Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4192 E. 2022/2093 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında yaptığı taksimle bazı taşınmazları davalıya bıraktığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, yerel mahkemenin eksik incelemeyle hüküm kurup kurmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazların aynına ilişkin davada, yerel bilirkişi ve tanık dinlenmeden, davalı tarafından sunulan satış senetleri mahallinde uygulanmadan ve taşınmazların mülkiyetinin intikali hususunda yeterli araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın davalı ... yönünden feragat nedeniyle reddine, davalı ... yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen kararın, davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince verilen, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

1. Davacı ... vekili dava dilekçesinde; davalıların müvekkilinin kardeşi olduğunu, dava konusu 156 ada 1, 165 ada 6, 7, 13, 15, 19, 34 ve 168 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar müvekkili ile davalıların müşterek murisi olan babaları ...’den geldiği halde, kadastro tespiti sırasında taşınmazların yalnızca davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazlarda müvekkilinin de miras payının bulunduğunu ileri sürerek, taşınmazların tapu kaydının müvekkilinin miras payı oranında iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Davacı vekili bilahare 29/06/2016 tarihli dilekçeyle, yargılama sırasında dinlenen tanık beyanlarından, muris ...’in sağlığında yaptığı taksimle, isteği halinde kendilerine verilmesi şartıyla kız çocuklarının payını erkek çocuklarına bıraktığını, müvekkilin payının da davalı ...’a bırakıldığının anlaşıldığını beyan ederek, davalı ... adına kayıtlı 165 ada 7, 15, 19 ve 34 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davadan feragat ettiklerini, davaya ... adına kayıtlı 156 ada 1, 165 ada 6, 13 ve 168 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden devam ettiklerini beyan ederek, ... adına kayıtlı taşınmazların tapu kaydının iptali ile miras taksimi uyarınca, taşınmazların yarı payının müvekkili adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... cevap dilekçesinde; adına kayıtlı 165 ada 13 parsel sayılı taşınmazı 3. kişi olan ...’dan, 156 ada 1 parsel sayılı taşınmazı ise ...’dan satın aldığını, öte yandan 165 ada 6 ve 168 ada 1 parsel sayılı taşınmazların babasından geldiğini ancak babasının sağlığında bu taşınmazları kendisine bıraktığını, davacıya ise köy içinden 8 dönüm fındıklık bıraktığını ancak davacının bu taşınmazı diğer kardeşi olan davalı ...’e verdiğini, davacının hakkının ...’da olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların babaları ...’den geldiğini, taşınmazları kendi aralarında taksim ettiklerini, dava dışı kardeşleri ...’nin hakkını kendisinin, davacının hakkını ise davalı ...’ın vereceğinin kararlaştırıldığını, taksimin bu şekilde yapıldığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Hendek 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/11/2017 tarihli ve 2017/40 Esas, 2017/297 Karar sayılı kararıyla; duruşmada dinlenen tanıkların beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazların tarafların kök murisi ...’den geldiği, murisin sağlığında taşınmazları paylaştırdığı, bu paylaşımda kızların paylarının kızlara verilmek üzere erkeklerde bırakıldığı, buna göre ...’nin payının ...’de, davacının payının ise ...’da olduğu ancak ... tarafından davacının hakkının verilmediği gerekçesiyle; davalı ... aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın ise kabulüne, 156 ada 1, 165 ada 6, 13 ve 168 ada 1 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacının muris ...’den gelen miras payı oranında davacı adına tesciline, kalan kısmın davalı uhdesinde bırakılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, süresi içerisinde davalılardan ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların murisi ...’in, sağlığında taşınmazlarını taksim ettiğini, 165 ada 15 parsel sayılı taşınmazın davacı ile diğer kardeşleri dava dışı ...’ye kaldığını, ancak onların bu taşınmazı davalı ...’e bıraktığını, buna rağmen davacı tarafından eldeki davanın açıldığını, 156 ada 1 parsel sayılı taşınmazın müvekkilinin babasından müvekkiline geçtiğini, buna ilişkin senedi mahkemeye sunduklarını, 165 ada 6 parselin müvekkiline annesinden geçtiğini, 165 ada 13 parsel sayılı taşınmazın müvekkili tarafından 3. kişiden satın alındığını, buna ilişkin senedi de mahkemeye sunduklarını, 168 ada 1 parselin ise yarısının müvekkilinin babasından, yarısının ise dayısından müvekkiline geçtiğini, Mahkemeye sundukları satış senetlerinin değerlendirilmediğini, Mahkemece verilen kararın hakkaniyete uygun olmadığını beyan ederek istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 24/10/2019 tarihli ve 2018/2065 Esas, 2019/1565 Karar sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazların öncesinin belgesiz olduğu, muris ... ...'nın yaptığı işlemin bağış niteliğinde olduğunun değerlendirilmesinin gerektiği, murisin sağlığında yaptığı bağış işleminden 29/04/2009 tarihinde ölene kadar dönmediği ve vefat tarihinde taşınmazların terekede mevcut olmadığı gerekçesiyle;

Davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Hendek 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/40 Esas, 2017/297 Karar sayılı ve 15/11/2017 tarihli kararının HMK’nın 353/1-b.2. maddesi uyarınca kaldırılmasına, yeniden hüküm tesisi ile,

Davalı ... adına kayıtlı taşınmazlar yönünden davanın feragat nedeniyle reddine,

Davalı ... aleyhine açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde, davacı vekili tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının haksız ve yasaya aykırı olduğunu, yargılama sırasında dinlenen tanık beyanlarından, murisin sağlığında taşınmazlarını paylaştırdığını, bunu yaparken kızlarının payını oğullarına bıraktığını, bu hususun dosya kapsamı ile sabit olduğunu, müvekkilinin hakkının da ...’ da olduğunu ancak ... tarafından hakkının verilmediğini, Bölge Adliye Mahkemesince murisin iradesinin bağış olarak değerlendirilebileceğinin kabul edildiğini ancak bunun gerekçesinin kararda belirtilmediğini, Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesini yalnızca 6 satıra sığdırdığını belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro sonucunda Sakarya/Hendek/Dereköy köyü çalışma alanında bulunan dava ve temyize konu 156 ada 1 parsel sayılı 32,80 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kargir dükkan vasfıyla; 165 ada 6 parsel sayılı 1.074,12 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle arsa vasfıyla; 165 ada 13 parsel sayılı 2.125,47 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kargir ev, ahır ve bahçe vasfıyla; 168 ada 1 parsel sayılı 15.163,62 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle fındıklık vasfıyla ayrı ayrı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.

Dava; tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi şöyledir.

“Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3.3. Değerlendirme

Davacı ..., dava ve temyize konu taşınmazların, davalı kardeşi ile müşterek murisleri olan babaları ...’den geldiğini ileri sürerek, taşınmazların tapu kaydının murisinden gelen miras payı oranında iptali ile adına tescili istemiyle dava açmış, davalı ... ise, adına kayıtlı taşınmazların bir kısmını 3. kişilerden satın aldığını, bir kısmının ise babasından gelmekle birlikte babası tarafından sağlığında kendisine verildiğini beyan ederek, davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında, duruşmalarda dinlenen taraf tanıklarının beyanları sonrası davacı vekili, tarafların müşterek murisi ...’in sağlığında taşınmazlarını çocukları arasında paylaştırdığını, kız çocuklarının payını, isteği halinde kendilerine verilmek üzere erkek çocuklarına verdiğini, müvekkilinin payının da davalı ...’da olduğunu beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesince kararın (III) no.lu paragrafında yer alan gerekçelerle, Bölge Adliye Mahkemesince ise (IV/3.) paragrafında yer alan gerekçelerle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.

Mahkemece mahallinde 03/07/2015 tarihinde keşif yapılmış ancak yerel bilirkişi ve tanıkların keşif mahallinde hazır olmaması sebebiyle, teknik bilirkişi, ziraat mühendisi bilirkişi ve inşaat mühendisi bilirkişinin taşınmazlarla ilgili gerekli incelemeleri yapması sonrası keşfe son verilmiş, Mahkemece taraf tanıklarının 23/03/2016 ve 29/06/2016 tarihli celselerde dinlenilmesi ile yetinilmiş, mahallinde yeniden yöntemince keşif yapılmamıştır.

23/03/2016 tarihli celsede dinlenen davacı tanığı ..., dava konusu taşınmazların tarafların müşterek murisi olan ...’den geldiğini, ...’in sağlığında taşınmazlarını erkek çocukları olan ... ve ...’a bıraktığını ancak kız çocuklarının hakkını da yine erkek çocuklarına, kız kardeşlerine vermek üzere bıraktığını, dava dışı ... hakkını alsa da davacı ...’ın hakkını alamadığını beyan etmiş; davacı tanığı ... ise, muris ...’in sağlığında davacı ...’ın hakkını davalı ...’a, dava dışı ...’nin hakkını ise davalı ...’e bıraktığını, fakat davalı ...’ın, ...’a hakkını vermediğini beyan etmiştir. 29/06/2016 günlü celsede dinlenen davalı tanığı ..., muris ...’in sağlığında çocuklarının hakkını verdiğini, kızlarına .......... bahçesi verdiğini, köy merkezindeki küçük bir bakkal dükkanını ise oğulları ... ve ...’e müştereken verdiğini, bilahare ...’in dükkandaki hakkını ...’a bıraktığını, yine ...’ın oturduğu evin yakınındaki araziyi davalı ...’a kendisinin sattığını beyan etmiştir.

Davalı ..., babaları ...’in kendisine ve kardeşi ...’a 16’şar dönüm fındıklık bıraktığını ve kendilerine, kızların hakkını da buradan vereceksiniz dediğini, ...’nin hakkının ... tarafından verilmesi gerekirken, ...’ın ...’yi tartaklaması sebebiyle ...’nin hakkını kendisinin verdiğini, bilahare ...’nin hakkını kendisine sattığını, ... ile ...’ın da para konusunda anlaşamadığını beyan etmiş; yargılama sırasında dava kendisine ihbar edilen ... ise, babası ...’den gelen miras hakkını ...’e sattığını, parasını aldığını ancak davacı ...’ın hakkının verilmediğini beyan etmiştir.

Dava; taşınmaz malın aynına ilişkin olup, bu nitelikteki davalarda iddia ve savunmanın değerlendirilmesi yönünden taşınmaz başında usulünce keşif yapılması zorunludur. Mahkemece her ne kadar taşınmaz başında bir keşif yapılmış ise de, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulmamış, yalnızca duruşmada alınan tanık beyanları uyarınca karar verilmiştir. Öte yandan, Mahkemece duruşmada dinlenen tanıkların beyanları arasındaki çelişkiler giderilmemiş, davalı ... tarafından dosya arasına sunulan satış senetleri mahallinde uygulanmamış, senetlerin dava konusu taşınmazlara ait olup olmadığı tespit edilememiş, dava ve temyize konu taşınmazların kimden geldiği, dava konusu bir kısmının 3. kişilerden davalı ... tarafından satın alınıp alınmadığı, taşınmazlar muris ...’den geliyorsa ...’in sağlığında taşınmazları çocukları arasında paylaştırıp paylaştırmadığı, paylaştırmışsa taşınmazların kime düştüğü, murisin kız ve erkek çocuklarını eşleştirip eşleştirmediği araştırılmamıştır. Bu şekilde eksik ve yetersiz bir incelemeye dayalı olarak karar verilemez.

Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için, Mahkemece dava ve temyize konusu taşınmazları iyi bilen, yaşlı, tarafsız, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi ve teknik bilirkişi katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, zilyetliğin hangi tarihten beri hangi nedenle kimde olduğu ve ne şekilde sürdürüldüğü, taşınmazlar muris ...’den geliyorsa, murisin sağlığında taşınmazları çocukları arasında paylaştırıp paylaştırmadığı, paylaştırdıysa hangi taşınmazın kime düştüğü, zilyetliğinin devredilip devredilmediği, devredilmiş ise ne zaman devredildiği, murisin kız ve erkek çocuklarını eşleştirip eşleştirmediği hususlarında somut olaylara dayalı olarak bilgi alınmalı, davalının dayandığı senetlerin mevkii ve hudutları tek tek okunarak sınırları zemine uygulanmalı, yerel bilirkişilerce gösterilen sınırlar teknik bilirkişiye işaretlettirilmeli, bilinmeyen sınırların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı tanınmalı, senet tanıkları da dinlenilmek suretiyle senetlerin dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadıkları belirlenmeye çalışılmalı, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, teknik bilirkişiden, keşfi takibe imkan verir, satış senetlerinin uygulamasını gösterir rapor alınmalı, ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazların niteliğini ve kullanım durumunu bildiren rapor alınmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.