Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4170 E. 2022/2150 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapusuz taşınmazlar üzerindeki miras payının tespiti ve tapu iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin mülkiyet karinesi olduğu ve davalının murisin sağlığında düzenlenen adi yazılı ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle birlikte zilyetliği de kazandığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulü ve İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, Karadeniz Ereğli Yenidoğancılar ile Sütlüce Köyü hudutlarında yapılan kadastro çalışmaları sırasında muris babaları ... ...'ndan kalan taşınmazlarda bulunan 1/3 hakkının kardeşi ... tarafından kendi üzerine kasten yazdırıldığını ileri sürerek davalı ... adına tescil edilen Yenidoğancılar Köyü 214 ada 1 ve 5 parsel, 128 ada 1 parsel, 135 ada 2 parsel, 139 ada 1 parsel, 153 ada 39-62-71 parseller, 155 ada 2-9-10 parseller, 164 ada 4 parsel, 167 ada 2 parsel, 168 ada 1 parsel, 172 ada 5 parsel, 173 ada 12 parsel ile Sütlüce köyü 150 ada 2 parsel, 154 ada 51 parsel, 134 ada 6-10 parseller, 135 ada 31 parsel, 147 ada 17 parsel, 139 ada 4 parsel, 114 ada 20 parsel, 152 ada 5 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/3 hissenin tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalı ...'nun davacı ...’nın abisi olduğunu, davacının açtığı davanın haksız ve hukuka aykırı olup reddinin gerektiğini, öncelikle hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava konusu taşınmazlardan Yenidoğancılar Köyü Çölemen Mevkiinde bulunan 128 ada 1 no.lu parsel ile Sütlüce Köyü Kara Kiraz Mevkiinde bulunan 139 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davalının annesi ...’nin babasından, diğer dava konusu parsellerin ise davalının babası ... ...’ndan intikal ettiğini, davalının babası ... ...'nun önce 10/10/1979 tarihinde el yazılı vasiyetname ile tüm taşınmaz mallarını davalı ..., eşi ... ... ve kızı ... ...’ya vasiyet ettiğini, daha sonra 11/02/1980 tarihinde Yenidoğancılar Köyü muhtarlığınca düzenlenen ölünceye kadar bakma akdi ile dava konusu Yenidoğancılar Köyündeki taşınmazları oğlu davalı ..., eşi ... ... ve kızı ... ...’ya vererek zilyetliklerini de kendilerine devrettiğini, Yenidoğancılar Köyü ile Sütlüce Köyünün yan yana hatta iç içe geçmiş köyler olduğunu, daha önceleri tek muhtarlık iken sonra iki köy olarak ayrıldıklarını, Kadastro çalışmalarından önce hangi parsellerin hangi köy sınırları içerisinde kaldığını köylülerin bilmesinin mümkün olmadığını, vasiyetnamede ve ölünceye kadar bakma akdinde murisin iradesinin tüm taşınmazları kapsadığının kabul edilmesi gerektiğini, daha sonra ise davalının kızkardeşi ...'in dava konusu taşınmazlardaki hisselerini ve zilyetliklerini davalıya devrettiğini, davalının annesi ...'nin ise eşi ... ve babası ...’dan intikal eden Yenidoğancılar Köyündeki dava konusu taşınmazlardaki hisselerinin tamamını, Sütlüce Köyündeki dava konusu taşınmazlardaki hisselerinin yarısını davalı ...’na verip zilyetliklerini de devrettiğini, davalının dava konusu taşınmazları 1980 tarihinden itibaren malik sıfatıyla aralıksız tasarruf ve zilyet ettiğini, davalı ...'ın dava konusu taşınmazlardan Yenidoğancılar Köyünde bulunan 155 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 2005 yılında kadastro tespit çalışmalarından önce 1 katlı ev inşa edip, daha sonra üzerine 2. katıda yaptığını, Yenidoğancılar Köyünde bulunan 167 ada 2 parsel ile 164 ada 4 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki fındıkları davalı ... ile babası ...'in birlikte diktiklerini, Yenidoğancılar Köyünde bulunan 153 ada 39 ve 62 parseller ile 135 ada 2 parseldeki fındıkların ise davalı tarafından dikildiğini, tüm taşınmazlardaki meyve ağaçlarının davalı ... tarafından dikildiğini, Kadastro tespit çalışmalarında dava konusu taşınmazlardan davalının babasından intikal eden tüm taşınmazlardaki payların davalı ... adına, Sütlüce köyü sınırları içerisindeki payların yarısı davalı adına, yarısı annesi ... adına tespit gördüğünü, Kadastro tespit çalışmalarında davalı ..., annesi ... ve kızkardeşi ... ...'nın da hazır bulunduklarını, bir parselde davalının kızkardeşi ... ...'ya da hisse verilmesi konusunda anlaştıklarını, Kadastro tespitlerinin rızalarına uygun yapıldığını, kadastro tespit çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazların davalının 20 yıldan fazla zilyet ve tasarrufunda oldukları değerlendirilerek tespit işlemi yapıldığını, Muris ...'in ölünceye kadar davalı ile birlikte yaşadığını, hastalığında ve bakıma muhtaç olduğunda bakımının ve gözetiminin davalı tarafından yapıldığını, davalının annesinin de ölünceye kadar oğlu ile birlikte yaşadığını, bakım ve gözetiminin davalı tarafından karşılandığını, Davacı ...'in ailesinin onayı olmadan kaçarak evlendiğini, davalının babası ... ile annesi ...'nin davacı kızları ile dargın öldüklerini, davacının evliliğinden sonra aralarında anne-kız, baba-kız ilişkilerinin hiç olmadığını, açıklanan sebeplerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Karadeniz Ereğli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.03.2019 tarihli ve 2017/243 Esas, 2019/75 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazlardan Yenidoğancılar Köyü 128 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağında kök muristen intikalen ve taksimen geldiği belirtilerek davalı adına tespit edildiği, Sütlüce Köyü 139 ada 4 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağında 1/2 hissenin kök muristen geldiği belirtilerek davalı ... adına tespit edildiği, diğer 1/2 hissenin ise davacı ve davalının annesi ... ...'nun kendi atalarından intikal ettiği belirtilerek ... ... adına tespit yapıldığının anlaşıldığı, keşifte dinlenen davalı tanıklarından ...’nın bu iki parselin kök muristen gelmediğini, tarafların annesi ...'nin atalarından gelme yerler olduklarını beyan ettikleri, yerel bilirkişi ve diğer tanıkların ise bu iki parsele ilişkin uyuşmazlığı çözeme kavuşturabilecek bilgileri bulunmadığı, Mahkemece tanıkların beyanları inandırıcı görülerek itibar edildiği bu iki parselin kök muris ... ...'ndan intikalen gelmediği, kadastro tespit işlemlerinin bu iki parsel yönünden hatalı olduğu gerekçesiyle, bu iki parsel yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.

Kök muris ... ...'nun 10/10/1979 tarihinde düzenlemiş el yazılı vasiyetnamesinde zilyetliğinde bulunan taşınmaz malların tamamını eşi ..., oğlu ... ve kızı ...'e bıraktığını ifade ettiği, el yazılı vasiyetnamede hangi taşınmazların bırakıldığı açıkça gösterilmediği, vasiyetnamenin murisin eli ürünü olup olmadığının belirlenemediği ve yerel bilirkişi ile taraf tanıklarının da vasiyetname hakkında bilgileri olmadığını beyan ettikleri, ayrıca, bu vasiyetnamenin düzenlenmesinden 4 ay sonra murisin bu sefer aynı taşınmazlara yönelik ölünceye kadar bakma sözleşmesi düzenlediği,bu halde murisin sonraki tasarrufları ile dava konusu taşınmazlar hakkında vasiyetle bağdaşmayan tasarruflarda bulunmasından dolayı vasiyetnamenin hükümsüz hale geldiğinin açık olduğu, kök muris ... ...'nun 11/02/1980 tarihinde davalı ... ve dava dışı eşi ... ve kızı ... ile adi yazılı şekilde düzenlediği ölünceye kadar bakma sözleşmesinde ise, kendisine ölünceye kadar bakmak ve gözetmek kaydıyla gayrimenkul mallarının tamamını eşit hisselerle bu mirasçılarına bıraktığını, taşınmaz malların zilyetliklerini de devrettiğini ifade ettiği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 545. maddesine göre ölünceye kadar bakma sözleşmesinin resmi şekilde yapılmasının zorunlu olduğu, kanunda öngörülen şekil şartının ispat şartı olmayıp geçerlilik şartı olduğu, dosyada bulunan ölünceye kadar bakma sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığı için geçersiz olduğu, ancak dava konusu taşınmazların tapusuz olması nedeniyle menkul mal hükmünde olup, sözleşme geçersiz olsa dahi zilyetliğin devredilmiş olması halinde, teslimle mülkiyetin davalı ve dava dışı mirasçılara geçebileceği, adi yazılı sözleşmede dava konusu taşınmazların zilyetliğinin devredilmiş olması tek başına yeterli olmayıp, maddi olgu olan zilyetliğin fiilen davalı ve dava dışı mirasçılara geçtiğinin de ispatlanmasının gerektiği, mülkiyetin keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların, davalının murisi babası ile taşınmazlarda zilyet olduğunu ve kullandığını belirtmelerine rağmen, dava dışı mirasçıların zilyetlikleri bulunmadığını bildirdikleri, dolayısıyla, dosya kapsamı ve tanık anlatımlarına göre zilyetliğin, dava dışı mirasçılara devredilmediği, ayrıca, ... "...murise ait taşınmazları muris ve oğlu ... birlikte işlediler, murisin ölümünden sonra taşınmazları oğlu ... işlemeye devam etti..." ... "...taşınmazlardaki fındığı muris ... ve oğlu ... birlikte yapmışlardır, murisin ölümünden beri ... kullanmaktadır..." şeklindeki beyanlarından murisin ölümüne kadar taşınmazlardaki zilyetliğini devretmediği, taşınmazları işleyip kullanmaya devam ettiğini ifade ettikleri, ayrıca davalı ...’ın, diğer mirasçılar ... ve ...'in kök muristen gelen miras haklarını kendisine devrettiğini bildirmekle birlikte, bu konuda yazılı bir delil ya da belge sunmadığı, ancak, miras hissesinin devri iddiası her türlü delille ispatı mümkün olduğundan durum, keşifte yerel bilirkişi ve taraf tanıklarına sorulduğu, yerel bilirkişi ile taraf tanıklarının davalı ...'a hisse devri yapıldığını duymadıklarını, öyle bir şeyin olmadığını ifade ettikleri, bu halde, dava dışı mirasçılar ... ve ...'in kök muris babalarından gelen miras hissesinin davalı ... tarafından devralındığının ispat edilemediği, davalının cevap dilekçesinde, kardeşi ...'in ve annesi ...'nin kadastro çalışmaları sırasında hazır bulunduğunu ve ...'e bir parselden hisse verilmesi konusunda anlaşma sağlandığını, bu nedenle diğer parsellerin rıza doğrultusunda oluştuğunu bildirdiği, niteliği itibariyle bu durum, taksime işaret etse de davalının hem ölünceye kadar bakma sözleşmesi karşılığında diğer mirasçılara ait hisseleri devraldığını ve zilyetliğin kendisine geçtiğini bildirmesi hem de kadastro çalışmaları sırasında halen kök murise ait olup diğer mirasçılarla taksim yaparak taşınmazların adına tespit edildiğini söylemesi kendi içinde çelişki oluşturduğu, mahallinde dinlenen yerel bilirkişiler ile tanıklar gerek murisin sağlığında iken muris tarafından gerekse murisin ölümünden sonra mirasçıları arasında taksim yapılmadığını söyledikleri, ayrıca, taksimde her bir mirasçının bulunmasının zorunlu olduğu, davacının katılımı olmaksızın taşınmazların paylaşılmasının hukuken de mümkün olmadığı gerekçesiyle, iki parsel dışında davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; murisin davaya konu taşınmazları vasiyetname ile davalı ve ailesine vasiyet ettiğini, köy muhtarlığınca düzenlenen ölünceye kadar bakma akdi ile tüm malların zilyetliğinin davalı ve ailesine devredildiğini, davanın öncelikle hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeniyle reddolunması gerektiğini, Yerel Mahkemenin köy muhtarlığınca düzenlenen ölünceye kadar bakma akdinin hukuken geçerli bulmamasının ve dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan evler hakkında araştırma yapılmasına rağmen hükümde yer verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, belirterek istinaf talebinin kabulü ile Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 07.11.2019 tarihli, 2019/735 Esas, 2019/997 Karar sayılı kararıyla, taşınmazların öncesinin müşterek muris ... ...’na ait olduğunun sabit olduğu, murisin ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile kendisine ölünceye kadar bakması karşılığında tüm mallarını davalı oğlu ... ve dava dışı eşi ... ve kızı ...'e sağlığında bağışlamak istediği, Borçlar Kanunu'nun 512.maddesi delaletiyle Türk Medeni Kanunu'nun 545. maddesine göre ölünceye kadar bakma sözleşmesinin resmi şekilde yapılmasının zorunlu olduğu, ancak dava konusu taşınmazların tapusuz olması nedeniyle menkul mal hükmünde olup, sözleşme geçersiz olsa dahi zilyetliğin devredilmiş olması halinde, teslimle birlikte mülkiyetin davalıya geçeceği, ayrıca senet içeriğinde taşınmazların zilyetliğinin davalıya teslim edildiği ve keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile davalının ortak murisi ile taşınmazlarda zilyet olduğunun ve kullanıldığının açık olduğu, çekişmeli taşınmazların kadastro tespitine bir kayıt ve belgenin esas alınmadığı, yargılamada tarafların bir kayıt ve belgeye dayanmadıkları, hal böyle olunca; taşınmazların tapuda kayıtlı olmadığı, menkul mal hükümlerine tabi olduğu, bu nedenlerle yanlar arasındaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümleneceği, kısa elden teslimin, bir eşyayı-somut olayda tapusuz taşınmazları-feri zilyet sıfatıyla elinde tutan kişinin asli zilyetle arasındaki anlaşmaya dayanarak asli zilyetliği kazanması hali olduğu, böylece kısa elden teslim yoluyla zilyetliğin teslimsiz kazanılması mümkün olup; davalı ve mirasbırakan ... ..., mirasbırakanın ölüm tarihine kadar birlikte oturduğuna göre somut olayda davalının kısa elden teslim ve mirasbırakanı tarafından düzenlenen adi yazılı sözleşme ile zilyetliği de kazandığı ve davacının terekeden gelen bir hakkının bulunmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın reddi yönünde yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın gerekçesinin yerinde olmadığını, yaşanan coğrafyada evlenen kızlara koca evine gittiğinden mal verilmediğini, davacının kaçarak evlendiği olgusunun Mahkemece dikkate alınmadığını, kısa elden teslim olgusunun kabul edilemeyeceğini, davalının bakım akdinin şartlarını yerine getirmediğini, murisin açıkça muvazaalı işlem yaptığını, İlk Derece Mahkemesi kararının hukuk, vicdan ve ülke gerçeklikleri dikkate alınarak verilen bir karar olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro sonucunda Zonguldak ili Karadeniz Ereğli ilçesi Yenidoğancılar Köyünde bulunan 214 ada 1 parsel, 214 ada 5 parsel, 135 ada 2 parsel, 139 ada 1 parsel, 153 ada 39 parsel, 153 ada 62 parsel, 153 ada 71 parsel, 155 ada 2 parsel, 155 ada 10 parsel, 164 ada 4 parsel, 167 ada 2 parsel, 172 ada 5 parsel, 173 ada 12, 128 ada 1 parsel, 155 ada 9, 168 ada 1 parsel parsel sayılı taşınmazlar ile Zonguldak ili Kdz. Ereğli ilçesi Sütlüce Köyünde bulunan 150 ada 2 parsel, 154 ada 51 parsel, 134 ada 6 parsel, 134 ada 10 parsel, 114 ada 20 parsel, 147 ada 17 parsel, 135 ada 31 parsel, 139 ada 4 ve 152 ada 5 parsel sayılı taşınmazların, bir kısmı tam, bir kısmı ise hisseli olarak irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit ve tescil edilmiştir.

Dava, kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

763/1. maddesinde; "Taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir." hükümleri düzenlenmiştir.

Tapu siciline kayıtlı olmayan taşınmazlarda, zilyetlik mülkiyetin karinesidir. Zilyetliğin konusu taşınır, taşınmaz mallar ve haklardır. Taşınmaz mal tapulu olabileceği gibi, tapusuz da olabilir. Tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin ayrı bir önemi ve işlevi bulunmaktadır. Tapuda kayıtlı taşınmazlarda tapu sicili mülkiyete karine teşkil ettiği halde tapusuz taşınmazlarda zilyetlik mülkiyetin karinesidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 15.02.2012 tarih, 2011/20-714 Esas, 2012/78 Karar)

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (IV/3.2.) paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) paragrafta yer verilen kararın verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 16/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.