"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulması üzerine bozma ilamına uyularak yapılan yeniden yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... dava dilekçesinde; 130 ada 1 parsel sayılı taşınmazın adına kayıtlı olduğunu, bu taşınmazın kayınpederi tarafından bakım karşılığı olarak kendisine bağışlandığını, kayınpederine de taşınmazın kendi murislerinden kaldığını, taşınmazın sınırları belirgin şekilde duvarla çevrili olmasına rağmen kadastro çalışmaları sırasında 130 ada 1 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olan bir kısım taşınmaz bölümünün tescil harici bırakıldığını öğrendiğini oysa ki bu bölümlerin de parsel sınırlarını belirleyen duvar içerisinde kaldığını ileri sürerek, eksik ölçülen nizalı taşınmaz bölümlerinin adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Doğanhisar Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/06/2013 tarihli 2012/54 Esas, 2013/110 Karar sayılı kararıyla; dava dışı 130 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile nizalı taşınmaz bölümünün davacının eşinin murislerinden geldiği, taşınmazın davacıya kayınpederi tarafından sağlığında bakımı karşılığında bağışlandığı, nizalı taşınmazda davacının eklemeli şekilde, nizasız fasılasız 20 yıldan fazla süredir zilyetliği olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişinin 23/05/2013 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 895,99 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün bağ vasfıyla aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; nizalı taşınmaz bölümünün devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, çay-dere yatağı vasfında olduğunu, bu nedenle özel mülkiyete konu olamayacağını, nizalı taşınmaz bölümünün Ayaslar Göleti’nin inşaatı yapılırken gölet alanında kaldığını bu nedenle zaten kullanılmış olma ihtimalinin bulunmadığını, eldeki davanın özünün de kamulaştırma davasından kaynaklı olduğunu beyan ederek, hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
V. YARGITAY İLAMI
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08/11/2013 tarihli 2013/10244 Esas, 2013/10540 Karar sayılı ilamıyla; “ Davacının adına tescilini talep ettiği taşınmaz bölümü dere yatağına komşu olduğu halde, uzman jeolog bilirkişisinden rapor alınmaması nedeniyle mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunmadığı belirtilerek, mahkemece doğru sonuca ulaşılabilmesi için uzman fen bilirkişisi, jeolog ve ziraat mühendisi bilirkişinden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, taşınmazın öncesinin dere yatağı olup olmadığı, özel mülke konu edilip edilemeyeceği hususunda ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, TMK’nın 713/4. ve 5. fıkraları uyarınca gerekli ilanlar yapılması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.
VI. MAHKEME KARARI
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 18/06/2015 tarihli 2014/23 Esas, 2015/79 Karar sayılı kararla; nizalı taşınmaz bölümünün davacının kayınpederi ... tarafından davacıya bırakıldığı, taşınmazın önce ..., daha sonra davacı tarafından nizasız ve fasılasız şekilde kullanıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişinin 23/05/2014 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 736,38 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 159,61 metrekare olmak üzere toplam 895,99 metrekarelik taşınmaz bölümünün aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tesciline karar verilmiştir.
VII. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine temsilcisi ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; kadastro tespiti sırasında nizalı taşınmaz bölümlerinin yol ve dere vasfıyla tescil harici bırakıldığını bu nedenle özel mülkiyete konu olamayacağını ve Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğunu beyan ederek, hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
2.2. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece eksik inceleme sonucunda karar verildiğini, mahallinde yapılan keşiflerde eksiklikler olduğunu, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini beyan ederek, hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
VIII. YARGITAY İLAMI
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 14/11/2018 tarihli 2016/3703 Esas, 2018/6661 Karar sayılı kararla; “davanın, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkin olduğu, TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca bu nitelikteki davalarda Hazineye ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine husumet yöneltilmesi gerektiği, yasal hasım konumundaki tüzel kişiler davaya dahil edilmeksizin yargılamaya devamla hüküm kurulmasının mümkün olmadığı, somut olayda; davanın, Hazine hasım gösterilerek açılmış olduğu, karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi gereğince nizalı taşınmazın bulunduğu Konya Büyükşehir Belediyesi'nin sınırlarının il mülki sınırları olarak belirlendiği, büyükşehir belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliğinin kaldırıldığı, köylerin mahalle olarak, belde belediyelerinin ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katıldığı, bu nedenle davanın İlçe Belediyesi ile birlikte Büyükşehir Belediyesine de (yasal hasım olarak) yöneltilmesi gerektiği, her ne kadar yargılama sırasında ... davaya dahil edilmiş ise de ...’nın davada taraf olmadığı, taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemeyeceği belirtilerek, Konya Büyükşehir Belediyesi'ni davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre verilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilmek suretiyle sair yönler incelenmeksizin bozulmuştur.
IX. MAHKEME KARARI
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 19/12/2019 tarihli 2019/18 Esas, 2019/132 Karar sayılı kararla; nizalı taşınmaz bölümünün davacının kayınpederi ... tarafından davacıya bırakıldığı, taşınmazın önce ..., daha sonra davacı tarafından nizasız ve fasılasız şekilde kullanıldığı, taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişinin 23/05/2014 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 736,38 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 159,61 metrekare olmak üzere toplam 895,99 metrekarelik taşınmaz bölümünün 130 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile tevhid edilmek suretiyle davacı adına tesciline karar verilmiştir.
X. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine temsilcisi ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; nizalı taşınmaz bölümlerinin yol ve dere yatağı vasfında olduğunu, bilirkişi raporlarında taşınmazda dikili olduğu söylenen kavak ve söğüt ağaçlarının kendiliğinden yetişen ağaçlar olup, 2014 ve 2019 tarihli ziraat bilirkişi raporlarının çeliştiğini, taşınmazın Ayaslar göletinin ayağı konumunda olduğunu, 1984-1985 yıllarında gölet inşaatına başlandığını, göletin 2000 yılından itibaren su tutmaya başladığını, dolayısıyla davacının taşınmazda 20 yıllık zilyetliğinin olamayacağını, esasen dere yatağı, yol, dağ gibi yerlerin devletin hüküm ve tasarrufu altında olmakla özel mülkiyete konu olamayacağını beyan ederek, hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
2.2. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece eksik inceleme sonucunda karar verildiğini, mahallinde yapılan keşiflerde eksiklikler olduğunu, lehlerin vekalet ücretine hükmedilmediğini beyan ederek, hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi şöyledir.
“Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi şöyledir.
“Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi şöyledir.
“Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.
İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”
3.3. Değerlendirme
Mahkemece az yukarıda açıklanan gerekçelerle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Nizalı taşınmaz bölümleri, 2006 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında dere yatağı ve yol boşluğu niteliğiyle tescil harici bırakılmıştır. Mahkemece mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişiler ve davacı tanıkları, nizalı taşınmazın öncesinde davacının eşi ...’in dedesine ait olduğunu, davacının kayınpederinin hastalığı sırasında kayınpederine davacı baktığı için taşınmazın davacıya verildiğini, taşınmazın yoldan duvarla ayrıldığını, bu duvarı kimin yaptığını bilmediklerini, taşınmazın eklemeli olarak 100 yıldan fazla zamandır kullanıldığını, eskiden beri taşınmazın altından dere aktığını, dere ile taşınmaz arasında az bir metre mesafe bulunduğunu ancak derenin hiçbir zaman mecrasını değiştirmediğini beyan etmişlerdir. Ziraat mühendisi bilirkişinin 28/05/2013 ve 24/09/2019 tarihli raporlarında, nizalı taşınmaz bölümünde 20-30 yaşlarında 6 adet, 30-50 yaşında 2 adet ağaç dikili olduğu, 1 ila 20 yaş arasında 38 adet ağaç bulunduğu bildirilmiş; ziraat mühendisi bilirkişinin 09/06/2014 tarihli raporunda ise, teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 736,38 metrekarelik taşınmaz bölümünde 8 adet kavak ağacı ve karışık meyve ağaçlarının bulunduğu, (B) harfi ile gösterilen 159,61 metrekarelik taşınmaz bölümünde ise 4 adet söğüt ağacı olduğu bildirilmiştir. Jeoloji mühendisi bilirkişinin 04/06/2014 tarihli raporunda; taşınmazın çok eskiden dere yatağı olduğu ancak uzun yıllardır bağ niteliğinde kullanılması, içerisinde çok yaşlı ağaçlar bulunması sebebiyle parselin başladığı net kesimde sellenmeye bağlı değişik boyutta malzeme ve iri dere malzemesi gözlenmemesi sebebiyle, taşınmazın aktif dere yatağı olmaktan çıktığı ve derenin etkisi altında olmayan yer olduğu; 17/09/2019 tarihli raporunda ise; nizalı taşınmazın batısında bulunan derenin taşınmazdan 2 metre aşağıda olduğu, aşırı yağışlar yaşandığı zamanlarda nizalı taşınmazın sel suların maruz kaldığı ve taşınmazdan bir bölüm toprağı da beraberinde götürdüğü belirtilmiştir.
Mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile ziraat bilirkişi raporları ve jeoloji bilirkişi raporları çeliştiği halde mahkemece bu çelişkiler giderilmeksizin, nizalı taşınmaz üzerinde imar-ihyanın ne zaman tamamlandığı ve taşınmazın tarım arazisi olarak ne zaman kullanılmaya başlandığı, taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümün dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, dere yatağının etkisi altında olup olmadığı hususları duraksamasız şekilde belirlenmeden ve bu hususta yapılan incelemede hava fotoğraflarından da yararlanılmaksızın davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş, diğer taraftan nizalı taşınmazın onaylı imar planı içinde kalıp kalmadığı hususu da araştırılmamıştır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle; nizalı taşınmaz bölümlerinin imar planı sınırları içinde kalıp kalmadığı, imar planı sınırları içinde kalıyorsa ilk defa hangi yıl imar planı sınırları içine alındığı ve imar planının kesinleşip kesinleşmediği ... ile Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan sorularak alınacak cevabi yazı, tüm plan ve haritalar getirilerek dosyasına konulmalı; Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek, nizalı taşınmaz bölümlerinin bulunduğu mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve denetimin sağlanması bakımından ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre taşınmaz imar planı kapsamında kalıyorsa, imar planının onay tarihinden, değilse dava tarihi olan 2012 yılından 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı; dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeolog bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, teknik bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır.
Taşınmaz başında yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, nizalı taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliği, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığı ve tamamlandığı, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümün sınırında bulunan derenin taşkınına maruz kalıp kalmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri, komşu taşınmazların tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli; jeolog bilirkişisinden nizalı taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliğini, dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, evveliyatının çay veya dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını, aktif dere yatağında kalmıyor ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklar nitelikte, önceki jeolog bilirkişi raporlarını da irdeleyen, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan, nizalı taşınmaz bölümlerinin eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü, taşınmazın imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, taşınmaz üzerinde ekonomik amaçlı zilyetliğe ne zaman başlanıldığını ve taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, önceki ziraat bilirkişi raporlarını da irdeleyen, bilimsel verilere dayalı, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenmiş resimleri ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının, stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; teknik bilirkişiye, keşfi takibe, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verir krokili rapor düzenlettirilmeli, ortaya çıkacak sonuca göre belgesiz araştırması yapılmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, taşınmaz imar planı kapsamında ise (imar planının onay tarihinin dava tarihinden önce olması halinde) imar planının onay tarihine, imar planı kapsamı dışındaysa dava tarihine kadar 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşmiş olup olmadığı değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de davacı, nizalı taşınmaz bölümünün adına tescilini talep ettiği halde, davacının talebi dışına çıkılarak nizalı taşınmaz bölümünün dava dışı 130 ada 1 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi de isabetsizdir.
XI. SONUÇ
Davalı Hazine temsilcisi ile dahili davalı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden dahili davalı ...'na geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.