"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, 930 no.lu parselin davacı tarafından 17/6/1992 tarihinde ... ... isimli şahıstan satış yolu ile alındığını, 929 sayılı parselin ise 23/01/2009 tarihinde satış yoluyla alındığını, anılı parsellerin doğu ile güney tarafında kalan ve Güzeldere köyü eski yolu ile tren yolu (rayları) arasında kalan yaklaşık 1500-4000 m2'lik kısmın 930 no.lu parsele dahil olduğuna inanarak 1992 yılından bu yana kullandığını ileri sürerek, davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Hazine vekili davanın reddi ile taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/06/2014 tarihli ve 2013/92 E., 2014/545 K. sayılı kararıyla; yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde davacının davaya konu ettiği taşınmazı malik sıfatı ile uzun yıllardır zilyetliğinde bulundurduğu gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabulüne, Muş ili, Merkez ilçesi, Bağlar köyünde bulunan ve fen bilirkişisinin 07/11/2013 havale tarihli bilirkişi raporuna ek olarak sunulan krokideki (C) (1.014,21 m2) ve (B) (1.319,40 m2) alanlarının davacı adına tesciline, aynı bilirkişi raporunda (A) (498,43 m2) olarak gösterilen alan yönünden davacının isteminin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24/11/2015 tarihli ve 2015/17875 E., 2015/13876 K. sayılı kararıyla; "..komşu 305 parsel sayılı taşınmaz mera olarak tespit görmesine rağmen Mahkemece mera araştırması yapılmadığı, tanıkların mahallinde dinlenmesi yerine duruşmada dinlendiği, uzman ziraat mühendislerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmadığı, uydu ve hava fotoğraflarının getirtilmediği, davacı ve bayi adına yöntemine uygun belgesiz araştırması yapılmadığı vurgulanarak dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en az 3 hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları istenilerek dosya arasına konulması, bundan sonra, 3 ziraat mühendisi ve harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti ile mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen komşu köylerde ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi ve aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları huzuruyla mahallinde yeniden keşif yapılması,taşınmazın başında yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, taşınmazın öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, taşınmaz imar ve ihyaya muhtaç yerlerden ise, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, 3 kişilik zirai bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın toprak yapısı ile komşu 305 sayılı mera parselinin toprak yapısını mukayese eder şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmesi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın incelenen harita ve fotoğraflara göre sınırlarının ve niteliğinin belirlenmesi, taşınmaz imar ve ihyaya muhtaç yerlerden ise en geç dava tarihi itibarı ile taşınmaz üzerinde imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığının tespit edilmesinin istenilmesi, taşınmazı tüm yönlerinden gösterir fotoğrafların çektirilmesi, fen bilirkişiye keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli kroki ve ayrıntılı rapor düzenlettirilmesi, 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesi uyarınca davacı ve bayi adına yöntemine uygun belgesiz araştırması yapılması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği kabule göre de davanın tescil davası olması nedeniyle davalı Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği yasal hasım durumunda bulunduğundan vekalet ücreti de dahil hiçbir yargılama giderinden sorumlu tutulamayacağı gözetilmeden davalılar aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinin de isabetsiz olduğu " gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/10/2019 tarihli ve 2016/112 E., 2019/937 K. sayılı kararıyla; 09.07.2019 tarihli fen bilirkişisi raporundaki krokide (B) harfi ile gösterilen mavi renkli 1.358,22 m2'lik kısım üzerinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1. ve TMK'nın 713/1. maddedeki zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu, (A) harfi ile gösterilen alanın mera parseli olduğu, (B) harfi ile gösterilen alanın da tapulu taşınmaz olduğu gerekçesiyle 09.07.2019 tarihli fen bilirkişisi raporundaki krokide (B) harfi ile gösterilen mavi renkli 1.358,22 m2'lik kısmın davacı adına tesciline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili, taşınmazın yol olarak tescil harici bırakılan yer olduğu, imar planı içinde bulunduğu, ancak Mahkemece eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini, usulüne göre 14. madde araştırması yapılmadığını, yasal ilanların yapılmadığı, bedel tespit edilmediği, yargılama gideri ve harçların yasal hasım Hazineye yükletildiğini, reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek, temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında "yol" vasfıyla tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün tescili isteğinden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17. maddesinde “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun olağanüstü zamanaşımı başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Temyize konu çekişmeli taşınmaz bölümünün yörede 1958 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında yol vasfıyla tescil harici bırakıldığı anlaşılmıştır.
6.3.2. Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (IV/2.) no.lu paragrafında yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, kararın (IV/3.) no.lu paragrafında yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
6.3.3. Ancak mahkemenin, bozmadan önceki kararında, kabule karar verilen temyize konu taşınmaz bölümünün 07/11/2013 tarihli raporda (C) harfi ile 1.014,21 metrekare gösterildiği ve bu bölümün davacı tarafından temyize getirilmediği; bu kez hükme esas alınan 09/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda taşınmaz bölümünün (B) harfi ile ve 1.358,22 metrekare olarak gösterildiği ve davalı Hazine lehine kazanılmış hak oluştuğu halde 1.358,22 metrekare yüzölçümlü kısmın davacı adına tesciline karar verildiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca; fen bilirkişisi İbrahim Bilici tarafından düzenlenen 07.11.2013 havale tarihli rapor ekinde yer alan krokide (C) ile gösterilen 1.014,21 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, davalı taraf yararına doğan usuli kazanılmış hakkı ortadan kaldıracak şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle;
1. Kararın (IV/6.3.2.) no.lu paragrafında açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Kararın (IV/6.3.3.) no.lu paragrafında açıklanan nedenlerle; (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.