"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.1 Davacı ..., davalı kardeşi ile ortak murisi anneleri ...'nun 24/12/1997 tarihinde öldüğünü 111 ada 1 parsel sayılı taşınmazı davalı ...'nun kadastro çalışmaları sırasında kendi adına tespit ettirdiğini, davalı ile babaları öldükten sonra taşınmazları taksim ettiklerini, dava konusu taşınmazın kullanımının ise ikisinin onayı ile anneleri ...'ya bırakıldığını, annelerinin bu taşınmazı kullandığını, herhangi birine bağışlamadığını ileri sürerek, 111 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/2 hissesinin adına tapuya tescilini talep etmiştir.
1.2 Davacı, 27/02/2018 tarihli dilekçesi ile bu kez taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasçılar adlarına miras payları oranında tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davaya konu taşınmazın mirasçılar arasında terekede kalan diğer taşınmazlarla birlikte fiilen paylaşıldığını ve davalıya annesi ...'dan miras yoluyla geçtiğini, ...'nun ölümünden sonra mirasçıların tapuya kayıtlı olmayan taşınmazları kendi aralarında taksim ettiklerini, davaya konu taşınmazın bu taksim sonunda davalı ...’ya isabet ettiğini, taksim sırasında terekede bulunan taşınmazların tapuya kayıtlı olmadığını ve taksimden itibaren davacının zilyetliğinde olduğunu, 2007 yılında yapılan kadastro işlemlerinde de doğal olarak davalı adına tescil edildiğini, davacının da davaya konu taşınmazın annesinin terekesinden kaldığını ve terekesinin mirasçılar arasında taksim edildiğini kabul ettiğini, ancak davaya konu taşınmazın bu taksim içinde bulunmadığını iddia etmekte ise de bunun asılsız olduğunu, bu durumda ispat külfetinin yer değiştirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15.03.2018 tarihli 2017/170 Esas, 2018/204 Karar sayılı kararıyla, taşınmazın evveliyatında tarafların annesi olan ...'dan irsen ve intikalen geldiği, ...'nin yeri uzun yıllar ekip biçme suretiyle kullandığı, murisin ..., ..., ... ve ...olmak üzere 5 çocuğu olduğu, murisin sağlığında çocuklarının bir araya geldiği, kız kardeşlerin mirastan herhangi bir şey istemediği, davacı ... ve davalı ...'a "Yerleri kendi aranızda ayırın, biz bir şey istemiyoruz" diyerek kızların anneleri ...'den gelen miras haklarından feragat ettikleri bunun üzerine ... ve ...'ın annelerinden gelen yerleri kendi aralarında taksim ettikleri, taksim sonucunda dava konusu taşınmazın davalı ...'a düştüğü ve o gün bu gündür de yeri ...'ın kullandığı, davacının kadastro sırasında veya daha sonraki bir dönemde yapılan tespitlere, tutulan kadastro tutanaklarına ve yeri ...'ın kullanmasına herhangi bir itirazının olmadığı, tüm bu hususların tarafların kız kardeşleri olan ve tanık olarak dinlenen ......ve...'ün somut bilgi ve görgüye dayalı beyanları ile de sabit olduğu, öte yandan davacı tarafça dosyaya sunulan 27.02.2018 tarihli beyan dilekçesi ile yerlerin kadastrodan önce davalı ile birlikte taksiminin yapıldığı hususunun ikrar edildiği, taksim sonucu davalıya düşen ve adına tespit edilen dava konusu taşınmaz bakımından açılan dava sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle, kız kardeşlerin kendisinden para istediğini, vermeyince de aleyhine tanıklık yaptıklarını, davalının annesiyle beraber yaşaması nedeniyle taşınmazı kullanmasının davalının zilyetliğini göstermeyeceğini, davalı tanıklarının gerçeği söylemediklerini, kendi tanıklarından keşfe gelemeyenler olduğunu, mahkemenin de mevcut delilleri hatalı değerlendirdiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 17/10/2019 tarihli ve 2018/2255 Esas, 2019/1532 Karar sayılı kararıyla, babadan kalan yerlerin taksimi sırasında tarafların anneleri ...'ye bırakılan dava konusu taşınmazın, bu taksime göre ... tarafından kullanıldığı, ..., ..., ... ve ...isimli 5 kardeşin murisin sağlığında bir araya geldiği, kız kardeşlerin davacı ... ve davalı ...'a "yerleri kendi aranızda ayırın, biz bir şey istemiyoruz" demek suretiyle anneleri ...'den gelen miras haklarından feragat ettikleri, ... ve ...'ın annelerinden gelen yerleri kendi aralarında taksim ettikleri, taksim sonucunda dava konusu taşınmazın davalı ...'a düştüğü ve o günden itibaren de zilyet olduğu, hak düşürücü sürenin dolmasına yaklaşık iki ay kala açılan davaya kadar da aralarında herhangi bir niza çıktığının belirlenmediği, öncesi itibariyle tapusuz olan taşınmazın zilyetliğin devri yoluyla davalıya intikali gözetilerek yapılan kadastro tespiti sonucu oluşan tapu kaydının gerçeği yansıtmadığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, dava konusu taşınmazın taksim edildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, tüm mirasın taksim edilip edilmediğinin araştırılmasını gerektiğini, usul ve yasaya aykırı şekilde davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek kararının bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucunda, ... ili ... ilçesi ...köyü/mah. çalışma alanında bulunan 111 ada 1 parsel sayılı 6.833,68 metrekare yüzölçümüne sahip taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tespite itiraz edilmeksizin 29.05.2007 tarihinde tescil edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
3.2.İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesinde "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur." düzenlemeleri yer almaktadır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandırıldığı (V/3.2.) paragraftaki yasal ve hukuksal nedenlere göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) paragrafta yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 16/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.