hükmün tavzihi kararı veren mahkemeden talep edilir; bu kapsamda hüküm ilk derece mahkemesince verilmiş ise ilk derece mahkemesinden; bölge adliye mahkemesi ya da Yargıtay tarafından verilmiş ise bu mahkemelerden hükmün tavzihi (açıklanması) talep edilir.
19. Tavzih bir kanun yolu değildir. Zira tavzih hükmün kesinleşmesini önlemediği gibi, tavzih talebi bir üst mahkeme tarafından değil bizzat hükmü veren mahkemece incelenir. Öte yandan belirtmek gerekir ki, tavzih talebinde bulunmak için belli bir süre öngörülmemiştir. HMK’nın 305. maddesinin birinci fıkrasında belirtildiği üzere “hükmün icrası tamamlanıncaya kadar” hükmün tavzihini istemek mümkündür. Tavzih kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur; hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişme (tenakuz) varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, C. III, s. 5275).
6.3.5.Tavzih talebi haklı ise, mahkeme hükmündeki bu kapalılık, açık olmayan hâl, tereddüt ya da çelişkiyi ortadan kaldırır. Ancak, tavzihle hükümde belirtilen haklar ve borçlar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilemez ve değiştirilemez (m. 305/2). Bu çerçevede hükmün tavzihine karar veren mahkeme, daha önce unuttuğu bir hususu hükme ekleyemez ya da hükmünü düzeltemez. Zira tavzihin amacı, hükümdeki hatanın düzeltilmesi ya da eksik kalan, unutulan talepler hakkında karar verilmesi değildir (Pekcanıtez Usûl, Medeni Usûl Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2005).
6.3.6. Hemen belirtmek gerekir ki, tavzih kararı nihâi bir karar olduğundan kanun yollarına başvurulması mümkündür.
6.4. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Mahkeme hükmünde taşınmazın vasfı belirtilmediği için Tapu Müdürlüğü hükmü infaz edememiş, bunun üzerine davacı, hükmün infaz edilebilmesi için taşınmazın vasfını belirtir ibare eklenmesi amacıyla tavzih talebinde bulunmuştur. Yerel Mahkeme de ek kararla bilirkişi raporlarında belirlenen taşınmazın bağ, zeytinlik ve fıstıklık vasfıyla tesciline karar vererek hükmü infazı kabil hale getirmiştir.
V. SONUÇ
Davalı Hazine temsilcisinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan tavzih kararının ONANMASINA, 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına
, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.