"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin önceki tarihli kararın, davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması sonucunda, Yerel Mahkeme tarafından bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Kadastro sırasında Çaycuma ilçesi, Yakademirciler köyü çalışma alanında bulunan 115 ada 9 parsel sayılı 288,11 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacılar ... ve ... çekişmeli taşınmazın müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak tapu iptali ile miras payı oranında adlarına tescil istemiyle dava açmıştır
II. CEVAP
Davalı ... murisin ölümünden sonra taraflar arasında yapılan rızai taksim sonucunda çekişmeli taşınmazın kendisine isabet ettiğini, bu taksim sonucunda muristen kalan başka taşınmazların davacılara bırakıldığını, terekenin usulüne uygun taksim edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Çaycuma 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin, 16.01.2014 tarihli ve 2012/49 Esas - 2014/41 Karar sayılı kararında, davanın tarafları olan muris ...'ın mirasçıları arasında kadastro tespitinden önce rıza-i taksim olgusunun gerçekleştiği ve kadastro tespitinin taksime uygun şekilde yapıldığı taşınmazın tapuya kayıt ve tescil edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yerel Mahkemenin sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Mahkemenin önceki tarihli kararı Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi 04.10.2013 tarihli ve 2014/21721 Esas - 2015/12049 Karar sayılı kararıyla özetle, "Uyuşmazlık, kök murisin ölümünden sonra tüm mirasçıların katılımıyla taksim yapılıp yapılmadığı, taksim yapılmış ise çekişmeli taşınmazın kime isabet ettiği noktasındadır. Mahkemece taksimle taşınmazın davalıya kaldığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmişse de bu hususta yapılan araştırma yeterli olmadığı gibi yapılan keşifte davalı tanıkları çekişmeli taşınmaz üzerinde bulunan binadaki odalardan birinin davalılardan ... odası olduğunu beyan etmiş olduğu halde, taksime rağmen bu kullanımın neye dayalı olduğu mahalli bilirkişi ve tanıklara açıklattırılmamıştır. Bunların yanında dava dışı 120 ada 5 ve 127 ada 78 parsel sayılı taşınmazlar kadastro tutanaklarına göre kök muristen intikalen gelen yerlerden olup kadastro sonucu muris ... mirasçıları adına tapuya tescil edilmiş olmalarına rağmen davalıya bu husus sorularak izahat alınmamıştır. O halde, doğru sonuca ulaşılabilmesi için kök muristen gelen dava dışı 120 ada 5 ve 127 ada 78 parsel sayılı taşınmazlar hakkında davalıdan izahat alınmalı, daha sonra mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarının katılımı ile yeniden keşif icra edilmelidir. Yapılacak keşifte çekişmeli taşınmazın müşterek murisin ölümünden sonra taksime tabi tutulup tutulmadığı, taksime tabi tutulmuş ise taksimin hangi tarihte yapıldığı ve çekişmeli taşınmazın kime isabet ettiği, davalı tarafa isabet etmiş ise diğer mirasçılara ne verildiği, taşınmaz verilmiş ise nereden verildiği ve diğer mirasçılara verilen taşınmazların akıbetlerinin ne olduğu, davacılardan ...'ye de miras payına karşılık bir yer verilip verilmediği, taksim tarihinden kadastro tespit tarihine kadar taşınmazın kim tarafından ne sıfatla kullanıldığı, davalı tanıkları çekişmeli taşınmaz üzerinde bulunan binadaki odalardan birinin davalılardan ... odası olduğunu beyan ettiğine göre bu kullanımın neye dayalı olduğu etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, mirasçılar arasında taksim yapılmadığının anlaşılması halinde mirasçılık ilişkisi devam ettiği süre zarfında taşınmazlara zilyet eden mirasçılar yararına zilyetlikle iktisap hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmelidir. ’’ gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Çaycuma 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin bozma kararının gerekleri benimsenmek suretiyle verilen 07.10.2019 tarihli ve 2016/554 Esas - 2019/362 Karar sayılı kararında; keşif sırasında dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanları kapsamında davacı ...’in babasından kalan zemin üzerine bina yaptığı bu yerin aynı köy ve dava konusu taşınmaza komşu 115 ada 10 parsel sayılı taşınmaz olduğu, yine davacı ...’in de zemini babasından kalan dava konusu parselin güneyinde bulunan 115 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerine bina yaptırdığı ve burada annesi ile yaşadıkları, bu parsellerin davacılara intikal sebebine ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, beyanların ise babalarından intikal ettiği yönünde istikrarlı olduğu, bu parsellere ilişkin kadastro tutanakları incelendiğinde ise zilyetliğe dayalı tespitin yapıldığı, yine keşif mahallinde alınan beyanlar dikkate alındığında muris ... mirasçıları arasında taksimin varlığının sabit olduğu özelikle kadastro çalışmaları sırasında köy muhtarı tanık ... beyanlarında “... benim azamdı, ... ile görüştüğümde bana babalarından kalan yerlerde yaptırdıkları evlerin kendilerine yazılacağını, eski ev yıkılana kadar ortak kullanacaklarını evin yerinin de davalı ...’e ait olacağını söyledi” yönünde beyanda bulunduğu, diğer tanık ve mahalli bilirkişi beyanları da dikkate alındığında eski evin yerinin, bina yıkılınca yeni bina yapması için davalıya kaldığı, davacılardan...’in bu binada yer alan ahır ve odayı kullandıkları ancak kullanımın geçici mahiyette olduğu, davacıların malik sıfatıyla herhangi bir kullanımının söz konusu olmadığı, dahası TMK 718. maddesinde “Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar” hükmü gereği binanın muhdesat olarak değerlendirilebileceği ve mülkiyetinin zeminden ayrı olmadığı bina üzerindeki hak ve iddiaların sadece muhdesatın tespitine konu olabileceği dikkate alınarak taraflar arasında rıza-i taksim sözleşmesinin bulunduğu kanaati ile davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Çaycuma 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, Mahkemece bozma kararına uyularak yeterli araştırma yapılmadan sonuca gidildiği, dava konusu taşınmazın muris tarafından yapılan paylaştırma sırasında, bu paylaşımdan vareste tutulduğu, dava konusu taşınmazın murisin ölümünden sonra taksime tabi tutulduğu, iddia olunan taksimin hangi tarihte yapıldığı ve diğer tüm mirasçılara ne verildiği hususlarında dosyada somut bir delil veya mahalli bilirkişi beyanı bulunmamakla birlikte aksine mirasçıların tamamı arasında bir taksim sözleşmesi veya özellikle dava konusu taşınmaza ilişkin herhangi bir taksim yapılmadığı, mirasçı ... miras payına karşılık bir yer verilmediği, davacı ... ve ... taşınmazdaki mevcut kullanımının miras paylarına istinaden devam ettiği, yine davalı tarafından dava dışı 120 ada 5 ve 127 ada 78 parsel sayılı taşınmazların da mirasçılar adına müşterek tescil edilmesine ilişkin geçerli bir neden ileri sürülmediği tüm dosya kapsamı ile sabit olduğundan isabetsiz kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava iddianın ileri sürüş biçimi, toplanan deliller göz önüne alındığında kadastro öncesi miras yoluyla intikal eden hakka dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",
6.2.2 . Türk Medeni Kanunu'nun “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde, “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler."
6.2.3. Tereke (miras ortaklığı) TMK'nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK'nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır.
6.2.4. Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK'nın 701. maddesinde, “...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.’’ şeklinde hüküm altına alınmıştır.
6.2.5. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi, "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. " hükmünü içermektedir. (madde metninde taksimden bahsedilse dahi kıyasen taşınmazın zilyedi murisin mirasçıların yasal miras payına mahsuben sağlığında yaptığı paylaştırma da bu kapsamdadır.)
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (IV./2.) no.lu bendinde yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, kararın (IV./3.) no.lu bendinde yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya, bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 36,30 TL onama harcının davacılardan alınmasına kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.