Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4171 E. 2022/1926 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından imar ve ihya edildiği iddia edilen Hazine adına kayıtlı taşınmazın zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescili talebinin reddi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın davacı tarafından imar ve ihya edilip zilyetliğe konu olduğu hususunda yeterli araştırma yapılmadan hüküm kurulduğu, özellikle çelişkili bilirkişi raporları arasında gerekli inceleme yapılmadığı gözetilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ

DAVALILAR : HAZİNE V.D.

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalılar Hazine ve Sincan Belediye Başkanlığı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; Hazine’nin istinaf başvurusunun esastan reddine, Sincan Belediye Başkanlığı’nın istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurularak Hazine aleyhine açılan davanın kabulüne, Sincan Belediye Başkanlığı ve ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karar, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, Ankara ili, Sincan ilçesi, Yenicimşit mahallesi 544 parselin doğusu ve 616 parselin güney ve güneydoğusu ile çevrili taşınmazın tamamının zilyedinin 1972 yılından beri davacı olduğunu, o tarihten beri nizasız fasılasız zilyetliğinin devam ettiğini, imar ihya etmek suretiyle tarıma elverişli hale getirilen taşınmazın tapuda davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

2.1 Davalı ... vekili, çekişme konusu taşınmazın tescil harici alan iken Sincan Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/478 E., 1999/161 K. ve 16.03.1999 tarihli kararı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, söz konusu mahkeme kararının 21.05.1999 tarihinde kesinleştiğini ve 1941 parsel numarası ve 51.527,61 m2 olarak 17.09.1999 tarihinde Hazine adına tescil edildiğini, Hazine adına tescil edilen 1941 parsel nolu dava konusu edilen taşınmazın 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 22/a maddesi uyarınca yenileme sonucu 4583 Ada 41 parsel ve 50.408,22 m2 olarak Hazine adına tescil edilip ,halen Hazinenin mülkiyetinde olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.2 Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili , dava konusu taşınmazın eski 1941 parsel, 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi gereği yapılan yenileme sonucu 4583 ada 41 parsel olduğunu, sözkonusu parselin imar planı dışında bulunduğunu, taşınmazın imar-ihya yolu ile kazanılabilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. ve 14. maddelerinde yer alan şartların gerçekleşmiş olması gerektiğini, dava konusu taşınmazın taşınmazın tapuda kayıtlı olduğundan imar ve ihya yolu ile iktisabının söz konusu olamayacağını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.3 Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 16/02/2007 gün ve 525 sayılı kararıyla onaylanan 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara ... İmar Planı kapsamında olduğunu, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddelerinde zilyetlik ve imar ihya ile kaldığını, taşınmaz kazanımına ilişkin olumlu olumsuz şartların düzenlendiğini, 17.maddenin son fıkrasında ''il, ilçe ve kasabaların imar planlarının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz'' şeklinde açık hüküm bulunduğunu, taşınmazın imar planı kapsamında kaldığından taşınmazın imar ihya ve zilyetlikle kazanımın mümkün olmadığını öne sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12.02.2019 tarihli ve 2017/33 Esas, 2019/63 Karar sayılı kararıyla, Sincan Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/03/1999 tarihli ve 1998/478 Esas - 1999/161 Karar sayılı kararı ile ham toprak vasfı ile 51.527,61 m2 olarak Maliye Hazinesi adına 17/09/1999 tarihli ve 8007 yevmiye ile tescil edilmiş ise de; davacının bu dava dosyasında taraf olmadığından davacının zilyetlik nedeniyle tescil davası açabileceği, mahalli bilirkişi, tanık beyanı ve teknik bilirkişi raporlarına göre, dava konusu taşınmazın tapulama çalışmalarında ekilemez arazi olarak tescil harici bırakılan yerlerden olduğu, mera tahsis kararının bulunmadığı, Fen bilirkişisi tarafından belirlenen toplam 6116,76 m2 alanın, 1977, 1988, 1990, 1991, 1995 yılı hava fotoğraflarına göre davacı ... tarafından masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirildiği, dava tarihinden itibaren geriye dönük hesaplama yapıldığında, 6116,76 m2 alanın 20 yıldan fazla süre ile ekonomik amaca uygun, nizasız ve fasılasız olarak davacı ... tarafından zilyet sıfatı ile tarla olarak kullanıldığı, ayrıca 1977 tarihli hava fotoğraflarına göre, dava konusu taşınmazın (6116,76 m2), tarımsal faaliyet yapılmış bir yer olduğu, sabit sınırların arazi üzerinde mevcut olduğu, yani Maliye Hazinesine tescili tarihinden (17.09.1999) itibaren geriye doğru hesaplama yapıldığında 22 yıldır tarımsal faaliyet yapılmış olduğu, TMK'nın 713/1 maddesi ile Kadastro Kanunu'nun 13. 14. ve 17. maddesindeki şartlar gerçekleştiği gerekçesiyle davacının davasının kabulüne , Sincan İlçesi Yeni Çimşit mahallesi 4583 ada 41 parsel sayılı taşınmazda bilirkişi Bekir Demir'in 09/10/2018 tarihli rapor ve krokisinde (A) ile belirtilen 6116,76 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile iptal edilen kısmın köyün en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline dair karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar Hazine ve Sincan Belediye Başkanlığı vekilleri ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın imar planı kapsamında kaldığını, davacı tarafından TMK’nın 713. maddesi ile Kadastro Kanununun 14.maddelerinde belirtildiği üzere dava konusu taşınmazın çekişmesiz ve aralıksız olarak kullanılmadığını, davacı lehine zilyetlik yoluyla edinme koşullarının gerçekleşmediğini öne sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17.maddeleri yönünden yeterli inceleme ve araştırma yapılmaksızın davanın kabulüne karar verildiğini öne sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 19.12.2019 tarih 2019/1301 Esas 2019/1939 Karar sayılı kararıyla, dava konusu edilen taşınmazın tesis kadastrosu sırasında, tapulama harici bırakılarak tutanak düzenlenmediği, sonradan hükmen 21.05.1999 tarihinde 1941 sayılı parsel altında Hazine adına tapuya tescil edildiği, Jeodezi ve Fotogrametri uzmanının 1977, 1988, 1990, 1991, 1999, 2008 ve 2015 yıllarına ait hava fotoğraflarına göre yaptığı değerlendirmede, teknik bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen alanın tarımsal faaliyet yapılmış bir yer olduğu, sabit sınırların arazi üzerinde mevcut olduğu, Hazine adına tapu kaydının oluştuğu 1999 tarihinden geriye 20 yılı aşkın süredir davacı tarafın nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğu, davacı lehine TMK'nın 713. maddesinde ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerinde öngörülen olağanüstü zamanaşımı şartlarının gerçekleştiği, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ,ne var ki; davanın tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olduğu, tapu iptal ve tescil davalarının kayıt maliki aleyhine açılması gerektiği ,dava konusu 1941 (yeni 4583 ada 41) parsel sayılı taşınmazın, kayden davalı ...'ye ait olduğu, bu durumda davalı Belediyelerin yasal hasım olduğundan söz edilemeyeceği, davalı Belediyeler aleyhindeki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle kabul kapsamına alınmış olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davalı Hazinenin istinaf başvuru talebinin reddine, davalı ... Belediye Başkanlığının istinaf başvuru talebinin kabulüne, Ankara Batı 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.02.2019 Tarih ve 2017/33-2019/63 E-K sayılı kararının HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince kaldırılmasına, Davacının Hazineye yönelik davasının KABULÜNE, dava konusu Sincan ilçesi, Yenicimşit mahallesi 4583 ada 41 parsel sayılı taşınmazda bilirkişi Bekir Demir'in 09.10.2018 tarihli rapor ve krokisinde (A) ile belirtilen 6116,76 m2 lik kısmının tapu kaydının iptali ile iptal edilen kısmın köyün en son parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, davacı tarafın Sincan Belediye Başkanlığı ile Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine dair karar verilmiştir.

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, bilirkişi raporlarının aksine Hazine tarafından yapılan araştırmada taşınmazın kullanılmadığının tespit edildiğini, taşınmazın dere yatağı kapsamında kalıp kalmadığının tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın imar planı kapsamında kaldığını, davacı tarafından TMK’nın 713. maddesi ile Kadastro Kanununun 14.maddelerinde belirtildiği üzere dava konusu taşınmazın çekişmesiz ve aralıksız olarak kullanılmadığını, davacı lehine zilyetlik yoluyla edinme koşullarının gerçekleşmediğini öne sürerek kararın bozulması gerektiğini savunmuştur.

3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

3.2.İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17.maddesinde “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” düzenlemeleri yer almaktadır.

3.3 Değerlendirme

3.3.1. Davacı , imar – ihya ve kazandırırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava dilekçesinde hudutlarını belirttiği taşınmaz bölümünün adına tescilini talep etmiştir.

3.3.2. Davacının hudutlarını belirttiği taşınmaz bölümünün 1953 tarihinde yapılan tesis kadastrosu sırasında ziraate elverişsiz arazi vasfıyla tescil harici bırakıldığı, bilahare, Hazine tarafından Yeniçimşit Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine açılan tescil davası sonunda Sincan Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.03.1999 tarihli ve 1998/478-1999/161 E-K sayılı kararı ile davacı Hazinenin davasının kabulüne, fen bilirkişi tarafından düzenlenen 14.01.1999 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 51527,61 m2 yüzölçümündeki kısmın Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmeyerek 21.05.1999 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın bölümünün hükmen ham toprak vasfıyla 1941 parsel numarası ile tapuya tescil edilen taşınmaz bölümü içerisinde kaldığı, yenileme çalışması neticesinde 1941 parsel sayılı taşınmazın 4583 ada 41 parsel numarasını aldığı anlaşılmıştır.

3.3.3 Bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün 20 yılı aşkın süredir imar- ihyasının tamamlanarak, zilyetlikle kazanma şartlarının davacı lehine oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir.

3.3.4. Dosya içerisinde yer alan 1999 tarihli hava fotoğrafının incelenmesine ilişkin raporda, (A) harfiyle gösterilen 6.116,76 metrekarelik kısmın tamamının tarımsal faaliyet yapılmış bir yer olduğu, gösterilen sabit sınırların arazi üzerinde mevcut olduğu belirtildiği halde, çekişme konusu taşınmazın hükmen oluşumuna esas Sincan Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/478 E. sayılı dava dosyasında 13/11/1998 tarihinde yapılan keşif neticesinde dosyaya sunulan 27/01/1999 tarihli ziraatçi bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın yola yakın ve düz bir arazi olduğunun, üzerinden kum alınarak ve moloz dökülerek arazinin doğal yapısının bozulmuş olduğunun, mevcut durumu ile tarım yapılamayacağının, ancak yüksek maliyetle molozların düzeltilmesi veya alınması ve yeni toprak taşınması durumunda tarım yapılabileceğinin, hayvancılık çalışmaları için daha uygun olduğunun belirtildiği,bu hali ile raporlar arasında çelişki oluşmasına rağmen Mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin hüküm kurulması cihetine gidildiği anlaşılmaktadır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulması hukuken mümkün değildir.

3.3.5.Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Bölge Adliye Mahkemesince öncelikle, dava konusu taşınmaz bölümüne ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğünün web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre hükmen tapu kaydının oluştuğu 1999 yılından 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile bir jeodezi-fotogrametri mühendisi, üç ziraatçı bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmaz bölümünün öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.

3.3.6. Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliğini, kullanım durumunu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, böyle yerlerden ise imar-ihya edilip edilmediği, edilmiş ise hangi tarihte tamamlandığı hususlarında, önceki tarihli ziraatçi bilirkişi raporlarını da irdeler şekilde taşınmaz bölümünün tarımsal niteliğini açıklayan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş ve hangi bölüme ait olduğu işaretlenmiş renkli fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;

3.3.7. Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmaz bölümünün kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, hava fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre taşınmaz bölümünün niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü belirten, önceki raporların irdelenerek çelişkinin sebebinin açıklandığı ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemesi istenilmeli;

3.3.8. Fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir krokili rapor aldırılmalı;

3.3.9. Tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; Davalı ... vekilinin değinilen yönlerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin kararının BOZULMASINA, aynı Kanun′un 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 09/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.