"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : HAZİNE V.D.
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istekli davada bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ..., kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescil istemiyle 17.12.2014 tarihinde dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı lehine iktisap koşullarının oluşmadığını belirtirek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... adına ... cevap dilekçesinde, açılan davayı kabul ettiklerini, dava konusu yapılan ihtilaflı yerin yıllardan beri tarla olarak kullanıldığını, 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında sehven yol olarak yazıldığını belirtmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 07.05.2015 tarihli ve 2015/20509 Esas, 2018/1173 Karar sayılı kararıyla, davacının tutunduğu tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 13.04.2015 tarihli teknik krokide (A) harfi ile gösterilen 457,60 metrekarelik bölümünün davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince “TMK'nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişi raporu ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi ve menfaati olanlara itiraz hakkı tanınması” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 09.01.2020 tarihli ve 2018/79 Esas, 2020/7 Karar sayılı kararıyla, dava konusu yerin davacının dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığı, evvelden beri davacının kullanımında olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 18.10.2019 tarihli teknik krokide (A) harfi ile gösterilen 457,60 metrekarelik bölümünün davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Verilen Karara Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi, temyiz dilekçesinde, soyut nitelikteki beyanlara dayalı olarak karar verildiğini, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yerlerden olduğunu ve bu tür yerlerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, taşınmazın tescil harici bırakılma nedeninin araştırılmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucu Şebinkarahisar ilçesi, Güneygören köyü çalışma alanında bulunan ve 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında yol olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan yere ilişkin TMK'nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri gereğince tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Taraf koşulu; 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup mahkemelerce re’sen gözetilecektir (HMK'nın 115/1). Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan davada esastan hüküm kurulamaz.
6.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
6.2.3. Davanın açıldığı sırada mevcut olmasına rağmen yargılama sırasında taraflardan birinin ölümüyle taraf ehliyetinin sona ermesi durumunda HMK’nın 55. maddesi uygulama alanı bulur. Bu doğrultuda HMK’nın 55. maddesi “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.” hükmünü haiz olup anılan maddenin uygulanabilmesi için dava konusunun ölen tarafın varislerine miras yoluyla intikali mümkün malvarlığına ilişkin olması gerekir. Eş söyleyişle dava konusunun sadece ölen tarafı ilgilendirdiği, miras yoluyla intikali mümkün olmayan bir hakka ilişkin olduğu hâllerde taraflardan birinin ölümü sonrasında mirasçılarla davaya devam edilemeyeceğinden HMK’nın 55. maddesi uygulama alanı bulmaz (Kuru: s. 907, 914; Pekcanıtez, Hakan/Özekes Muhammet/Akkan, Mine/ Korkmaz, Hülya Taş: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku C. I, İstanbul 2017, s. 578).
6.2.4. Miras yoluyla intikali mümkün hakların konusunu oluşturduğu bir davada davacının ölümü hâlinde HMK’nın 55. maddesi gereğince mahkemece, davacının mirasçılarının tamamı tespit edilerek davadan haberdar edilmeleri gerekir. Davacının tek bir mirasçısının bulunması hâlinde bu mirasçı, birden fazla mirasçısının bulunması hâlinde de TMK’nın 640. maddesi uyarınca terekeye elbirliğiyle malik olmaları sonucu aralarında HMK’nın 59. maddesi gereği mecburi dava arkadaşlığı bulunan mirasçıların tamamı davadan haberdar edilerek murisleri tarafından açılan davaya devam etme iradesinde olup olmadıkları belirlenmelidir. Bu doğrultuda yapılacak tebligatlar sonrasında mirasçıların terekeyi kabul veya ret etmemiş olmaları hâlinde TMK’nın 606. maddesinde belirlenen üç aylık mirasın reddine dair süre beklenerek mirasçıların tamamının davaya katılımı ile taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilir. Ayrıca gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mahkemece, davayı takip için kayyım tayin edebilecektir. Ancak her hâlükarda davacının vefatından sonra yargılamaya devam edilebilmesi için mahkemece mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkilinin sağlanarak yargılamaya devam edilip hüküm kurulması gerekir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya kapsamından; nüfus kayıtlarına göre davacının bozma kararı sonrasında 21.05.2019 tarihinde öldüğü ancak Mahkemece, davacının ölümü sonrasında taraf teşkilinin sağlanması için herhangi bir usul işlemi yapılmaksızın davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
6.3.2. Dava konusunun, ölen davacının mirasçılarının haklarını etkileyecek nitelikte ve miras yoluyla intikali mümkün bir malvarlığına ilişkin hakkın kapsamı içerisinde olması nazara alındığında; davacının yargılama sırasında ölümü üzerine HMK’nın 55. maddesinde belirtildiği üzere davacının mirasçıları davadan haberdar edilip taraf teşkili sağlanmaksızın esas hakkında karar verilemez.
6.3.3. O hâlde Mahkemece, ölümle vekalet ilişkisinin son bulduğu gözetilerek, HMK’nın 55. maddesinde gösterilen şekilde ölen davacının mirasçılarını tebligat yoluyla davadan haberdar ederek mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması, bunun mümkün olmaması hâlinde tüm mirasçılardan izin alınması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkilinin sağlanması sonrasında yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gerekir.
V. SONUÇ
Mahkemece, taraf teşkili sağlanmaksızın ve eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.