Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4484 E. 2022/3559 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak gösterilen taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğu ve tapuya nasıl tescil edileceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ve müdahilin, taşınmaz üzerinde yirmi yılı aşkın süredir davasız, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyetliklerini ispat etmeleri ve taşınmazın fiilen özel yol olarak kullanıldığının tespit edilmesi gözetilerek, taşınmazın davacı ve müdahil adına özel yol vasfıyla tapuya tesciline karar verilmiş ve Hazine vekilinin temyiz itirazları reddedilerek yerel mahkeme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

.....

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ve birleştirilen tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, asıl davanın reddine, birleştirilen davada davacı ... ... mirasçıları ile müdahil davacı ...’in tescil davasının kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.1. Asıl davada davacı ... vekili, Bartın ili, Ulus ilçesi, Çavuş köyü Köy içi Mevkii 179 ada 14 parselde kayıtlı taşınmazın sınırlarında kalan hudutlarını dava dilekçesinde belirttiği 130 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün taraflarca ortak olarak kullanıldığını ve bu şekilde tescil edilmesi gerektiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile ... ve ... ... adlarına eşit hisseler ile tescil edilmesini talep etmiştir.

1.2. Birleştirilen davada davacı ... ... vekili, Bartın ili Ulus ilçesi Çavuş köyü sınırları içinde bulunan 179 ada 14 parsel sayılı taşınmazın davacıya ait olup zeminde bu taşınmazın sınırını oluşturan taş duvarın yaklaşık olarak 30 yıl önce yapıldığını, davacıya ait olan bir kısım yerin köy yolu olarak tespit edildiğini öğrendiklerini, köy yolu içerisinde kalan kısmın köy yolu ile hiçbir alakası olmadığı gibi bu yerin daima davacının zilyetliğinde olduğunu, hiçbir zaman köy yolu olarak kullanılmadığını, tamamen özel mülke konu olan bir yer olduğunu, kamu malı olmadığını, dava konusu yere ilişkin olarak zemindeki fiili sınır esas alınarak kadastro sınırının yeniden ölçülmesini ve 179 ada 14 parsel sayılı taşınmazın kuzeyinde kalan ve yol olarak tespit edilen, miktar ve sınırını keşif mahallinde gösterilecek yere ilişkin olarak yapılan hatalı tespitin iptali ile bu kısmın davacı adına tapuya tescilini talep etmiştir.

1.3. 02/03/3014 tarihinde asıl davada davacı ..., birleştirilen dosyada paftasında yol olarak gösterilen kısmın davacı ve kendisi adına ½'şer hisse ile tescil edilmesi gerektiğini ileri sürerek, müdahale talebinde bulunmuştur.

II. CEVAP

1.1. Asıl davada davalı ... ... vekili, davacı tarafın davalıya ait 179 ada 14 parsel sayılı taşınmaz üzerinde hiçbir hakkının bulunmadığını, bu taşınmazın tamamının davalıya ait olduğunu, davacı tarafından haksız ve hukuka aykırı şekilde dava açıldığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.

1.2. Birleştirilen davada davalı Hazine temsilcisi davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.1. Ulus Sulh Hukuk Mahkemesinin 01.10.2015 tarihli ve 2010/216 E. - 2015/503 K. sayılı kararıyla; asıl davada davacının daha önce Ulus Kadastro Mahkemesine dava açmış olduğu, Ulus Kadastro Mahkemesinin 2007/158 Esas ve 2007/61 Karar sayılı dosyasında dava konusunun Bartın ili, Ulus ilçesi, Çavuş köyünde bulunan 179 ada 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olduğu, davalının davacıdan yol istediğinin, kadastro çalışmaları sırasında yol olarak gösterilen yerin kendi ada parselinde gösterildiğinin, davanın kadastro tespitine itiraza ilişkin olduğunun, daha sonra davacının davasından feragat etmesiyle 22/10/2007 tarihinde davanın reddine karar verildiği ve bu kararın 27/12/2007'de kesinleştiğinin anlaşıldığı, aynı taşınmaza ilişkin daha önceden açılmış ve feragat nedeniyle reddedilip kesinleşen bir hüküm olduğu gerekçesiyle, davanın HMK'nın 303. maddesi gereğince usulden reddine dair karar verilmiştir.

1.2. Birleştirilen davada davaya konu edilen ve köy yolu olarak paftasında gösterilen kısmın fen bilirkişisinin 30/03/2010 tarihli raporunda yeşil renkli olarak (A) harfiyle gösterilen toplam 53 m² yüzölçümüne sahip bir bölümden ibaret olduğu ve davaya konu bu yerin davacıya ait olan 179 ada 14 no.lu parselin devamı niteliğinde olduğu, davacıya ait 179 ada 14 no.lu parsel ile davacının kardeşi ...'e ait 179 ada 13 no.lu parselin zamanında bir bütün olduğu ve davacının murisi olan baba ... ... tarafından bir bütün halinde kullanıldığı, davaya konu edilen bu 53 m2'lik yerin ise söz konusu bu taşınmazlar ayrılmadan önce bu taşınmazın bütünlüğü içerisinde olduğu, taşınmazlar bölünerek 179 ada 14 no.lu parselin davacıya kaldığı ve 179 ada 14 no.lu parselin köy yoluna olan sınırının ziraatçi bilirkişilerin sunmuş olduğu raporlardaki fotoğraflarda görüldüğü üzere fotoğraflarda görülen taş duvardan itibaren başladığı, ayrıca tanık ve mahalli bilirkişilerin beyanı ve teknik bilirkişi inşaat mühendisinin 07/04/2010 havale tarihli raporundan da belirtildiği üzere 179 ada 14 no.lu parselin sınırını oluşturduğu iddia olunan bu taşınmazın yaklaşık 25-30 yıl önce yapılmış bir taş duvar olduğu, davaya konu bu yerin paftasında gösterildiği tarihten 25-30 yıl önce ve halen de davacı tarafından kendisine ait olan 179 ada 14 no.lu parselinin bütünlüğü içerisinde kullanılmakta olduğu, hatta kardeşi ...'in de kendisine ait olan 179 ada 13 no.lu parsele gelip geçmekte davaya konu bu yeri kullandığı, mahallinde yapılan her iki keşif, birbirleriyle tamamen örtüşen tanık mahalli bilirkişi ve kadastro çalışmalarında görev almış dava konusu taşınmazı iyi bilen kadastro tespit bilirkişilerinin beyanları, davaya konu yerin köy yolu niteliğinde olmadığını belirten 08/04/2010 havala tarihli ziraat mühendisi raporu dosya kapsamındaki fenne uygun 30/03/2010 havale tarihli fen bilirkişileri Adnan Güney ile İbrahim Delicioğlu'nun raporlarında yeşil renkli olarak (A) harfi ile paftasında yol olarak gösterilen 53 m² miktarındaki davaya konu bu yer, paftasında yol olarak gösterildiği tarihten geriye doğru 20 yılı aşkın bir süredir davacı tarafından malik sıfatı ile davasız ve fasılasız kullanılmakta olan bir yer olduğu ve davacıya ait 179 ada 14 no.lu parselin devamı niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davacının davasının kabulü ile davacının Bartın ili Ulus ilçesi Çavuş köyünde bulunan Ev Altı Mevkii 179 ada 14 no.lu parselin devamı niteliğinde olan ve paftasında yol olarak gösterilen fen bilirkişilerinin 29/03/2010 tarihli (30/03/2010 havale tarihli rapor) raporunda yeşil renkli olarak (A) harfi ile gösterilen toplam 53 m² yüz ölçümüne sahip bu yerin birleştirilen davada davacı ... ... mirasçıları adına aynı ada (179 ada) ve son parsel numarası ile tapuya kayıt ve tesciline, müdahil davacı ...'in davasının reddine dair karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Ulus Sulh Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı birleştirilen davada asli müdahil ... vekili ve Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28/03/2018 tarihli ve 2015/21143 Esas - 2018/2059 Karar sayılı ilamı ile;

1- Davalı Hazine vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddine,

2- Mahkemece 179 ada 14 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın, Ulus Kadastro Mahkemesinin 2007/158 Esas, 2007/61 Karar sayılı ilamının kesin hüküm oluşturacağı kabul edilerek kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, Mahkemenin kabul ve değerlendirilmesinde isabet bulunmadığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 303/1. maddesi gereğince, kesin hükümden söz edilebilmesi için, iki davanın taraflarının, dava konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması zorunlu olduğu, Ulus Kadastro Mahkemesinin 2007/158 Esas, 2007/61 Karar sayılı dosyasının, davacı ... ..., davalı ...’e karşı zeminde yol bulunmadığı iddiasıyla açılan davada feragat nedeniyle reddedilerek kesinleşmiş olduğu, eldeki dosyada ise davacı ..., davalı kardeşi ...’a karşı dava konusu 179 ada 14 sayılı parselde fen bilirkişi raporunda (E) ve (G) harfleri ile gösterilen bölümün müşterek kullanıldığı iddiasıyla dava açtığı, kesin hüküm kabul edilen Ulus Kadastro Mahkemesinin 2007/158 Esas, 2007/61 Karar sayılı dosyanın tarafları aynı olsa da dava konusu taşınmaz bölümünün aynı olduğu kanıtlanamadığından kesin hüküm teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, iddia ve savunma doğrultusunda toplanmış ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre işin esası hakkında bir hüküm verilmesi gerekçesiyle, davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

3- Mahkemece, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 53,00 metrekarelik taşınmaz bölümünün davacı ... ... mirasçıları adına tapuya tesciline, müdahil ...’in davasının reddine dair hüküm kurulmuş ise de; varılan sonucun dosya kapsamına uygun düşmediği, mahalli bilirkişi ve tanık anlatımlarından davaya konu bölümün öncesinde köylünün ortak kullanımında olmadığı, öteden beri sadece davacı ... ile müdahil ... tarafından kullanılan özel yol niteliğinde olduğunun anlaşıldığı, hal böyle olunca, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün davacı ... mirasçıları ile müdahil ... adına özel yol vasfı ile tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle, hükmün BOZULMASINA dair karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Ulus Sulh Hukuk Mahkemesinin 31.10.2019 tarihli ve 2018/266 E., 2019/423 K. sayılı kararıyla; “Asıl dava davacısının davasını ispat edemediği, her ne kadar tarafların dava konusu yeri ortak kullandıklarına ilişkin tanıklar bulunsa da tarafların akrabalık ilişkisi herhangi bir husumet oluşmadan ortak kullanımın hayatın olağan akışı içerisinde olduğu ancak ortak kullanımın mülkiyet hakkı vermeyeceği, dava konusu yere ilişkin beton dökme, geliştirme işlemlerinin davalı tarafından yapıldığı, davalının davacıya bu alanı kullanmasına müsaade ettiği gerekçesiyle, davacının davasının esastan reddine dair karar verilmiştir.

Birleştirilen dosya yönünden ise fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen yerin davacı ... mirasçıları ve müdahil davacı ... tarafından kullanılan özel yol niteliğinde olduğu gerekçesiyle, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen yerin ... miraşçıları ve ... adına özel yol vasfı ile tesciline dair karar verilmiştir.

4. Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Ulus Sulh Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zilyetliğin tespiti için hava fotoğrafı incelemesi yapılmadığını, bilirkişi raporlarının davanın ispatına elverişli olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil; birleştirilen dosyada dava, kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak gösterilen taşınmazın TMK'nın 713/1. ve Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi hükümlerine göre tapuya tescili isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun olağanüstü zamanaşımı başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." düzenlemeleri yer almaktadır.

6.3. Değerlendirme

Kararın (IV/2.) numaralı paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 27/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.