Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4434 E. 2022/3954 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras yoluyla intikal ve kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle tapuda tescil edilen taşınmazların iptali ve davacılar adına tescili istemiyle açılan tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararında belirtilen hususları tam olarak yerine getirmeyerek eksik inceleme yapması, vergi kaydı ile zilyetliğin örtüşüp örtüşmediğini araştırmaması, tarafların delillerini tam olarak değerlendirmemesi ve hava fotoğraflarından yararlanmaması gibi nedenlerle bozma ilamına uyulmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen davanın kabulüne ilişkin kararın davalılar vekili ve davacı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacılar ..., ..., ... ve ..., dava dilekçelerinde özetle, miras bırakanlarından intikalen gelen ve zilyet oldukları taşınmaz bölümlerinin kadastro sonucu davalılar adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek vergi kaydı, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 117 ada 26, 27, ve 28 parsel sayılı taşınmazlar hakkında ayrı ayrı tapu kayıtlarının iptali ile adlarına müştereken tescili istemiyle dava açmışlar Mahkemece dava dosyaları birleştirilmiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., uyuşmazlık konusu 117 ada 26 parsel sayılı taşınmazı 1982 tarihli senet ile satın aldığını ve zilyet olduğunu, ..., vergi kaydına dayanarak çekişmeli 117 ada 27 parsel sayılı taşınmazı 1978 tarihli senet ile satın aldığını, zilyet olduğunu, davalı ..., çekişmeli 117 ada 28 parsel sayılı taşınmazın kendisine miras yoluyla intikal ettiğini, zilyet olduğunu ve tespitin doğru olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Kağızman Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/11/2009 tarihli 2007/121 Esas 2009/296 Karar sayılı kararı ile, ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Bozma İlamı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 17/02/2011 tarihli 2010/6753 Esas 2011/760 Karar sayılı ilamı ile “ ...yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olmadığı...,davalı ...’ye delillerini sunmak üzere süre ve imkan tanınması, davacıların mirasbırakanlarının farklı olması nedeni ile bu yerdeki zilyetliğin ne sebeple miras bırakanlarınca başlatıldığı ve davacılar arasındaki irtibat üzerinde durulması, ondan sonra mahallinde yeniden keşif yapılması yerel bilirkişi ve taraf tanıklarına uyuşmazlık konusu taşınmazların öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, zilyetliğin kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğü hususlarının sorulup belirlenmesi, beyanlar arasında çelişki olduğu takdirde çelişkinin giderilmeye çalışılması, davacı tarafın ve davalı ...’in dayandığı vergi kaydının kadastro çalışmalarında revizyon görüp görmediğinin sorulup belirlenmesi, kayıtların davacılar ve davalı ile irtibatı üzerinde durulması, başka bir parsele revizyon görmediğinin tespiti halinde keşifte uygulanarak dava konusu taşınmazların kayıt kapsamında olup olmadığının ve vergi kaydının zilyetlikle birleşip birleşmediğinin tespit edilmesi, bundan ayrı davalılar tarafından ibraz edilen senetlerin zemine uygulanması, dava konusu taşınmazlara aidiyetinin tartışılması, davacı ve davalıların delil olarak dayandıkları dava dosyaları ve krokilerinin keşifte yerel bilirkişi ve taraf tanıkları eşliğinde uygulanarak beyanlarla birlikte değerlendirilmesi ve tarafları bağlayıcı yönleri olup olmadığının takdir edilmesi, teknik bilirkişiye keşfi izlemeye elverişli ve denetime uygun rapor ve kroki düzenlettirilmesi bundan sonra toplanmış ve toplanacak delillere göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek, bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Kağızman Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/01/2020 tarihli 2011/292 Esas 2020/8 Karar sayılı kararıyla, davacı tarafın dayanak 1937 tarih 305 nolu vergi kaydının dava konusu taşınmazlara mevki ve sınır itibariyle uyduğu, davalı tarafın dayanak 1937 tarih 18 nolu vergi kaydının dava konusu taşınmazlara uymadığı, gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne çekişmeli 117 ada 26, 27 ve 28 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının ¾ lük kısmının iptali ile davacılar ..., ..., ... adına tapuya tesciline, kalan 1/4 lük kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına, davacı ... yönünden asıl dava ve birleşen davaların takipsiz bırakılması ve yasal süresi içinde yenilenmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve arkadaşları vekili ve davacı ... mirasçıları temyiz talebinde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı ... ve arkadaşları vekili temyiz dilekçesinde özetle, verilen kararın usul ve Yasaya aykırı olduğunu, bozmaya uyulduğu halde bozmanın gereklerinin yerine getirilmediğini, 1970 yılından bu yana davalı tarafın zilyet olduğunun belirtildiğini, taşınmazların tarla vasfında olduğunun belirtildiğini, davacı tarafın dayanak vergi kaydının miktarı itibarı ile geçerli olacağını ve miktarından daha çok yer aldıklarını, göç yolu diye gösterilen doğu sınırın davacıların iddia ettiği yol olmadığını belirterek, kabul kararının bozulmasını istemiştir.

Davacı ... mirasçıları temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemece verilen davanın açılmamış sayılmama kararının usul ve hukuka aykırı olduğunu, murislerinin vefatından sonra usulüne uygun şekilde kendilerine tebliğ yapılmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.

6.Gerekçe

6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava miras yolu ile intikal ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenine dayalı TMK'nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. maddesi gereğince açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Dava konusu 117 ada 26 parsel 20.035.14 m2, 117 ada 27 parsel 14.460.15 m2, 117 ada 28 parsel sayılı 9.501.20 m2 yüzölçümündeki tarla vasıflı taşınmazlar senetsizden irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 10.04.2006 tarihinde sırasıyla ayrı ayrı ..., ..., ve ... adlarına tespit edilmiş, itirazsız 26.05.2006 tarihinde kesinleşmiştir.

6.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddesi “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ‘’

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.” hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 gün, 21/9 sayılı YİBK)

Somut olayda; bozma ilamına uyulmakla bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılması gerekirken bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Şöyle ki bozma ilamında davacı tarafın ve davalı ...’in dayanak vergi kaydının malikleri ile irtibatı üzerinde durulması, davacıların murislerin farklı kişiler olması nedeni ile zilyetliğin ne sebeple miras bırakanlarınca başlatıldığı ve malikler ile davacılar arasındaki irtibat üzerinde durulması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece vergi kaydında malik olarak gözüken şahısların davacılar ile davalı ... arasındaki irtibatı araştırılıp saptanmamıştır. Davalı tarafın dayanak senetleri ile tarafların delil olarak bildirdikleri eski dava dosyalarının krokileri keşifte zemine uygulanıp dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadıkları belirlenmemiştir. Davacı tarafın dayanak vergi kaydının çekişmeli taşınmazlara uyduğu kabul edilerek karar verilmiş ise de vergi kaydının zilyetlikle birleşmesi gerektiği halde keşifte alınan beyanlara göre davacı tanıkları da dahil çekişmeli taşınmazların 1970 yılına kadar davacı tarafın kullanımında olduğu bundan sonra ise davalı tarafın kullanımında olduğu belirtilmiş olmasına rağmen bu husus açıklanmamıştır. Davacı tarafın dayanak vergi kaydında “inek yatağı ve sırt” olarak okunan ve genişletilmeye elverişli olan sınırların bulunmasına rağmen Mahkemece vergi kaydının “inek yatağı ve sırt” sınırı itibarı ile değişebilir sınırlı olduğu göz önüne alınarak, sabit sınırlardan başlanmak suretiyle miktarları ile kapsamlarının tayin edileceği, kayıt miktarı dışında kalan bölümler yönünden ise 14. madde koşullarının aranacağı göz önünde bulundurulmadığı gibi dava konusu taşınmazların sınırında bulunan Akören köyünde kadastro çalışmalarının ne zaman yapıldığı ve sınırdaki taşınmazların ada parsel numaraları belirlenerek tespite esas varsa dayanak belgeler getirtilip keşifte uygulanmamıştır. Mahkeme gerekçesinde davacı tarafın vergi kaydının doğu sınırında okunan “göç yolunun” halihazırda mevcut ve kadim yol olduğunun tespit edildiği belirtilmiş ise de mahalli bilirkişilerce keşifte farklı yolların gösterildiği ve bu farklılık nedeni ile krokide farklı yerlerden geçen iki adet göç yolu gösterildiği anlaşılmıştır.

Ayrıca uyuşmazlığın çözümünde hava ve uydu fotoğraflarından yararlanılmamıştır. Davacı tarafın dayanak vergi kaydında taşınmazın vasfı çayır olarak gösterilip fen bilirkişi raporunda sınırda komşu köyde davacı tarafa ait 400 dönümlük çayır olarak gösterilen alanın devamı olduğu iddia edildiğinden davalı tarafın ise tarla olarak kullandığı ve tespitinin de tarla olarak yapıldığı dikkate alındığında tespit tarihinden 15, 20 ve 25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları istenilerek bu dönemlerde taşınmazların vasfı niteliği araştırılmalı, böylelikle beyanlar denetlenmelidir.

Doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle dava konusu taşınmazlarla aynı köy çalışma alanında bulunan komşu 125 ada 3, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazlar ile komşu Akören köyü çalışma alanında bulunan taşınmazların ada ve parsel numarası belirlenerek bu taşınmazların kadastro tutanaklarının onaylı suretleri ile dayanak belgeleri ve kesinleşmiş ise tapu kayıtları ile davalı iseler ilgili dava dosyaları getirtilerek dosya arasına konulmalı, ayrıca çekişmeli taşınmazlara ait eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmaz bölümlerinin bulunduğu köyü/mahalleyi/mevkiyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafları bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre dava konusu taşınmaz bölümlerinin tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait (bulunmadığı taktirde bu tarihlere en yakın tarihlere ait) stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, ondan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen, aynı ve komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi kurulu ile taraf tanıkları ve ziraatçi bilirkişisi ile jeodezi ve fotoğrametri uzmanı harita mühendisi refakate alınarak yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında davacı ve davalı tarafın dayanak kayıtlar tüm sınırları itibari ile taşınmazlara uygulanmalı, bilirkişi ve tanıklarca gösterilecek olan sınırlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmeli, böylelikle değişebilir sınırlı vergi kaydının kapsamı sabit sınırlardan başlanmak suretiyle miktarına göre belirlenmelidir. Yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanmasına ilişkin beyanlarının zemine uygunluğu, komşu parsellere ait tutanakların edinme sebepleri ve dayanaklarıyla denetlenmelidir. dava konusu taşınmazların tamamının yahut bir kısmının vergi kaydının kapsamı dışında olduğunun anlaşılması halinde ise, dinlenilecek yerel bilirkişiler ve tanıklardan, taşınmazların geçmişte kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, tarafların dayanak kayıtlarında malik olarak gözüken isimler ile tarafların irtibatı olup olmadığı, aradaki akdi ya da irsi ilişki sorulup açıklatırılmalı böylelikle davacı tarafın aktif dava ehliyetine sahip olup olmadıkları belirlenmeli, beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemine uygun şekilde çelişkiler giderilmeye çalışılmalı,uzman ziraatçi bilirkişisinden arazinin niteliği, toprak yapısı, taşınmazların öncesinde çayır olup olmadığı konusunda bilimsel verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır. Fen bilirkişisine, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir rapor ve kroki düzenlettirilmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisine hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik olarak ve temin edilebilecek en eski tarihli uydu fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılarak, çekişmeli taşınmazların önceki ve şimdiki niteliği, ne zamandır tarla veya çayır olarak kullanıldığı, mahalli bilirkişilerce gösterilen ve sınırda okunan göç yolunun mevcut olup olmadığı, bu yolun nereden geçtiği hususlarında rapor düzenlettirilmeli,

Vergi kaydının taşınmazları kapsayıp kapsamadığı, kapsıyor ise vergi kaydına değer verilebilmesi için zilyetlik ile örtüşmesi gerektiği ve yukarıda belirtilen şekilde yapılacak uygulama ile kapsamı belirlendikten sonra ise miktar fazlası olan kısımlar yönünden 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddede öngörülen 40-100 dönüm limiti yönünden gerekli araştırmalar yapılmalı, çekişmeli taşınmazlar vergi kaydı kapsamı dışında kalıyor ise her iki taraf da zilyetlik hükümlerine dayandığından uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözülmesi gerektiği düşünülmeli ve tespit tarihinden geriye doğru 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen şartların hangi taraf lehine gerçekleştiği araştırılarak değerlendirilmelidir.

Mahkemece belirtilen hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

Davacı ... mirasçılarının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece davacılardan ...’ın 27.09.2015 tarihinde vefat ettiğinin anlaşılması üzerine 10/05/2016 tarihli 11. Celse ara kararı uyarınca ... mirasçılarına dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği ile, duruşmalara bizzat katılmadıkları veya vekil ile kendilerini temsil ettirmedikleri takdirde miras bırakanları ... tarafından açılmış bulunan davanın HMK 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılacağı ihtarlı davetiye çıkartıldığı ve mirasçıların davaya katılmamaları üzerine 04/10/2016 tarihli 12. celse ara kararı uyarınca ölü davacı ... mirasçıları yönünden davanın HMK 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına ve 3 aylık süre içerisinde yenilenmediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi, davacı mirasçılarına yapılan tebliğ usulüne uygun ve ihtarlı olmasına rağmen davayı takip etmedikleri için doğrudur. Davacı mirasçılarının bu yöne ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının da reddine.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ... mirasçıları olan ... ve müştereklerinin temyiz isteminin reddine, davalı ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün 6.3 numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.