"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı Hazine tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
I. DAVA
Davacı Hazine vekili, tapu kaydı sebebiyle kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit edilmesi gereken 1044,43 m2 taşınmazın ... oğlu M.. A.. adına ... ada ... parselin içinde tespit edilmiş olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı süresinde cevap dilekçesi vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/02/2014 tarihli ve 2011/288 E., 2014/51 K. sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşif sonucunda dinlenilen tespit ve mahalli bilirkişi ile tanık beyanları itibariyle davacının dosyaya sunduğu tapu kaydının sınırlarının dava konusu taşınmaza uymadığı, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın değerinin eksik tespit edildiğini, mahalli ve tespit bilirkişi beyanlarının çelişkili olduğunu, hükme esas alınan raporların yetersiz olduğunu, Mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğini ileri sürerek, Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava , kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesinde “Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde; A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur. B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır. C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.” hükmüne yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. ... ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan ... ada ... parsel sayılı 1.044,43 metrekare yüzölçümüne sahip taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına arsa vasfıyla tespit ve tescil edilmiş, bilahare taşınmaz 15/07/2002 tarihinde satış yoluyla M.. A..'na kayden devredilmiştir.
3.3.2. Mahkemece, davacı Hazine'nin dayandığı tapu kaydının sınırlarının dava konusu taşınmaza uymadığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır.
3.3.3. Davaya konu taşınmaz senetsizden tespit edilmiştir. Davacı Hazine tapu kaydına dayanmıştır. Mahkemece davacı Hazine'nin dayandığı 27.12.1948 tarih 133 sıra nolu tapu kaydı tedavülleriyle getirtilmemiş, mahallinde yapılan keşifte tapu kaydının yalnızca sınırlarının okunmasıyla yetinilmiş, tapu kaydının sınırlarında okunan yönlerin zeminde bulunup bulunmadığı yerel bilirkişi sözleri ile denetlenmemiş, tapu kaydı kapsamları 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 20. maddesinde belirtildiği şekilde yöntemince araştırılmadan, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriğiyle denetlenmediğinden Mahkemece yapılan tapu kaydı uygulaması soyut nitelikle kalmıştır. Yine, 13.01.2014 havale tarihli ek raporda tapu kaydının uygulanabilmesi için bahsi geçen isimlerin evveliyatını iyi bilen mahalli bilirkişi ve tanıkların hazır bulundurulması neticesinde tapu kaydının uygulanabileceği belirtilmiş olmasına rağmen yeniden keşif yapılmaksızın hüküm kurulmuştur.
3.3.4. Doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle davacı Hazine'nin tutunduğu tapu kaydı tedavülleriyle getirtilmeli, taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında tapu kayıtları uygulanıp kapsamı 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 20. maddesi gereğince belirlenmeli, tapu kaydının sınırları yerel bilirkişilere zeminde tek tek gösterilmeli, bilirkişilerin gösteremediği sınırların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, fen bilirkişisinden yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırları haritasında işaret etmesi istenilmeli, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan davaya konu edilen taşınmazın niteliği, intikali ve tasarrufu hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, teknik bilirkişiye uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
V. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.