Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4218 E. 2022/1741 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz üzerinde davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı yoluyla zilyetliğin edinilip edinilmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, taşınmaz üzerindeki ağaçların yaşları, taşınmazın taşlılık durumu ve eğimi gibi hususlarda yeterli inceleme yapmadan, hava fotoğraflarından yararlanmadan ve ziraat mühendisi bilirkişi raporundaki eksiklikleri gidermeden hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TESCİL

Taraflar arasındaki kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki tarihli kararının, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması üzerine, İlk Derece Mahkemesi tarafından bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı ..., ... ilçesi, Dereli Mahallesi çalışma alanı sınırlarında bulunan ve yörede yapılan kadastro sırasında bor (ekilemez arazi) vasfıyla tespit harici bırakılan, hudutlarını dava dilekçesinde belirttiği taşınmazın satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak adına tescili istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı ... vekili ve ... Belediye Başkanlığı vekili yargılama safahatındaki savunmalarında davacı yararına mülk edinme koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın ... Belediyesinin yetki alanı sınırları içerisinde yer aldığını, yetki ve sorumluluğun adı geçen belediyeye ait olduğunu, bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/721 Esas, 2015/640 Karar sayılı kararıyla davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, Fen Bilirkişisi ... ... tarafından düzenlenen 26.03.2015 tarihli krokili raporda (A) harfi ile gösterilen 1.781,14 metrekarelik taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda bahsi geçen önceki tarihli kararı, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.02.2019 tarih ve 2016/6238 Esas, 2019/823 Karar sayılı kararıyla; “Kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında 4721 sayılı TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca husumetin yasal hasım konumunda olan Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine birlikte yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda dava Hazine ve ilgili kamu tüzel kişisi olarak ... Belediye Başkanlığı hasım gösterilerek açılmıştır. Ancak, dava ve karar tarihinden önce 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiş, aynı Kanun'un Geçici 1/13. maddesine göre de Büyükşehir Belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belde belediyeleri ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Mahkemece, yasal hasım olan Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmesi gerektiği gözden kaçırılmıştır. Taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez. Hal böyle olunca, öncelikle Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığına husumet yaygınlaştırılıp dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.10.2019 tarihli ve 2019/271 Esas, 2019/349 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, Fen Bilirkişisi ... ... tarafından düzenlenen 26.03.2015 tarihli krokili raporda (A) harfi ile gösterilen 1.781,14 metrekarelik taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, taşınmazın kesinleşmiş imar planı kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmediği, yine dosya arasında yer alan bilirkişi raporlarının yetersiz olduğu, hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmadığı, ziraat mühendisi bilirkişi raporu yetersiz olduğu gibi, raporun ekinde yer alan fotoğraflardan taşınmazın taşlık nitelikte olduğunun ve kanunda aranan şekilde imar ve ihyasının tamamlanmadığının görüleceği, taşınmaz üzerinde yer alan ağaçların yaşları ve taşlık yapısı göz önüne alındığında davacı yararına mülk edinme koşullarının oluşmadığının ortaya çıktığı gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro sırasında tespit harici bırakılan çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle edinme koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. ‘’

6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, ‘’–Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.’’ hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Bilindiği üzere, tapuda kayıtlı olmayan bir yerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle iktisap edilebilmesi için, çekişmeli yerin öncesi itibariyle mülk edinmeye elverişli olması, bu anlamda mera, orman gibi zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olmaması, taşınmazın öncesi imar ihya gerektiren yerlerden ise imar ihyasının tamamlanmasından itibaren kanunda aranan süre boyunca nizasız, fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğin sürdürülmesi gerekmektedir. İddia eden taraf kendi yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğunu her türlü duraksamadan uzak biçimde, bilimsel verilere dayalı deliller ile ispatla mükelleftir.

6.3.2. Somut olaya gelince, Mahkemece çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, hükme esas alınan ziraat mühendisi bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmaz üzerine çeşitli cins ve yaşta ağaçların dikildiği ifade edilmiş ise de, taşınmaz üzerinde yer alan ağaçların yaşları itibariyle zilyetlikle iktisap süresini ispata elverişli olmadıkları anlaşıldığı halde, bu bölümlerin niteliği, öncesinden itibaren kullanım şekli ve süresi hususlarında dosyadaki tereddütleri ortadan kaldıracak şekilde kanaat belirtilmemiş, taşınmaza ekli fotoğraflar incelendiğinde çekişmeli yerin taşlılık problemi olup, eğimi yüksek arazilerden olduğu belirlendiği halde, taşınmazın mevcut toprak yapısı ve eğiminin tarımsal niteliği üzerindeki etkisi tartışılmamış, zilyetliğin süresi ve imar ihyanın hangi tarihte tamamlandığı ve imar ihyadan sonra zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü hususunda son derece soyut ve yetersiz iş bu bilirkişi raporuna itibar edilmiş, öte yandan bir arazinin niteliğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde Mahkemece hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmamış, bu hususta ehil olmayan orman mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen rapora itibar edilmiş, ayrıca hükme esas alınan bu rapor imar ihyanın tamamlandığı tarih ile zilyetlik süresini belirlemekten uzak ve denetime elverişsiz olduğu gibi, raporda imar ihyanın tamamlandığı tarihin belirlenmesi açısından yalnızca 1985 uçuş yılına ait hava fotoğrafından istifade edilmiş, dava konusu taşınmazı kapsayan başka hava fotoğrafları bulunup bulunmadığı araştırılarak var ise, dosya arasına getirtilip bu hava fotoğraflarından da istifade edilmemiştir. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilemez.

6.3.3. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmaza ait eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek çekişmeli taşınmaz bölümlerinin bulunduğu köyü/mahalleyi/mevkiyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafları bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle belirlenmeli, aktarılan dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait (bulunmadığı taktirde bulunan tüm hava fotoğrafları getirtilerek) stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirilerek dosya arasına konulmalıdır.

6.3.4. Dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte; yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya işlemi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeye çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, bitki örtüsünü, imar-ihyayı gerektiren yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı tarihi, hangi faaliyetler ile imar ve ihya işlemi yapıldığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, taşınmazın eğimi ve taşlılık durumunu özellikle inceleyip mevcut haliyle tarım arazisi niteliğinde kabul edilip edilmeyeceğini değerlendirecek biçimde, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir, önceki bilirkişi raporunu irdeler ve çelişkileri giderir mahiyette ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, uydu ve hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, imar-ihyası tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde; teknik bilirkişiden ise keşfi takibe ve denetlemeye elverişli biçimde, krokili rapor alınmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.

VI. SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.