"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmekle; İstinafça temyiz talebinin süresinde olmadığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddine dair ek karar verilmiş; bu ek karar davacı tarafından süresinde temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü
Dava konusu 147 ada 50 parsel sayılı taşınmaz senetsizden avlulu kargir ev niteliğiyle 3089,98 m² yüzölçümlü olarak 08.02.2007 tarihinde ... adına tespit edilmiş, tutanakta taşınmazın ... oğlu ...'nin ceddinden intikalen ve verese arasında taksimen 20 yılı aşkın bir zamandan beri nizasız fasılasız ve malik sıfatıyla zilyetliğinde iken 11.09.2001 tarihinde öldüğü ve mirasçılarına kaldığı, mirasçıların paylarını 02.07.2013 tarihli senetle ...'ye hibe ettikleri açıklanmış, itirazsız kesinleşen tutanak 27.07.2007 tarihinde kesinleşmiş, tapu kaydı oluşmuştur.
I. DAVA
Davacı, dava konusu taşınmazın kendisine dedesi tarafından verildiğini, buna ilişkin 1990 yılında düzenlenen hibe senedi olduğunu, ancak taşınmazı sürekli davalının kullandığını, tüm uyarılarına rağmen davalının taşınmazı kendisine devretmediğini belirterek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescil istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalı, çekişmeli taşınmazın dedeleri tarafından babası ...'a verildiğini, diğer kardeşlerine de başkaca taşınmazların devredildiğini, babasının da 1989 yılında anılan taşınmazı kendisine hibe ettiğini, üzerine aynı tarihte ev yaparak tespit tarihine kadar zilyetliğinde bulundurduğunu, davacının hiç zilyet bulunmadığı gibi hakkı da olmadığını savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Derinkuyu Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 22.03.2018 tarihli 2017/80 Esas, 2018/61 Karar sayılı kararında, öncesi tapusuz olan taşınmazın davalıya babası tarafından verildiği, babasının da uzun yıllar zilyet olduğu, davacının taşınmaz üzerinde zilyetliğinin bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1 İstinaf Yoluna Başvuranlar
Yerel Mahkeme kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı, istinaf dilekçesinde, keşifte dinlenen tanık beyanlarına göre taşınmazın düğününde kendisine hibe edildiğini, senet düzenlendiğini, senedin geçerli kabul edilmiş ise de zilyetlik hükümlerinin uygulandığını, senedin dikkate alınmadığını, kaldı ki dava konusu taşınmaza zilyet olamamasının sebebinin, davalının taşınmaz üzerinde zilyet bulunmasından kaynaklandığını, davalının zilyetliğine engel olduğunu, taşınırlar için zilyetliğin devri gerekli olsa da, yazılı şekilde yapılmış bir bağış sözleşmesi varken, devir şartlarının gerçekleşmediğinin kabulünün hatalı olduğunu, taşınmazın kendisine bağışlandığını, tapuda haksız olarak davacı adına kaydedildiğini, kendisine yapılan bağışın davalı tarafından engellendiği sebebiyle zilyet olamadığı gibi, davalının adına tescil yapıldığını açıklayarak, kararın kaldırılması ve lehine karar verilmesi isteği ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1277 Esas, 2019/765 Karar sayılı kararında, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklarca dava konusu taşınmazın tarafların kök murisi ...'ten kaldığı, ...'in davalının babası ...'a devrettiği, onun da davalıya hibe ettiği, davalının üzerine 1989 yılında ev yaparak bu tarihten itibaren zilyet bulunduğu, öncesinde de babası tarafından zilyet edildiğinin bildirildiği, davacının gerek aşamalarda, gerekse istinaf dilekçesinde de açıkça dava konusu taşınmaza hiç zilyet olmadığını açıkladığı gibi, dava konusu taşınmazın bitişiğindeki aynı ada 49 parselin de davacının babası ... oğlu ... adına tespit edildiği, bu taşınmazın da öncesinde ...'e ait iken oğlu ...'a verildiğinin belirlenmiş olması karşısında mahkemece davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b/1. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar vermiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı, temyiz dilekçesinde, delillerin takdiri ve olaya uygulamasında hataya düşüldüğünü, çekişmeli taşınmazın hibe senedi ile kendisine devredildiğini, aynı taşınmaz için babası aleyhine açılan davanın reddedildiği, davalının bu taşınmazı feri zilyet sıfatıyla kullandığını ve lehine iktisap koşullarının oluştuğunu belirterek Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1277 Esas, 2019/765 Karar sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir.
3.Temyiz Başvurusunun İstinaf Tarafından Değerlendirilmesi
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi tarafından; 25.09.2019 tarihli 2018/1277 Esas, 2019/765 Karar sayılı ilamına karşı davacı tarafça tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre geçtikten sonra, 22.11.2019 havale tarihli temyiz yoluna başvuru dilekçesi ile yasal süre geçtikten sonra temyiz yoluna başvurulduğundan, davacının temyiz başvuru dilekçesinin HMK'nın 366. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 346/(1).maddesi gereğince reddine dair ek karar verilmiştir.
4.Değerlendirme
Temyiz istemi, davacının temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine yönelik Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 28.11.2019 tarihli ek kararına ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366'ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar, davacıya 30.10.2019 tarihinde tebliğ edilmiş; temyiz dilekçesi ise yasal süre geçirildikten sonra 22.11.2019 tarihinde verilmiştir.
Temyiz dilekçesinin süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek karar yukarıda anılan Kanun hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu kararın onanması gerekir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenle, Ankara Bölge Adliye Mahkemesince verilen 28.11.2019 tarihli ek kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21.03.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.