Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4231 E. 2022/2362 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın mülkiyetinin davacıya ait olduğu iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacının yasal koşulları sağlayıp sağlamadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının zilyetliğinin başlangıç tarihi ve süresinin yasal koşulları karşılamadığı, mahkemenin ise önceki bozma kararına aykırı olarak ve zilyetlik süresini tam olarak tespit etmeden davanın kabulüne karar verdiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne dair verilen kararın 16. Hukuk Dairesince bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı vekili, Kulu ilçesi Cumhuriyet Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 231 ada 3 parsel sayılı 1.742,54 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın arsa vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, bu tespitin hatalı olduğunu, davacının taşınmazı 1977-1978 yılında ... Belediyesinden satın aldığını, eklemeli olarak 60 yıl zilyet olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Kulu Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.07.2014 tarihli ve 2012/95 Esas, 2014/463 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Bozma İlamı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14/12/2015 tarihli ve 2015/854 E., 2015/15352 K. sayılı kararı ile yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına ilişkin hüküm fıkrasının davalı üzerinde bırakılmasına şeklinde düzeltilerek mahkeme hükmü onanmış, Yargıtay onama kararına karşı bu kez davalı Hazine vekilince karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10.02.2017 tarihli ve 2016/4187 E., 2017/755 K. sayılı karar düzeltme kararında "Mahkemece davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanma koşullarının oluştuğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verildiği, davacının taşınmazı 1978 yılında belediyeden satın aldığı iddiasına dayanarak dava açtığı, dosya içesinde taşınmazın 1978 yılında davacıya satıldığına ilişkin 1988 tarihli Belediye Encümen kararı olduğu, taşınmaz başında yapılan ilk keşif ile ikinci keşif kendi içinde ve birbirleri ile çeliştiği halde Mahkemece bu çelişkinin giderilmediği, ziraat bilirkişi raporuna göre taşınmaz tarım arazisi niteliğinde olmadığı halde zilyetliğin resmi belgenin düzenlendiği tarih olan 1988 yılından önce hangi tarihte başladığı ve nasıl sürdürüldüğünün aydınlatılamadığı, davacı tarafça taşınmaz üzerindeki zilyetliğin iddia olunduğu gibi 1978 yılında başladığının ispatlanmaması nedeniyle zilyetliğin resmi belge niteliğini haiz Belediye Encümen karar tarihi olan 1988 yılında başladığının kabulü gerektiği, bu tarihten tespit tarihi olan 20.04.2006 tarihine kadar ise kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap için gerekli olan 20 yıllık sürenin dolmadığı hususu Mahkemece göz önüne alınarak davanın reddine, davacı tarafından tespit tarihinden önce yapılan muhdesatın 3402 sayılı Yasa'nın 19/2. maddesi gereğince tapu kaydının beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmesi gerekirken aksi gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu açıklanarak hükmün bozulması gerekirken düzeltilerek onanması nedeni ile davalı Hazine vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Daire kararının kaldırılarak hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına" karar verilmiştir.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Kulu Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/10/2019 tarihli ve 2017/188 Esas, 2019/615 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın davacı tarafından kullanıldığı mahalli bilirkişiler tarafından ifade edildiği, dosyada mahalli bilirkişi beyanlarının aksini gösterir bir delil olmadığından davanın kabulüne çekişmeli 519 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın kadastroda Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu ve yeterli zilyetlik süresi dolmadığından Hazine adına tescil edildiğini, bozma ilamında keşifler arasında çelişki bulunduğu belirtildiği halde Mahkemece bu çelişkiler giderilmeden karar verildiğini, 3402 sayılı Yasa'nın 18. maddesi gereğince; Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler, ileride tarıma elverişli hale dönüşmesi ya da ekonomik yarar sağlaması imkan dahilinde bulunan yerler talep halinde veya re'sen Hazine adına tescil olacağı, taşınmazların imar planında belirtilen amaç doğrultusunda tescile konu olacağı, plan gereğince tescile konu olan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin ise Hazine adına tescil edileceğini, Belediyenin kendi adına yaptığı usulsüz satışın geçersiz olduğunu, söz konusu taşınmaz için yapılan satımın geçersiz olup hiçbir hak kazandırmayacağını, ancak bu satım zilyetliğin başladığına karine olacaksa da 1988 yılında yapılmış olması nedeniyle gereken süreyi doldurmayacağını, keşifte anılan beyanların üç keşifte de birbirinden farklı olup çeliştiğini, ayrıca davacının satın almaya ilişkin dosyaya sunduğu senedin taşınmaza ait olup olmadığının tespitinin Mahkemece yapılmadığını, bu tür davalarda zilyetliğin ispatı yanında sadece taşınmaz üzerindeki fiili hakimiyet ve zilyetlik iradesi yeterli görülmemekte taşınmazın ekonomik bir amaç için kullanılmış olmasının gerektiğini, dava konusu taşınmaz üzerinde tek katlı bir ev ile müştemilat bulunduğunu imar ihyanın mevcut olmadığını ve resen belirlenecek nedenlerle kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.

6.Gerekçe

6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak açılan tapu kaydının iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Kadastro sonucu Cumhuriyet Mahallesi çalışma alanında bulunan 231 ada 3 parsel sayılı 1.742,54 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeni ile 1992 yılında ... tarafından sınırların duvar çekilmek suretiyle işgal edildiği ve halen bu şekilde zilyetliğinde bulunduğu açıklanıp, ...’nun kullanımında olduğuna ilişkin tapunun beyanlar hanesine şerh yazılarak arsa vasfıyla Hazine adına 2006 yılında tespit edilip 26.01.2007 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.

Dava konusu taşınmaz 3194 sayılı İmar Kanunu Uygulamaları sonucunda 519 ada 3 parsel numarasını almıştır.

6.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. ”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. ” hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

Mahkemece, bozma kararına uyularak karar verilmiştir. Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usuli kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar. Bununla beraber bozma dışında kalan yönler kesinleşir. Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; bozma kararında davacı tarafın taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin 1978 yılında başladığı hususunun ispatlanamadığı, resmi belge niteliğindeki 1988 tarihli Encümen karar tarihinde zilyetliğin başladığının kabulü gerektiği, bu tarihten itibaren de tespit tarihi olan 2006 yılına kadar yasanın aradığı 20 yıllık sürenin dolmaması nedeni ile davanın reddine, davacı tarafından tespit tarihinden önce yapılan muhdesatın 3402 sayılı Yasa'nın 19/2. maddesi gereğince tapu kaydının beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde, Mahkemece çekişmeli taşınmaz başında yeniden keşif yapılıp bozma kararına aykırı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.