Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4402 E. 2022/2634 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmaz üzerindeki zilyetlik iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine açılan davada, davacının zilyetlikle kazanma şartlarını sağlayıp sağlamadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacının zilyetliğini tespit ederken, taşınmazın terk edilip edilmediği, yasal sınırlamalar ve önceki zilyetlik durumu gibi hususları yeterince araştırmadan ve çelişkili bilirkişi raporlarına dayanarak hüküm kurması, ayrıca hava fotoğrafları ve diğer delillerin değerlendirilmesinde eksiklikler bulunması nedeniyle karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki tarihli kararının, davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması üzerine, Yerel Mahkeme tarafından bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Kadastro sonucu Zara ilçesi Büyükköy köyü çalışma alanında bulunan 134 ada 75 parsel sayılı 149.700,43 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı belirtilerek ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına kayıt ve tescil edildiğini, halen boş olduğunun idare tarafından yapılan tahkikat sonucunda belirlendiğini, davacının zilyetlik iddiasını ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Zara Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.11.2015 tarih, 2014/87 Esas, 2015/757 Karar sayılı kararı ile davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile çekişmeli 134 ada 75 parselin fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 4.803,15 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Mahkemenin önceki tarihli kararı, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.07.2018 tarih ve 2016/3116 Esas, 2018/4450 Karar sayılı kararıyla; “Mahallinde icra edilen keşif sonucu düzenlenenen ve hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmaz 134 ada 75 parsel olduğu halde 134 ada 87 parsel sayılı taşınmaza yönelik değerlendirme yapılmış, Mahkemece de bu çelişkinin hangi nedenden ileri geldiği üzerinde durulmaksızın sözü edilen rapora itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Çelişkili rapora dayalı olarak hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ilişkin en az 3 ayrı evreye ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek getirtilip dosya ikmal edilmeli, bundan sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 3 kişilik ziraat mühendisi ve fen bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulunun katılımı ile keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, imar-ihyaya konu edilebilecek yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, jeodezi ve fotogrametri mühendisinden dava konusu taşınmazın tespit tarihine göre 15-20-25 yıl öncesine ait ve üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak bu yerlerin önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının, zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğünün belirlenmesi istenilmeli, 3 kişilik uzman ziraat bilirkişi kurulundan taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarının da yer aldığı, taşınmazı komşu parsellerle ve geriye kalan kısımları ile birlikte ele alan, taşınmazın önceki ve mevcut niteliğini, ne kadar süreden beri hangi vasıfla kullanıldığını, varsa üzerindeki bitki örtüsünü, cinsini ve yaşlarını açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 14.01.2020 tarihli ve 2018/204 Esas, 2020/19 Karar sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, çekişmeli 134 ada 75 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 16/08/2019 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 4.803,09 metrekare yüz ölçümlü kısmın taşınmazdan ifrazı ile aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fen bilirkişisinin sunmuş olduğu 16/08/2019 havale tarihli raporunda ve krokisinde (A) harfi ile göstermiş olduğu 4.803,09 metrekare yüzölçümlü kısmın taşınmazdan ifrazı neticesinde geriye kalan kısmın aynı ada ve parsel numarası ile davalı adına tapu kaydındaki tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, tespit tutanaklarının aksi ispat edilene değin kuvvetli belge olduğu, davacı yanın zilyetlik iddiasını ispat edemediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, ‘"Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1 Dava konusu taşınmazın yörede yapılan kadastro sırasında ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildiği, davacı yanın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği uyarınca adına tescil istemiyle dava açtığı, Mahkemece davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne hükmedildiği anlaşılmaktadır.

6.3.2 Ne var ki, dosya kapsamı ve delil durumuna göre Mahkemenin kabulüne itibar edilmesi mümkün değildir. Şöyle ki mahallinde alınan yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre dava konusu taşınmazın kullanılmadığına dair anlatımlara tesadüf edildiği halde, Mahkemece bu yön üzerinde durularak çekişmeli taşınmazın davacı yahut murisi tarafından iradi şekilde terk edilip edilmediği maddi olaylara dayalı olarak araştırılmamıştır. Belirtmek gerekir ki terk, hukuki bir kavram olup, zilyedin zilyetliğine son vermek üzere eşyayı fiili hakimiyetinden devamlı olarak isteği ile çıkarması demektir. Mahkemece, bir taşınmaz üzerinde terk iradesinin oluşup oluşmadığının dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının diğer kayıt ve belgelerle bir bütün olarak değerlendirilmesi suretiyle belirlenmesi gerekir. Mülkiyet hakkının kazanılmasının en az 20 yıl süreyle malik sıfatı ile zilyetlik şartına bağlı olduğu göz önüne alındığında 20 yıla ulaşmayan kullanmama olgusunun mülkiyet hakkını sona erdiren iradi terk anlamına gelip gelmediği hususunun da değerlendirilerek bir sonuca ulaşılması gerekir.

6.3.3 Öte yandan 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesi gereğince bir kimsenin aynı çalışma alanında kuru toprakta 100, sulu toprakta 40 dönüm taşınmazı kayıt ve belgesizden kazanabileceği öngörülmüş olmasına ve dosya kapsamına göre taşınmazın davacıya irsen intikal ettiği anlatılmasına karşın Mahkemece taşınmazın önceki zilyedi olduğu iddia olunan davacının murisi lehine belgesizden tespit edilen ve kesinleşen taşınmaz olup olmadığı yöntemince araştırılmamıştır.

6.3.4 Diğer taraftan Mahkemece hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi hususunda ayrıntılı ve gerekçeli inceleme yapılmamış, raporun içeriğinde taşınmazın uzun yıllardır toprak işlemesinin yapılmadığı değerlendirilip, bu kez sonuç bölümünde ise taşınmazın öteden beri kuru tarım arazisi vasfında olduğuna kanaat edilmesi, bu suretle raporun kendi içerisinde çelişki oluşturulmasına karşın Mahkemece bu yön üzerinde dahi durulmamış, keza rapor ekinde çekişmeli taşınmaza ait teşhise elverişli ve sınırlarının kabaca işaretlendiği görüntüler yer almadığından bu haliyle raporun denetimi de mümkün olmamıştır. Yine jeodezi uzmanı bilirkişi tarafından hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aleti kullanılarak inceleme yapılmış ise de, dava konusu taşınmazın eski tarihli hava fotoğraflarındaki durumu ile taşınmaz üzerinde imar–ihyaya en erken ne zaman başlanıldığı ve tamamlandığı, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığı hususları hiçbir tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmemiştir. Anılan raporun, bilimsel verilere uygun ve yeterli incelemeyi içerir nitelikte bulunmadığı ekinde yer alan hava fotoğraflarına ilişkin suretlerin ise çözünürlüğünün düşük olması nedeniyle raporun denetlenemediği anlaşılmaktadır. Bu denli eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez.

6.3.5 Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek çekişmeli taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre kadastro tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar ise, İl Kadastro Müdürlüğünden, ayrıca dava konusu taşınmaza komşu kadastro parsellerine ait tutanaklar ve dayanağı belgeler getirtilerek dosya arasına konulmalıdır.

6.3.6 Dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi ve fen bilirkişinin katılımıyla yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazın hangi tarihten beri kim tarafından kullanıldığı ve zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü, taşınmazın davacı yahut murisi tarafından iradi olarak terk edilip edilmediği, terk edilmiş ise süresinin ne kadar olduğu hususları maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, tanık ve bilirkişi sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanları arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanına hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları da değerlendirilmek suretiyle, dava konusu taşınmazın sınırını ve niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor düzenlettirilmeli ve dava konusu taşınmazın konumunun hava ve uydu fotoğrafları üzerinde gösterilmesi istenilmeli; ziraatçi bilirkişi kurulundan, taşınmazın toprak yapısını, bitki örtüsünü ve niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini bildirir, komşu parseller ve taşınmazın kalan bölümü ile toprak yapısı bakımından karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazın farklı açılardan fotoğrafları çekilerek sınırları harita çizim programı vasıtasıyla fotoğraflara yansıtılmalı; fen bilirkişiden, keşfi izlemeye ve denetlemeye elverişli rapor ve kroki düzenlenmesi istenmeli; mahkeme hakiminin, taşınmazın konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı; bundan sonra toplanmış ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

V. SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.03.2022 gününde oybirliği ile karar verildi.