"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istekli davanın yapılan yargılaması sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karar hakkında davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucunda, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, İlk Derece Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Kadastro sonucu ... ilçesi, Fabrika çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmaz 1956 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yerlerden olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılmıştır.
I. DAVA
Davacı ... vekili, ... ili, ... ilçesi, Fabrika Mahallesi, ...mevkiinde bulunan 137 parsel sayılı taşınmazın bitişiğinde ve güneyinde yer alan taşınmazın 1956 yılında kadastro tespitleri sırasında tespit harici olarak bırakıldığını, müvekkilinden önce dava dışı ... tarafından 1970 yıllarında imar ihya edilerek tarla vasfına getirildiğini, imar ihya ettikten sonra da nizasız ve fasılasız olarak 20 yıldan fazla tasarruf ettiğini, ...'ın daha sonra komşu 137 parsel taşınmaz ile birlikte dava konusu taşınmazı 10/08/2006 tarihli harici satış sözleşmesi ile müvekkiline sattığını ve zilyetliğini devrettiğini, müvekkilinin aradan geçen süre boyunca söz konusu yere bilfiil zilyet olduğunu ve burayı ekip biçmek suretiyle taşınmazdan yararlandığını, TMK'nın 713/1 ve 3402 sayılı KK'nın 14 ve 17. maddelerinde belirtilen koşulların sağlandığını, imar planına alınmadan önce mülkiyetin kazanma koşullarının gerçekleştiğini belirterek, dava konusu taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, dava dilekçesinin usulen reddi gerektiğini, müvekkil idarenin dava konusu taşınmazla bir ilgisi bulunmadığını, bu nedenle öncelikle davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkil idare bünyesinde yapılan araştırmalar neticesinde, dava konusu ... ili ... ilçesi... mahallesinde kain taşınmazın 6360 sayılı Yasa ile Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde kaldığını, ancak davaya konu taşınmazın konumu ile ilgili çaplı kroki idare bulunmadığı için taşınmaza ilişkin bilgi ve belge sunulmadığını, Hazineye ait yerlerin müvekkil idare ile ilgisi bulunmadığından ve müvekkil idarece davaya sebebiyet de verilmediğinden müvekkil idare aleyhine yargılama giderlerine de hükmedilmemesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davacının dava dilekçesinde sınırlarını ayrıntılı belirttiği taşınmaz ile ilgili açtığı davanın yersiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 16. maddesi ve Medeni Kanun'un 715. maddesinde belirtilen kamu mallarından olduğunu, bu gibi yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu, davacının
dava konusu taşınmazla ilgili olarak kanunun aradığı anlamda imar-ihya şartlarını da yerine getirmediğini, dava konusu yerin zilyetlikle kazanıma uygun yerlerden olmadığını, dava konusu taşınmazın harca mahsus değerinin düşük gösterildiğini, taşınmazın gerçek değerinin keşif sonrasında tespit edileceğini, taraflar arasında yapıldığı iddia edilen satış sözleşmesinin herhangi bir geçerliliğinin bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, Medeni Kanun'un 713. maddesinde tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamını, bir parçasını veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesi ibaresinin geçtiğini, Kadastro Kanunu'nun 14. maddesine göre de aynı çalışma alanı içerisinde, miktar sınırlarına uyulmak kaydıyla tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmazın zilyedi adına tespit edilebilmesi için Medeni Kanun'un 713. maddesindeki davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurma şartlarının belgelerle veya bilirkişi ve yahut tanık beyanlarıyla ispat edilmesi gerektiğini, Yargıtayın son yıllardaki kararlarında, bir yerin ne kadar süredir kullanıldığının belirlenmesinde, taşınmazın durumunu gösterir geçmiş yıllara ait hava fotoğraflarından ve taşınmazın niteliğinin belirlenmesinde diğer uzmanlar yanında jeoloji mühendisi veya jeolog bilirkişiden yararlanılmasının gerektiğini, kadastro sırasında kayalık, taşlık, çalılık, hali arazi, kullanılmaya veya tarıma elverişsiz gibi nedenlerle tespit harici bırakılan bir yerin sonradan Medeni Kanun'un 713. maddesine istinaden zilyetlik iddiası ile tescilinin talep edilmesi, ancak bu yerin imar-ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve 20 yıl süre ile Kanunda belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi ile mümkün olabileceğini, zilyetlik süresinin kadastro tespit tarihinden sonra başlaması gerektiğini, dava konusu taşınmazın imar ve ihya koşullarının oluşmadığını, taşlık alan olması ve tescil koşullarını taşımadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.02.2015 tarihli ve 2013/1179 Esas, 2015/44 Karar sayılı kararıyla, fen bilirkişisinin 21.11.2013 tarihli raporu ve rapora ekli krokide (B) olarak gösterilen 12.646,42 metrekarelik alanın, öncesinde orman arazisi olmadığı Devletin hüküm ve tasararufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen yerlerden olduğu, davacı tarafından masraf ve emek sarf edilmek sureti ile tarıma elverişli hale getirilerek tarım arazisi haline getirildiği, davacının 20 yılı aşkın süreden beri arazide tarımsal faaliyette bulunduğu gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairece "6360 sayılı Yasa gereği taraf teşkilinin sağlanması ve çekişmeli taşınmazın dava tarihinden geriye 15-20-25 yıl önceki hava fotoğraflarının getirtilerek uzman bilirkişi eliyle incelenmesi ve zirai olarak davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerektiği..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 21.01.2020 tarihli ve 2017/486 Esas, 2019/460 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın 1975, 1994 ve 2002 yıllarına ait hava fotoğraflarında tarımsal faaliyetin, ağaç topluluğunun ve imar ihyanın görülmediği, dava konusu taşınmazda imar ihyanın 2002 yılından sonra yapıldığı ve 2002 yılından taşınmazın imar planına alındığı tarih olan 15.12.2006 tarihine kadar 20 yıllık olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresinin tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, temyiz dilekçesinde, çekişmeli taşınmaz bölümünün imar ihya olgusunun davacı tarafından tamamlandığını ve iktisap koşullarının davacı lehine gerçekleştiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, " Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. "
6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
Hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak (IV/3.) numaralı paragrafta belirtilen şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.