Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4510 E. 2021/6866 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras yoluyla intikal eden taşınmazların davalı tarafından murisin sağlığında satın alındığı iddiasıyla davacı mirasçının tapu iptali ve tescil talebinin reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davalı tarafından ileri sürülen satın alma senedinin kapsamının ve içeriğinin, taşınmazların zilyetliğinin kim tarafından ne zamandan beri ve hangi hakla kullanıldığının, murisin sağlığında taşınmazların davalıya satılıp satılmadığının ve zilyetliğin devrinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan tespit edilmesi suretiyle eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17/11/2021 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... ve arkadaşları vekili Avukat ... geldiler, başka gelen olmadı. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

Kadastro sonucu Kaynarca ilçesi, Gölce Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 101 ada 1, 5, 6, 14, 108 ada 36, 38, 69, 110 ada 5, 13, 15, 32, 36, 82, 89, 109, 115, 116, 127, 130, 111 ada 124, 114 ada 6, 118 ada 64, 74, 125, 122 ada 22, 27 125 ada 116 ve 168 parsel sayılı taşınmazlar irsen intikal, taksim, kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ve satın alma nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.

Davacı ..., temyize konu taşınmazların kök muris ... ...’den gelen yerlerden olduğunu, ne var ki davalı adına tespit ve tescil edildiğini beyan ederek, miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak, taşınmazların tapu kayıtlarının iptal edilerek hissesi oranında adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.

Davalı müteveffa ..., kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçmekle davacının davası yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği, muris .........'in 01/09/1986 tarihinde dava konusu gayrimenkulleri davalı yana satarak zilyetliğini devrettiğini ve öldüğü tarih olan 1992 tarihine kadar satmış olduğu bu gayrimenkullere hiçbir müdahalesinin olmadığını, taşınmazların 01/09/1986 tarihinden itibaren nizasız fasılasız malik sıfatıyla davalı tarafından ekilip biçildiğini, zilyetliğin nakledildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, çekişmeli taşınmazların kök muristen intikal ettiği, davacı yanın miras payının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Dairece, "Mahkemece; kısa kararda “taşınmazların 1/4 payının davacı ..., 3/4 payının davalı adına tesciline” şeklinde hüküm kurulduğu halde, gerekçeli kararda “taşınmazların 1140/4800 payının davacı ..., 3660/4800 payının davalı adına tesciline” şeklinde hüküm kurulması, bu şekilde kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı, kısa kararın gerekçeli karara aykırı olması, mahkemelere olan güveni zedeleyeceği gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 298/2. maddesine de aykırılık oluşturduğu, 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca da kararın bozulması gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş; Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı çekişmeli taşınmazların ortak muris ...’ten intikal ettiğini ileri sürerek miras payı oranında adına tescil talebiyle dava açmıştır. Davalı ise çekişmeli taşınmazların murise ait olmakla birlikte sağlığında bu taşınmazları kök muristen satın aldığını beyan ederek satış senedine dayanmıştır. Şu halde; taşınmazların müşterek muristen kaldığı tarafların kabulünde olup, ihtilaf taşınmazın murisin sağlığında davalıya satmak suretiyle zilyetliği devir edip etmediği noktasındadır. Ne var ki mahkemece bu hususta yeterli araştırma yapılmamış, taşınmazların zilyetliğinin kim tarafından ne zamandan beri ve hangi dayanakla sürdürüldüğü hususu yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulup maddi olaylara dayalı olarak saptanmadığı gibi, davalı yanın tutunduğu satın alma senedinde murisin satıştan vareste tutmuş olduğu bir kısım tereke malını hudutlarını ve mevkilerini belirtmek suretiyle senette sıraladığı tespit edildiği halde, bu senet imza edenlerin huzuruyla mahalline uygulanıp kapsamı ve içeriğinde yazılı satış iradesinin doğruluğu belirlenmeden karar verilmiştir. Böylesine eksik bir araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulamaz.

Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için çekişmeli taşınmazların başında yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, dosya arasında bulunan senette imzası bulunan ve halen hayatta olan tüm senet tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında öncelikle dosya arasında yer alan 01.09.1986 tarihli satış senedi okunarak yerel bilirkişiler, tanıklar ve senet tanıklarına satıştan vareste tutulduğu belirtilen taşınmazların mevki ve hudutları sorulmak suretiyle, beyanlarına başvurulanların yer göstermeleri doğrultusunda fen bilirkişisi eliyle senedin kapsamı belirlenmeye çalışılmalı, mahalli bilirkişilerce bilinemeyen sınırlar yönünden taraf tanıkları ve senet tanıklarının beyanına başvurulmalı, böylelikle muristen intikal edip, senette bahsi geçen satışın dışında tutulduğu belirtilen taşınmazlar tek tek belirlenmeli, ardından murisin sağlığında senedinin yapıldığı tarihten, murisin ölüm tarihine kadar çekişmeli taşınmazların kim tarafından kullanıldığı, muris tarafından çekişmeli taşınmazlar davalı yana satılarak zilyetliğinin fiilen devredilip edilmediği, zilyetliğin hangi tarihten beri, hangi nedenle kimde olduğu ve ne şekilde sürdürüldüğü hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmaksızın sonuca gidildiğinden, temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan hükmün BOZULMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

17/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.