Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4555 E. 2022/3816 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, 20 yıl süreyle zilyetliğinde bulundurduğunu iddia ettiği Hazineye ait taşınmazın tapusunun adına tescil edilmesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın Hazineye ait olduğu, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin yasanın aradığı imar ve ihya koşullarını taşımadığı, ayrıca davacının taşınmazın mülkiyetinin ve değerinin tespiti talebinde hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: BAFRA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili ve muhdesatın tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucundu; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı ... dava dilekçesinde özetle, 19 Mayıs ilçesi Yörükler Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın 300,00 metrekarelik kısmını 2000 yılında ... isimli şahıstan satın aldığını, taşınmazın üzerinde 1992 yılında yapılan iki katlı bina bulunduğunu, taşınmazı ev yeri olarak kullandığını, vergilerini ödediğini, elektrik ve su aboneliklerinin bulunduğunu, bina yapıldıktan sonra taşınmazın 3. sınıf sit alanına alındığını, 3. sınıf sit alanının yapılaşmaya uygun olduğunu, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmadığını taşınmaza uzun zamandır malik sıfatıyla zilyet olduğunu ileri sürerek olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil harici bırakılan bu kısmın adına tescili ile üzerindeki iki katlı kargir binanın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun ve değerinin tespitini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine, davacı yönünden yasanın aradığı kazanım koşullarının gerçekleşmediğini, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, üzerine ev ve yapı yapmanın ekonomik amaca uygun zilyetlik olarak değerlendirilemeyeceğini, taşınmaza tarım arazisi vasfı kazandırılmadığını, taşınmazın bulunduğu sit alanının Ramsar Sözleşmesi kapsamında olması nedeniyle üzerine yapı yapılmasının yasak olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Davalı ..., görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğunu, davacının dava ehliyetinin bulunmadığını, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olması nedeniyle zilyetlikle kazanılmayacağını, taşınmaz üzerinde zirai herhangi bir tarımsal faaliyetin olmadığını, yazlık tarzında kaçak yapı yapıldığını, davacı tarafından yapılan binanın ruhsatsız ve kaçak inşaat niteliğinde olup hakkında kesinleşmiş yıkım kararının olduğunu, taşınmazın bulunduğu alanın 3.derece sit alanı içerisinde kalması nedeniyle ruhsata bağlanmasının mümkün olmadığını belirterek, açılan davanın öncelikle husumetten daha sonra esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.

Davalı Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı, davacının kaçak olan binanın yıkımını engellemek amacı ile davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/02/2019 tarihli ve 2016/210 Esas, 2019/138 Karar sayılı kararıyla; dava konusu bölüm üzerinde imar ihya koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle tescil talebi ile mülkiyetin aidiyeti ve değerinin tespiti taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1.İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

İstinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın 21/12/1990 tarihli ve 05/01/2000 tarihli satış sözleşmesine dayandığını, Yörükler Belde Belediyesinin izni ve bilgisi dahilinde tasarruf edildiğini, iki katlı dubleks bina inşa edildiğini, imar ve ihyası için taşınmaz alanına verimli toprak taşınarak taşınmazın işlenilebilir hale getirildiğini, 25 yılı aşkın süredir kullanıldığını, elektrik ve su aboneliklerinin hatta sokak isimlerinin dahi Yörükler Belediyesi tarafından karşılandığını, söz konusu alanda imar mevzuatı açısından koruma amaçlı imar çalışmalarının ekonomik gerekçelerle yapılmadığını, bu sebeple bir çok kişinin davacı gibi mağdur edildiğini, taşınmaz üzerine çeşitli ağaçlar dikildiğini, dava konusu yerin orman alanı için de olmadığını, kıyı kenar çizgisi dışında kaldığını, 3. derece sit alanı içinde kaldığını, ancak bunun yapılaşmaya engel olmadığını, Mahkemece deliller değerlendirilmeden karar verildiğini, belirterek Mahkemenin ret kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3.Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 24.01.2020 tarihli ve 2019/1835 Esas, 2020/123 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın öncesinin kumluk yani imar-ihyaya muhtaç yerlerden olduğu, kamyonlarca toprak taşımak ve doldurmak suretiyle imar-ihya edilmeye çalışıldığı, bu durumun emek ve para sarf ederek ekonomik amaca uygun imar-ihya sayılamayacağını, somut olayda yasanın aradığı imar-ihya koşullarının gerçekleşmediğinin, Mahkemece yapılan keşif uygulama ve bilirkişi sözleri ile belirlenmiş olmasına ve dava konusu taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm uygulaması ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığından davacının mülkiyetin ve değerin tespiti davası açmasında güncel hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile ve re'sen belirlenecek nedenlerle ret kararının bozulmasını talep etmiştir.

3.Gerekçe

3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

HMK'nın 369. maddesi uyarınca temyiz dilekçesinde belirtilen sebepler ile kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususlar noktasında yapılan temyiz incelemesinde;

Dava, TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili ile taşınmaz üzerindeki evin, mülkiyetinin ve değerinin tespiti istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.” hükümlerini içermektedir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26.30 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 11/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.