Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4193 E. 2022/2086 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazlar üzerinde davacıların zilyetlik iddiasına dayanarak açtıkları tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların dava konusu taşınmazlar üzerinde kadastro öncesinde yirmi yıllık nizasız ve fasılasız zilyetliklerini ispatlayamadıkları, hava fotoğraflarından da taşınmazların çalılık vasfında olduğunun anlaşıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : KANDIRA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekili ile müdahil davacı vekilinin istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 6. Hukuk Dairesince verilen, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar, davacılar vekili ile müdahil davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacılar; müvekkillerinin atalarının 100 yıl önce dava konusu taşınmazların bulunduğu köye yerleştiğini, dava konusu taşınmazların önce müvekkillerinin ataları daha sonra da kendileri tarafından yıllarca kullanıldığını, bazı yerlere traktör giremediği için bu yerlerde çalılıklar oluştuğunu, son zamanlarda adını bilmedikleri, köyde tanınmayan bir kişi tarafından taşınmazlara müdahale edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kaydının ayrı ayrı iptali ile adlarına tescilini istemiştir.

Asli müdahil ...; ceviz üretim tesisi kurmak amacıyla köylülerden parça parça kayden yer satın aldığını, dava konusu taşınmazların zilyetliğini ise davacıların bir kısmından senetle satın aldığını, gerek dava konusu taşınmazları gerek dava dışı taşınmazları ciddi bir yatırım yapmak suretiyle tarıma elverişli hale getirip taşınmazlara ceviz diktiğini, dava konusu taşınmazların çevresinde bulunan tüm taşınmazları satın alıp, dava konusu taşınmazları satın almamış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili; dava konusu taşınmazların devletin hüküm tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, taşınmazlarda kimsenin zilyetliğinin bulunmadığını, zilyetliğin bulunduğu kabul edilse dahi zilyetliğin terkedilmiş olduğunu beyan ederek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemece yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazlarda davacı tarafın nizasız ve fasılasız 20 yıllık zilyetliğinin bulunmadığı, bu durumun dosya arasında bulunan hava fotoğraflarından da anlaşıldığı, müdahil davacının da taşınmazlara ceviz fidanlarını tespit tarihinden sonra diktiği, kaldı ki müdahil davacının taşınmazların zilyetliğini devraldığını da kanıtlayamadığı gerekçesiyle davacıların ve müdahil davacının davasının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili ile müdahil davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu taşınmazların müvekkillerinin atalarından geldiğini, taşınmazlarda müvekkillerinin eklemeli olarak 100 yıllık zilyetliklerinin bulunduğunu ancak traktörün giremediği yerlerin sürülemeyip kullanılamadığını bu nedenle taşınmazların çalılığa dönüştüğünü, taşınmazların bir kısmının çalılığa dönüşmüş olmasının çalılığa dönüşmeyen kısımlar yönüyle zilyetlik iradesinin sona erdiği anlamına gelmeyeceğini, davanın tanık beyanları ile de kanıtlandığını beyan ederek, istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2.2. Müdahil davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu taşınmazlar ve çevresinde bulunan dava dışı taşınmazlarda ceviz yetiştirmek amacıyla yatırım yaptığını, müvekkilinin dava konusu taşınmazları davacıların bir kısmından, çevre taşınmazları ise köylülerden parça parça satın aldığını, satın aldıktan sonra da imar-ihya edip taşınmazlara ceviz fidanları diktiğini, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile davalarını kanıtladıklarını, dosya arasında bulunan bilirkişi raporları ile de taşınmazlardaki kullanım durumunun sabit olduğunu, kaldı ki büyük bir masraftan ve emekten kaçmayan müvekkilinin, tapulu arazilerin ortasında kalan dava konusu taşınmazları satın almadığının düşünülemeyeceğini, davacı tarafın müvekkilini dava açmaya zorlamış olması nedeniyle aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini beyan ederek istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 03/10/2019 tarihli ve 2018/2253 Esas, 2019/1409 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların kadastro tespiti öncesinde tarımsal faaliyete konu olmayıp çalılık vasfında olduğu, bu hususun dosya arasında bulunan hava fotoğraflarında da anlaşıldığı, dava konusu taşınmazlarda davacılar ve müdahil davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığı, müdahil davacıların zilyetliğinin tespitten sonra olduğu bu nedenle Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, yine HMK’nın 326. maddesi gereğince, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınması gerektiğinden, Mahkemece asli müdahil aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin de yerinde bulunduğu gerekçesiyle;

Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/03/2018 tarih, 2015/602 Esas, 2018/212 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davacılar vekili ile müdahil davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içerisinde, davacılar vekili ile müdahil davacı vekili tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazların müvekkillerinin atalarından kaldığını, taşınmazlarda eklemeli olarak 100 yıllık zilyetliklerinin bulunduğunu ancak traktörün giremediği yerlerin sürülemediği ve kullanılamadığını bu nedenle taşınmazların traktör giremeyen kısımlarının çalılığa dönüştüğünü ancak bu hususun dahi Mahkemece incelenmediğini, davanın tanık beyanları ile de kanıtlandığını, Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğunu beyan ederek, temyiz isteminde bulunmuştur.

2.2. Müdahil davacı vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazlar ve çevresinde bulunan dava dışı taşınmazlarda ceviz yetiştirmek amacıyla müvekkilinin yatırım yaptığını, müvekkilinin dava konusu taşınmazları davacıların bir kısmından, çevre taşınmazları ise köylülerden parça parça satın aldığını, satın aldıktan sonra da imar-ihya edip ceviz fidanları diktiğini, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile davalarını kanıtladıklarını, dosya arasında bulunan bilirkişi raporları ile de taşınmazlardaki kullanım durumunun sabit olduğunu, davacı tarafın müvekkilini dava açmaya zorlamış olması nedeniyle aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini beyan ederek, temyiz isteminde bulunmuştur.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro sırasında Kandıra/Araman Köyü çalışma alanında bulunan 131 ada 359 parsel sayılı 1.629,21 metrekare ve 131 ada 361 parsel sayılı 14.845,10 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ayrı ayrı çalılık vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi şöyledir.

“Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi şöyledir.

“Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.

İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekili ile müdahil davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılar ile müdahil davacıdan ayrı ayrı alınmasına, 15/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.