"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen kabul kararının Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine ilişkin verilen karar süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava dilekçesi ekinde sunmuş oldukları krokide belirtilen bölümlerin davacıların babası ... adına tapuya kayıt ve tescil edilmesi gerekirken yol olarak tescil harici bırakıldığını belirterek, bu bölümlerin davacılar adına payları oranında tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... tüzel kişiliği temsilcisi cevap dilekçesinde; Köy Muhtarlığı olarak dava konusu bölümün tescil harici bırakılmasında herhangi bir müdahalelerinin bulunmamış olması nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinde sorumlu tutulmaları yönünde beyanda bulunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İliç Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/05/2014 tarihli ve 2013/440 E. 2014/89 K. sayılı kararıyla; 30/04/2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümlerin veraset ilamındaki payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İliç Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi 28/02/2016 tarihli ve 2015/1738 E., 2016/1448 K. sayılı kararında, mahallinde yeniden keşif yapılması, 3 kişilik ziraat bilirkişisi ve jeolog bilirkişisinden rapor alınması, hava fotoğrafı incelemesi yapılması istemiyle araştırmaya yönelik olarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3. İliç Asliye Hukuk Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
İliç Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/12/2019 tarihli ve 2016/96 E., 2019/210 K. sayılı kararıyla; davacıların adlarına tescil talep ettikleri bölümlerin evvelinde kök muris ...’e ait olduğunu, davacıların ... mirasçıları adına tescil talep ettiklerini, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların bir kısmının kendi adlarına tescil talep edemeyeceklerinden sübuta ermeyen davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İliç Asliye Hukuk Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İliç Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; ilk kararda davanın kabulüne karar verildiğini, bozma neticesinde Mahkemenin ret kararının usuli kazanılmış hakka aykırı olduğunu, dava konusu bölümlerin son kullananının davacıların miras bırakanı ... olduğunu, dava konusu yerlerin tapusuz olması nedeniyle 20 yılı aşkın bir zamandır kendilerinin kullandığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte taşınmazın ...’den geldiği kabul edilmiş olsa bile bu hususta usulü bir eksiklik olduğu durumda Mahkemenin bu eksikliği gidermesi için süre verilmesi gerektiğini, eksiklik giderilmediği takdirde ret kararı verilebileceği bu nedenle Mahkeme kararının yerinde olmadığını belirterek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan, taşınmazın, davacı adına tescili isteğinden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dava konusu taşınmaz, kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılmıştır.
6.3.2. Davacılar çekişmeli taşınmazın babalarına ait olduğu, vefatı neticesinde kendilerine isabet ettiği halde kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığı iddiasıyla adlarına tescilini talep etmişlerdir.
6.3.3. Mahkemece çekişmeli taşınmaz bölümlerinin kök muristen kaldığı ve davacıların tek başına dava açamayacakları belirtilmiş ise de, davacılara taşınmazın kendilerine ne şekilde intikal ettiği hususu açıklattırılmamış, bu yönde ki iddialarını ispat için süre ve imkan tanınmamış, dava açmayan İlo mirasçılarının davaya muvafakatleri sağlanmamıştır.
6.3.4. Mahkemece önceki tarihli bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına müktesep hak oluştuğu gözetilmeksizin bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir.
6.3.5. Bozma ilamında hava fotoğrafı incelemesi yapılması, üç kişilik ziraat ve jeolog bilirkişisinden rapor alınması istenildiği halde, hava fotoğrafı incelemesi yapılmamış, taşınmaz bitişiğindeki derenin ne zaman ıslah edildiği, taşınmazın derenin etkisi altında kalıp kalmadığı yönleri araştırılmamıştır.
6.3.6. Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle davacı olmayan İlo mirasçılarının davaya katılımları veya muvafakatleri sağlanmalı, İlo mirasçılarının tek başına dava açma hususunda aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla, çekişmeli taşınmazın davacıların babasına ne şekilde kaldığı, hangi hukuksal nedene dayanarak (taksim, bağış, satış vs.) adına davacılardan sorularak açıklattırılmalı; davacılara bu yöndeki iddiasını ispat açısından imkan tanınmalı; bu şekilde davacının aktif dava ehliyeti bulunduğu sonucuna varılması halinde dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları ile aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar, hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile 1 fen, 1 jeodezi ve fotogrametri uzmanı, 3 ziraat mühendisi ve 1 jeoloji mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulunun huzuruyla keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, öncesinin imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise buna en erken ne zaman başlanıldığı ve imar ihyanın ne zaman tamamlandığı, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin hangi tasarruflarla kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğü, taşınmazın öncesinin davacıların murisine ya da başkalarına ait olması halinde zilyetliğinin davacıların murisine ne şekilde intikal ettiği, muristen intikal etmesi halinde mirasçılar arasında taksim, bağış ya da satış gibi bir hukuki işlem bulunup bulunmadığı, taşınmazların sınırlarında geçmişten bugüne kadar herhangi bir değişiklik olup olmadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki olduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan taşınmazların eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü, öncesinin imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp tamamlandığı, ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü ve çekişmeli taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, bilimsel verilere dayalı ve komşu taşınmazlarla mukayese edilecek şekilde rapor aldırılmalı, çekişmeli taşınmaz ve çevresinin yakın plan panoramik fotoğrafları çektirilip fotoğraflar üzerinde çekişmeli taşınmaz sınırları kabaca işaretlettirilmeli, jeolog bilirkişiden dava konusu taşınmazın dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı ve halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınmalı, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmaz bölümünün önceki ve şimdiki niteliğini, sınırlarını ve taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini açıklayan rapor düzenlettirilmeli, sunulan raporda çekişmeli taşınmazın memleket haritası ve uydu fotoğrafları üzerindeki konumu gösterilmeli; fen bilirkişisinden keşfi takibe imkan verir kroki ve ayrıntılı rapor alınmalı; mahalli bilirkişi ve tanık beyanları, teknik raporlar ile komşu parsel tutanakları ve dayanak kayıtlarıyla denetlenmeli, çekişmeli taşınmazın muristen intikal ettiğinin belirlenmesi halinde, öncelikle davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulmalı, yapılan araştırma ve inceleme neticesinde dava konusu taşınmazın öncesi itibariyle imar-ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun anlaşılması halinde iktisap edilebilmesi için emek ve masraf sarf edilerek tarıma elverişli hale getirildikten sonra, dava tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin davacı lehine nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla geçmesi gerektiği dikkate alınmalı, taşınmazın öncesinin imar-ihyaya muhtaç yerlerden olmadığının tespit edilmesi halinde ise 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle kazanım şartlarının davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı, TMK'nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişi rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanları yöntemine uygun bir biçimde yaptırılmalı, ilanların yapıldığı gazete ilan tutanakları dosya arasına konulmalı, yasal üç aylık sürenin dolması beklenmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
6.3.7. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; Mahkemece yukarıda açıklanan (6.3.1.- 6.3.2.-6.3.3.-6.3.4- 6.3.5.-6.3.6) numaralı bentlerde belirtilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile (IV/3. numaralı bentte) gösterilen hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.