"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına dair verilen karara uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... dava dilekçesinde özetle; ceddinden intikalen gelen 217 ada 158 parsel sayılı taşınmazı 40 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla arpa ve buğday tarımı yaparak kullandığını, 217 adada bulunan 156, 158, 161 parsel sayılı taşınmazların tamamının arada sınır bulunmaksızın ekilip biçildiğini ve zaman zaman nadasa bırakıldığını 2006 yılında kadastro sırasında üç parsele bölündüğünü 217 ada 158 parselin mevcut parsellerden ayrılarak davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, 217 ada 156, 158, 161 parsel sayılı taşınmazların 2013 yılında tarla başında mirasçılar arasında paylaşıldığını 156 sayılı parselin ağabeyi ...'e, 158 ve 161 parsel sayılı taşınmazların kendisine düştüğünü, kardeşlerinin rızası bulunduğunu, Kayseri ili, Akkışla ilçesi, Yukarı Mahalle 217 ada 158 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili duruşmada alınan beyanında davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, dava konusu taşınmazın 217 ada 156 parsel ile birlikte bir bütün olarak kullanıldığı, Maliye Hazinesi ile bir ilgisinin olmadığı, bu hali ile Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve araklıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile ispat eden zilyedi adına tespit edilir." hükmüne binaen davacı tarafından kullanılan kısım yönünden zilyetlik koşullarının oluştuğu anlaşılmakla talebin kısmen kabulü ile, A harfi ile gösterilen yerin dere yatağı olması nedeniyle ve zilyetlik koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla bu yönden talebin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15/02/2019 tarihli ve 2016/7055 E., 2019/1024. K sayılı kararında; “Öncelikle tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları, memleket haritası ile temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto, uydu fotoğrafı ile komşu parsel tutanakları ve dayanak belgeleri getirtilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları, fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi ve 3 ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulunun katılımı ile yeniden keşif yapılmalı ve bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, taşınmaz bölümü öncesinin ne olduğu, taşınmaz bölümü üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; beyanları arasında çelişki oluştuğu takdirde, bu çelişki gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeye çalışılmasının" gereğine değinilerek Mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 17/12/2019 tarihli ve 2019/61 E., 2019/150 K. sayılı kararıyla; jeodezi-fotogrametri bilirkişisi krokili ve haritalı raporunda; 217 ada 158 no.lu parselde 1966, 1985, 1999, 2005 yıllarına ait hava fotoğrafı incelemesinde A-B1 harfleri ile gösterilen toplamda 4.745,93 m2'lik alanda hiçbir şekilde tarımsal faaliyet yapılmadığı, B2-B3-B4 harfleri ile gösterilen toplamda 16.735,86 m2'lik alanda ise 1966 yılından önce imar ve ihyanın tamamlandığı, B2 ile gösterilen alanın bir dönem terk edilmiş olmasına rağmen belirtilen alanların ekonomik amaca uygun tarım arazisi olarak kullanıldığı, A-B1 ile gösterilen alanda tarımsal faaliyet yapılmadığı, mevcut durumunun çayırlık olduğu, B2-B3-B4 ile gösterilen alanda tarımsal faaliyet yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, çekişmeli 217 ada 158 parselde bulunan taşınmaza ilişkin Jeodezi ve fotognometri mühendisi ...'nun 27/08/2019 havale tarihli raporunda B2-B3-B4 harfleri ile gösterdiği toplam 16.735,86 m² kısma ilişkin davasının kabulü ile hazine adına kayıtlı tapunun iptali ile son parsel numarası verilmek üzere davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, jeodezi ve fotognometri mühendisi ...'nun 27/08/2019 havale tarihli raporundan A ve B1 harfleri ile gösterilen toplam 4.745,93 m2 kısma ilişkin talebin tarımsal faaliyet yapılmadığından reddine karar verilmiştir.
4. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, hükme esas alınan bilirkişi raporunun üçüncü sayfasında 1985 yılına ait hava fotoğrafında B2 ile gösterilen 3062.17 m2'lik yerde tarımsal faaliyet yapılmadığı; 1999 yılına ait hava fotoğrafında bu yerde tarım yapıldığı, bu yerde kadastronun geçtiği 2006 yılından 20 yıl önce zilyet olunmadığı, zilyetliğin 1999'da başladığı, kadastro tespitinin yapıldığı 2006 tarihinden önce 20 yıl nizasız ve fasılasız zilyet olma, tarımsal amaçla kullanma şartının bu kısım için gerçekleşmediğini, dolayısıyla kadastrodan önceki 7 yıl bu yerde zilyet olunmadığını, B3 ve B4 ile gösterilen alanların çayırlıktan bozulduğunu öne sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedenlere dayalı ve açılan tapu iptal ve tescil talebine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir” hükmüne yer verilmiştir
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Çekişmeli 217 ada 158 parsel sayılı taşınmaz ham toprak vasfı ile senetsizden Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
6.3.2. Davacı taraf, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmaz bölümlerinin adına tescilini talep etmiştir.
6.3.3. Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV/3.) no.lu bendinde yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesine göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.