Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4399 E. 2022/2635 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescil edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, tespit harici bırakılan taşınmazın davacı tarafından zilyetlikle iktisap edildiğine karar vermiş ise de, taşınmazın dere yatağı niteliğinde olması sebebiyle Yargıtay, taşınmazın dere yatağı olup olmadığı, imar-ihya edilip edilmediği gibi hususların araştırılmadan hüküm kurulmasını noksan tahkikat olarak değerlendirip, jeolog ve ziraat mühendisi bilirkişi incelemesi ile hava fotoğrafları gibi delillerin toplanmasını gerekli görerek hükmü bozmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TESCİL

Taraflar arasındaki kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki tarihli kararı, davalı Hazine vekilinin temyiz isteği üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulmuş olup, Yerel Mahkeme tarafından bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı ..., Eşme ilçesi Armutlu köyü çalışma alanında bulunan ve yörede 2009 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümünün, kadastro çalışmaları sırasında kendisi adına tespit ve tescil edilen komşu 355 ada 40 parsel ile bir bütün olarak zilyet ve tasarrufunda bulunduğu halde; tescil harici bırakılmasının hatalı olduğu iddiasına dayanarak çekişmeli bölümün adına tapuya kayıt ve tescili istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, aşamalarda sunduğu sözlü ve yazılı beyanlarında davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Eşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.12.2015 tarihli ve 2014/23 Esas - 2015/364 Karar sayılı kararı ile davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile teknik bilirkişi raporunda "A" harfi ile gösterilen toplam 715,81 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın davacıya ait 355 ada 40 parsele eklenmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin önceki tarihli kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Mahkemenin 22.12.2015 tarihli ve 2014/23 Esas - 2015/364 Karar sayılı kararı, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 07.02.2019 tarihli ve 2016/6277 Esas - 2019/778 Karar sayılı ilamıyla; “ Dava; TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Bu şekilde açılan davalarda, Türk Medeni Kanunu'nun 713/3. maddesi uyarınca Hazine yanında ilgili kamu tüzel kişilerine de husumet yöneltilmesi gerekmektedir. Mahkemece, davada yasal hasım durumunda bulunan Hazine yanında, yasal hasım olarak bulunması zorunlu olan Armutlu köyü tüzel kişiliğine husumet yöneltilmemiş ve yöntemince taraf teşkili sağlanmamıştır. Hal böyle olunca; davacıya Armutlu köyü tüzel kişiliğini davaya dahil etmesi için süre ve imkan tanınıp taraf teşkili sağlandıktan sonra yasal hasım olan köy tüzel kişiliğinin davaya karşı savunma ve delilleri sorulup saptanmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Yasal hasım olan köy tüzel kişiliği davaya dahil edilmeyerek yazılı şekilde hüküm verilmiş olması isabetsiz olmuştur. ” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 21.01.2020 tarihli ve 2019/182 E. - 2020/32 K. sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile teknik bilirkişi raporunda "A" harfi ile gösterilen toplam 715,81 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın davacıya ait 355 ada 40 parsele eklenmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, dava konusu taşınmazın evveliyatı itibariyle dere yatağı olduğu ve hiçbir zaman davacı yanın zilyetliğinde olmadığı, çekişmeli bölümün davacıya ait taşınmazdan kot farkı nedeniyle ayrıldığı ve davacıya ait taşınmaz ile bütünlük arz etmediği halde davacı yararına tescilinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro sırasında tespit harici bırakılan çekişmeli taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, " Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. "

6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Bilindiği üzere terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar, ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Yasa'nın 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir.

6.3.2. Somut olayda Mahkemece dere yatağı vasıflı tescil harici çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dosya kapsamında mevcut delil durumuna göre bu kabule itibar etmek mümkün değildir. Şöyle ki; taşınmaz dere yatağı niteliğiyle tescil harici bırakıldığına göre, bu yerin dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, dere yatağının etkisi altında olup olmadığı hususlarında jeolog bilirkişisine inceleme yaptırılmamış, bu hususta ziraat mühendisi bilirkişinin kendi uzmanlık alanı dışında değerlendirmelerini içeren raporuna itibar edilmiş, öte yandan bir taşınmazın kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır. Noksan tahkikat sonucu verilen karar maddi gerçeğe ulaşmaya muktedir değildir.

6.3.3. Mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için taşınmaza ait topoğrafik haritalar ile eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ilgili yerlerden temin edilmeli, ayrıca Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına alınmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalıdır.

6.3.4. Dosyanın bu suretle ikmal edilmesinden sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve jeolog bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, taşınmazın evveliyatı itibariyle imar ve ihyaya konu edilebilecek yerlerden olması halinde, imar-ihya edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalıdır.

6.3.5. Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın eğimini, niteliğini, toprak yapısını, bitki örtüsünü, zirai durumunu, dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, çevresindeki kadastral parsellerle arasında bir fark bulunup bulunmadığını, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, edilmiş ise imar-ihyaya konu olmaya başlandığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, somut verilere ve bilimsel esaslara dayalı, sınırındaki dere yatağı ve davacıya ait kadastral parsel ile mukayese edilecek şekilde fotoğraflarla desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemeleri istenilmelidir.

6.3.6. Öte yandan jeolog bilirkişisinden, taşınmazın öncesinin aktif dere/çay yatağı olup olmadığı, bu niteliğini yitirmiş ise ne zaman derenin aktif yatağından kurtulduğu, toprak yapısı itibariyle çevresinde yer alan kadastral parseller ile arasında fark bulunup bulunmadığı hususlarında fotoğraflarla desteklenmiş biçimde, topoğrafik haritalardan istifade edilerek denetime elverişli rapor tanzimi istenilmelidir.

6.3.7. Ayrıca jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden ise getirtilen tüm stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazın öncesinde dere/çay yatağı olup olmadığını, sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı ve bu raporda çekişmeli taşınmazın uydu fotoğrafları üzerinde, yakın çevresindeki ve yakınında bulunan dere ile birlikteki konumu gösterilmeli; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.