"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... ve arkadaşları vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu 210 ada 22 parsel sayılı taşınmazın ham toprak vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın mahallinde yapılacak keşifte gösterilecek nizalı bölümlerin 20 yılı aşkın zamandan beri müvekkilleri tarafından ayrı ayrı kullanıldığını, bu taşınmaz bölümlerinin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmayıp tarım arazisi vasfında olduğunu ileri sürerek, taşınmazın nizalı bölümlerinin tapu kaydının iptali ile ayrı ayrı müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine tarafından davaya cevap verilmemiş ancak Hazine temsilcisi aşamalardaki beyanlarında, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Şebinkarahisar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/144 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında 17/06/2013 tarihli celsede, yargılamaya davacılardan ...’in davası yönüyle devam edilmesine, diğer davacıların davasının eldeki davadan tefrikine karar verilmiş, tefrik sonrası davacı ...’un davası Mahkemenin 2013/334 Esas sayılı dosyasında görülmeye devam olunmuştur.
Şebinkarahisar Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/03/2015 tarihli, 2013/334 Esas, 2015/53 Karar sayılı kararıyla; kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu taşınmazın ham toprak vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edildiği, ham toprak niteliğindeki taşınmazların kural olarak koşulları oluştuğu taktirde kazanmayı sağlayan zilyetlik hükümleri uyarınca zilyedi adına tapuya tescil edilebileceği, mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanığının beyanlarından, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün öncesinde davacının kök murisi olan dedesi ... Koç'a ait olduğu, murisin ölümü ile taşınmazın torunlarına kaldığı, torunlar arasında 15 yıl önce yapılan taksim sonucunda da taşınmazın davacıya kaldığı, ziraat mühendisi bilirkişinin raporunda, dava konusu taşınmazınkuru mutlak tarım arazisi olduğunun belirtildiği, davacının taşınmazda eklemeli olarak 20 yılı aşkın süredir zilyet olduğu gerekçesiyle;
Davanın kabulüne, dava konusu 210 ada 22 parsel sayılı taşınmazın, teknik bilirkişilerin 19/09/2014 tarihli rapor ve krokisinde (F) harfi ile gösterilen 965,85 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile adanın son parsel numarası verilerek davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28/05/2018 tarih, 2018/2406 Esas, 2018/3575 Karar sayılı kararıyla; “Mahkemece, davacı yararına Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki şartlar oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm için yeterli bulunmadığı, keşifte dinlenen yerel bilirkişilerden ... ve ... ile davacı tanığı ...’un, nizalı taşınmaz bölümünün öncesinin ... ’a ait olup, 15 yıl önce yapılan taksim sonucu davacıya kaldığını, onun da taşınmazı ekip biçerek kullandığını, öncesinin mera ya da köy boşluğu olmadığını; yerel bilirkişilerden ... ile tespit bilirkişisi... ise, taşınmazın öncesinin köy merası olup bu yerde hayvan otlatıldığını, son 11-12 yıldır davacının sahiplenerek kullandığını beyan ettikleri, şu halde; keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki olup, Mahkemece bu çelişkinin yöntemince giderilmediği, yapılan zilyetlik araştırması yönüyle de bir taşınmazın niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olduğu halde, Mahkemece hava fotoğraflarından yararlanılmadığı belirtilerek, Mahkemece doğru sonuca ulaşılabilmesi için, kadastro tespit tarihi olan 2008 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulması, bundan sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları, 3 kişiden oluşan ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ile teknik bilirkişiden oluşacak bilirkişi heyeti huzuruyla yeniden keşif yapılması, keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, temyize konu nizalı taşınmaz bölümünün öncesinin ne olduğu, zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olup olmadığı, taşınmaz üzerinde zilyetlik bulunup bulunmadığı, varsa kim tarafından, hangi tarihte ve ne zaman zilyetliğine başlanıldığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği hususlarının etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye, yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesinin yaptırılması, nizalı taşınmaz bölümünün önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının, varsa imar-ihya çalışmalarının tamamlanma tarihinin, zilyetliğin sürdürülüş şekli ve süresinin belirlenmesine çalışılması, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan, nizalı taşınmaz bölümü üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı, ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, nizalı taşınmaz bölümü ile taşınmazın kalan bölümü arasında toprak yapısı ve niteliği hususunda fark bulunup bulunmadığı hususlarını irdeleyen, taşınmazın niteliğini, kullanım durumunu ve zilyetlik süresini kesin olarak belirleyen ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmesi, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek zilyetlikle kazanım koşullarının davacı lehine oluşup oluşmadığının kesin olarak belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, davacı adına tesciline karar verilen ve hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (F) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün içerisinde, davacı adına tapuda kayıtlı bulunan 210 ada 15 parsel sayılı taşınmazın da kaldığı göz ardı edilerek, bu parselin de (F) harfi ile gösterilen kısma dahil edilip infazda tereddüt yaratacak şekilde tescil kararı verilmesinin dahi isabetsiz olduğuna” değinilmek suretiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Şebinkarahisar Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, 20/02/2020 tarihli, 2018/190 Esas, 2020/51 Karar sayılı kararla; teknik bilirkişiler tarafından dava konusu taşınmazın nizalı bölümüne ilişkin hava fotoğrafları üzerinde yapılan inceleme sonunda 1973 yılında taşınmazda kullanım olmadığı, ancak 2004 yılında kullanım olduğu, yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile ziraat mühendisi bilirkişiden aldırılan rapora göre ise, nizalı taşınmaz bölümünün kadimden beri imar-ihya edilip tarım arazisi vasfıyla kullanıldığı, taşınmazın davacıya irsen kaldığı ve davacının taşınmazda eklemeli olarak 20 yılı aşkın süredir zilyet olduğu gerekçesiyle;
Davanın kabulüne, dava konusu 210 ada 22 parsel sayılı taşınmazın, harita mühendisi ve teknik bilirkişice hazırlanan 07/08/2019 havale tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1.024.16 metrekarelik bölümün tapu kaydının iptali ile adanın son parsel numarası verilerek davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
4.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bozma sonrası mahallinde yapılan keşifte yalnızca bir tek yerel bilirkişinin dinlenildiğini, onun da taşınmazın bulunduğu köyde ikamet etmediğini, bu anlamda yapılan keşfin geçersiz olduğunu ve davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucunda Giresun ili, Şebinkarahisar ilçesi, Toplukonak köyü çalışma alanında bulunan 210 ada 22 parsel sayılı 133.617,86 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle, ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Dava; kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” hükmünü içermektedir.
6.3. Değerlendirme
Mahkemece, dava konusu taşınmazın nizalı bölümü üzerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan değerlendirme ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, mahallinde 17/09/2014 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ... ve ..., dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün davacının babası ...’dan geldiğini, ...’nın ölümü üzerine mirasçılar arasında 15 yıl önce yapılan taksimle bu taşınmazın davacıya kaldığını, davacının 15 yıldır bu yeri ekip biçerek kullandığını beyan etmişler; yerel bilirkişi ..., kendini bildi bileli bu yerlerin köy boşluğu olduğunu, 11 yıldır bu yeri davacının sahiplendiğini ve ekip biçerek kullandığını, nizalı taşınmaz bölümünün yanında, davacının evi olduğunu, davacının evinin daha önce köyün aşağı kısmındayken, heyelanda evi yıkılınca bu evi yaptığını beyan etmiş; tespit bilirkişisi..., dava konusu taşınmazın evvelinden beri mera olduğunu, davacının köyün aşağısında olan evi heyelanda yıkılınca mahalleli tarafından nizalı taşınmaz bölümünün yanındaki yere ev yapmasına izin verdiklerini, 11-12 yıldır da nizalı taşınmazı davacının kullandığını beyan etmiş; davacı tanığı ... ise, bu yerin davacının babasından davacıya kaldığını, öncesinde davacının köyün aşağısında olan evinin heyelanda yıkılması üzerine nizalı taşınmaz bölümünün yanındaki evi yaptığını ve 15 yıldır da davacının bu yeri kullandığını beyan etmiştir. Bozma sonrası mahallinde 26/07/2019 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ... , nizalı taşınmaz bölümünün davacının babasından taksimen davacıya kaldığını, davacının babasının bu yeri Hazineden satın aldığını, kendini bildi bileli bu yeri davacının kullandığını, bu yerlere hayvan otlatmaya geldiklerinde davacının dedesinin, nizalı taşınmaza hayvanların girmesine izin vermediğini beyan etmiş; davacı tanığı ..., nizalı yerin davacıya babasından geldiğini, bu yerlere yapılan evlerin 15-20 yıllık olduğunu, şu zamana kadar bu yerin kullanımı ile ilgili herhangi bir ihtilaf çıkmadığını beyan etmiş; davacı tanığı ... ise, nizalı yerin davacıya babasından geldiğini, bu yerleri 5-6 hanenin kullandığını, bu zamana kadar kullanımla ilgili olarak herhangi bir niza olmadığını beyan etmiştir.
Dosya arasında bulunan, Şebinkarahisar Kaymakamlığından 3091 sayılı Yasa uyarınca verilen idari men kararı ve dayanağı belgeler incelendiğinde; dava konusu taşınmazın bulunduğu Toplukonak köyünden şikayetçiler ... ve ...’in, mülkiyeti Hazineye ait bulunan 210 ada 22 ve 209 ada 55 parsel sayılı taşınmazlara, eldeki davanın davacısı ... ve dava dışı kişiler tarafından, ağaç kesmek, ağaç dikmek ve yer çevirmek gibi eylemlerle tecavüz ettiklerinden bahisle Kaymakamlığa şikayette bulunmaları üzerine yapılan soruşturma sırasında ... 15/05/2013 tarihli beyanında, Hazineye ait 210 ada 22 parsel sayılı taşınmaz içerisinde, kadastro çalışmaları sırasında adına tespit ve tescil edilmiş bulunan kargir ev vasıflı 210 ada 15 parsel sayılı taşınmazının bulunduğunu, 210 ada 15 parsel sayılı taşınmazın etrafındaki bir kısım (210 ada 22 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bulunan) yeri, tarım yapmak suretiyle kullandığını, sebze ektiğini, taşınmaz içerisinde çeşitli yaşlarda meyve ağaçlarının bulunduğunu, bu yerleri 10 yıldır kullandığını, evinin daha önce mahalle içerisinde olduğunu, heyelan olunca Kaymakamlığa başvurduklarını, muhtar aracılığıyla kendilerine yer gösterildiğini ve ev yapmak için yardımda bulunduklarını, kendisine 150 torba çimento ve demir yardımı yapıldığını, evi bu malzemelerle kendisinin yaptığını, evinin etrafında bulunan yer dışında tarım yapacağı bir yerin olmadığını, 210 ada 22 parsel sayılı taşınmazın kendi kullanımında bulunan bölümü dışında kalan kısmında hayvan otlatıldığını, 2 yıl önce kendisine ecrimisil ihbarnamesi gönderildiğini ve cezayı da ödediğini belirtmiştir.
Dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün, teknik bilirkişiden bozma kararından önce aldırılan raporda (F), bozma kararından sonra aldırılan raporda (A) harfi ile gösterilen bölümü olduğu; 04/10/2014 tarihli ziraat mühendisi bilirkişi raporunda, nizalı taşınmaz bölümünün çevresinin tahta kazıklarla örülü çitle çevrili olup, taşınmazın yüzeyinin işlenmiş ve meyve/sebze yetiştiriciliğine uygun hale getirilmiş olduğu belirtilmiş; 20/08/2019 tarihli ziraat mühendisi bilirkişi kurulu raporunda ise, taşınmazın takriben aralıksız olarak 15-20 yıldır kullanıldığı, taşınmaz üzerinde takriben 10-20 yaşlarında 6 adet armut, 15-25 yaşlarında 8 adet ceviz ağacı, 15-20 yaşlarında 2 adet vişne ağacı, 15-18 yaşlarında 1 adet kayısı ağacı, 16-18 yaşlarında 3 adet kiraz ağacı, 10-20 yaşlarında 5 adet elma ağacı, 10-18 yaşlarında 2 adet dut ağacı ve 3-4 yaşlarında muhtelif meyve ağacı fidanlarının bulunduğu, taşınmazın keşif tarihinde karışık meyve bahçesi olarak imar edildiği ve bir kısmında kültürel üretim yapıldığı, taşınmazın, çevresinde bulunan ziraat alanları ile aynı özellikte olduğu belirtilmiştir. Harita mühendisi ve teknik bilirkişiden aldırılan 05/08/2019 tarih ve 06/01/2020 tarihli raporlarda, dosya arasında dava konusu taşınmaza ait 1973 ve 2004 yıllarına ait hava fotoğrafları bulunduğu, bu fotoğraflar üzerinde yapılan incelemede, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünde 1973 yılında herhangi bir kullanım olmadığı, 2004 yılında ise kullanım olduğu belirtilmiştir. Dosya arasında bulunan hava fotoğraflarının, Mahkemenin 2018/148 Esas sayılı dosyasının arasından alındığı, bu dosyanın UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemesinde ise, Mahkemece dava tarihi olan 2012 yılından geriye doğru 15-20 ve 25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının istendiği ancak 1973 ve 2004 yıllarına ait hava fotoğraflarının gönderildiği, bu tarihler arasına ilişkin olarak Harita Genel Müdürlüğünde başka hava fotoğrafı bulunmadığı anlaşılmıştır.
Şebinkarahisar Kaymakamlığının 3091 sayılı Yasa uyarınca yaptığı soruşturma sırasında davacının verdiği beyan, mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanları, bozma sonrası ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan aldırılan raporda, taşınmazın kullanım süresine ilişkin değerlendirme ve taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların yaşları, keşfin yapıldığı tarih ve raporun düzenlenme tarihi ile birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazın nizalı bölümü üzerinde, dava konusu taşınmazın tespit tarihine kadar, davacı taraf lehine 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde düzenlenen zilyetlikle taşınmaz edinim koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine temsilcisinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/05/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.