"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, İlk Derece Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, 25/01/2011 havale tarihli dilekçesi ile; Dicle ilçesi, Ulubaş köyünde bulunan, kadastro çalışmaları esnasında genişletilip müvekkilinin taşınmazının ortasından geçirilerek taşınmazı 141 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile 140 ada 3 parsel olarak ikiye bölen patika yol ile ilgili kayıtların iptalini, bu yolun müvekkilinin taşınmazı ile davalılara ait 140 ada 2 parsel ve 140 ada 4 parsel sayılı taşınmazlar arasında sınır olarak değiştirilmesine ve patika yol olarak tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II.CEVAP
Davalı Hazine vekili beyan dilekçesinde imar-ihya şartlarının oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 19/04/2013 tarihli ve 2011/11 E., 2013/48 K. sayılı kararıyla, Dicle ilçesi, Ulubaş köyünde kain davacıya ait 141 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile aynı mevkiideki 140 ada 3 parsel sayılı taşınmaz arasında yer alan araç yolunun gerçekte hiç bulunmadığı davacının taşınmazının eskiden beri bir bütün olarak kullanıldığı ve yine davacıya ait 141 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile bitişiğinde bulunan 140 ada 4 parsel sayılı taşınmazın arasında bulunan ve bu iki taşınmaz arasında sınırı oluşturan bir patika yolun eskiden beri mevcut olduğu ancak davacıya ait 141 ada 1 parsel sayılı taşınmazın sınırları içerisinde eskiden beri kullanılan herhangi bir patika ya da araç yolunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 141 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile aynı mevkiideki 140 ada 3 parsel sayılı taşınmaz arasında yer alan yol kaydının iptaline ve 141 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile 140 ada 4 parsel sayılı taşınmazın sınırını oluşturan patika yol baki kalmak üzere bu iki taşınmaz arasındaki yol kaydının (araç yolu) iptaline ve iptal edilen kısımların davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
V. Yargıtay Bozma İlamı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi 22/12/2014 tarihli ve 2014/21593 E., 2014/15793 K. sayılı ilamında; “Dava tarihi olan 2011 yılından 15, 20 ve 25 yıl öncesine ait 3 farklı zamana ait hava fotoğrafları, yolun açıldığı tarih olarak beyan edilen 2002 yılından önceki ve sonraki tarihlere en yakın zamana ait yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları getirtilip dosya tamamlandıktan sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, 3 kişiden oluşan ziraat ..., ... ve ... ... bilirkişiden oluşacak bilirkişi kurulu huzuruyla usulünce yeniden keşif yapılmalı, taşınmazın başında yapılacak keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan talebe konu yol bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, kim tarafından kullanıldığı, halen zeminde mevcut yolun ne zaman ve kim tarafından açıldığı, davacı tarafça açılan yola rıza gösterilmiş olup olmadığı, ya da buna ilişkin el atmanın önlenmesi talebinde bulunup bulunmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması hususlarına değinilerek bozulmuştur.
VI. BOZMAYA UYULARAK VERİLEN KARAR
Mahkemenin 08.05.2017 tarihli ve 2015/71 E., 2017/59 K. sayılı kararıyla, içinden "yol" geçtiği iddia edilen taşınmazın başında 18.04.2016 tarihinde keşif yapılmış, dinlenilen mahalli bilirkişiler talebe konu yolun geçmişte ne durumda olduklarını bilmediklerini, yolun kim tarafından kullanıldığını bilmediklerini, yolun ne zaman ve kim tarafından açıldığını ve davacının açılan yola rızasının olup olmadığı veya yol için el atmanın önlenmesi talebinde bulunup bulunmadıklarını bilmedikleri şeklinde beyanda bulunmuş görgüye dayalı bilgileri olmadığı gibi yola ilişkin sınırları da gösteremediklerini, 27.03.2017 tarihli ... ve ... ... ... tarafından düzenlenen raporda 140 ada 3 parsel ve 141 ada no.lu taşınmazlar arasında sınır teşkil eden bir yolun olup olmadığı hususunda herhangi bir gözlem yapılamadığı kanaati bildirilmiş ve bu bilirkişi raporu hükme esas almaya uygun bulunduğu gerekçesiyle, davacının davasının kabulü ile, 141 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile aynı mevkiideki 140 ada 3 parsel sayılı taşınmaz arasında yer alan yol kaydının iptaline ve 141 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile 140 ada 4 parsel sayılı taşınmazın sınırını oluşturan patika yol baki kalmak üzere bu iki taşınmaz arasındaki yol kaydının (araç yolu) iptaline ve iptal edilen kısımların davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
VII. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, her iki ... ve ... ... raporunda çelişki oluştuğunu ve çelişkinin giderilmediğini, Hazine aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesinin isabetsiz olduğunu öne sürerek, kararın bozulmasını talep eder.
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında paftasında “yol” olarak bırakılan taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.
3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Çekişmeli taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında paftasında “yol” olarak tescil harici bırakıldığı saptanmıştır.
3.3.2. Davacı yanın imar ihya ve zilyetlik hukuki nedenine dayalı olarak tapuya tescil isteğinde bulunduğu belirlenmiştir.
3.3.3. Öte yandan, İlk Derece Mahkemesince zilyetlikle mülk edinme koşulları üzerinde durularak sonuca gidildiği görülmüştür.
3.3.4. Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan değerlendirme ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Taşınmazın zilyetlikle kazanılabilmesi için, öncelikle zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olması, bundan sonra da 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddeleri uyarınca, emek ve para harcanmak suretiyle imar-ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur. Somut olayda; keşifte dinlenilen mahalli bilirkişisi ve davacı tanıklarının beyanlarından, çekişmeli taşınmazı öncesinde patika yol olarak kullandıklarını beyan etmişler, dosya kapsamından çekişmeli taşınmaz bölümünün “patika yol” olarak kullanılması nedeniyle davacının ekonomik amacına uygun zilyetliklerinin mevcut olmadığı ve lehlerine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
3.3.5. Hal böyle olunca; Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümünün davacılar lehine kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla iktisap şartlarının gerçekleşmediği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
VIII. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin değinilen yönlerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kesin olmak üzere 29/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.