Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4572 E. 2022/3925 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında ırmak yatağı vasfıyla tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermesine rağmen, yeterli araştırma yapılmadığı, imar ve ihya hususunda çelişkiler bulunduğu, davacı lehine müktesep hak ihlali yapıldığı ve eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğu gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki tarihli kararının, davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması üzerine, Yerel Mahkeme tarafından bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı ..., ... ilçesi ... köyü çalışma alanında bulunan ve 1978 yılında yapılan kadastro sırasında ırmak yatağı olduğundan bahisle tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına ve tapu kaydına dayanarak adına tescili istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı Hazine çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve zilyetlikle iktisap edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Amasya 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/05/2015 tarihli ve 2013/446 Esas - 2015/1137 Karar sayılı önceki tarihli kararı ile davacı yararına iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli krokide (C) harfi ile belirtilen, 4.852,20 metrekare yüzölçümünde olan bölümünün davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Mahkemenin önceki tarihli kararı, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.01.2018 tarihli ve 2015/21034 Esas - 2018/108 Karar sayılı kararıyla; “Davacı tarafından Nisan 1953 tarih ve 77 numaralı tapu kaydı sunularak tescil harici bırakılan çekişmeli taşınmazın aslında tapulu taşınmaz olduğu ve tespit sırasında tapu kaydı uygulanmadığından tescil harici bırakıldığı ileri sürülerek taşınmazın adına tescili talep edilmiştir. Her ne kadar keşif sırasında mahalli bilirkişi ve davacı tanıkları tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsadığını belirtmişlerse de Mahkemece davacı tarafından sunulan tapu kaydının tedavülleri olarak istenilen kayıtlar incelendiğinde kayıtların birbirini tutmadığı; davacının sunduğu tapu kaydı 15 Nisan 1953 tarih ve 77 numaralı, ... köyü Değirmen Mevkisine ait 5300 metrekare yüzölçümlü ve ... oğlu... adına kayıtlı olduğu halde, Tapu Müdürlüğünden gelen ve... adına olduğu belirtilen 1953 tarih ve 77 sıra numaralı tapunun ...köyü Kavak mevkinde 5170 metrekare yüzölçümü ile ... adına hükmen 14.09.1953 tarihinde tescil edilen kayıt olduğu görülmüştür. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için; Mahkemece öncelikle davacı tarafından sunulan 1953 tarih ve 77 sıra numaralı tapu kaydının gerektiğinde sicillerde inceleme yaptırılarak geldisi doğru şekilde tespit edilerek tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte tapu kaydı, varsa haritası revizyon gördüğü parseller de dikkate alınarak getirtilmeli, çekişmeli taşınmaza komşu 631, 632, 634 ve 641 parsel sayılı taşınmazlara ait tapu ve vergi kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte istenilmeli, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesi evreye ilişkin farklı tarihlere ait en az 3 hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları istenilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, üç kişilik zirai bilirkişi kurulu ve jeolog bilirkişi katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sonucunda taşınmazın kısmen ya da tamamen davacı tarafından sunulan tapu kaydı kapsamı dışında kalması halinde yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, davacının imar-ihya işlemlerine hangi tarihte başlayıp, hangi tarihte bitirdiği, tarımsal amaçlı zilyetliğin ne zaman ve ne surette başladığı ve sürdürüldüğü gibi hususlar tek tek ve olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı,yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırlar haritasında işaret ettirilmeli, komşu taşınmazlarla mukayeseli mahkeme gözlemi tutanağa geçirilmeli, taşınmazın tüm yönlerini gösterir fotoğrafları çektirilmeli, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye hava ve uydu fotoğrafları üzerinden bilimsel yöntemlerle (hava fotoğrafı ve memleket haritası ile kadastro paftası ölçeği harita çizim programları aracılığıyla eşitlenerek çekişmeli taşınmazın konumunun çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmesi, hava fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılıp stereoskop aletiyle) inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazın imar-ihyasına en erken ne zaman başlanıldığının ve ne zaman tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri bilimsel esaslara göre düzenlenmiş teknik raporlarla ve komşu taşınmazların dayanak belgeleri ile denetlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. ” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Amasya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.12.2019 tarihli ve 2018/219 Esas - 2019/319 Karar sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, 11/07/2019 tarihli teknik bilirkişi raporu ve ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 2.108,93 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 3.120,43 metrekare olmak üzere toplam 5.229,36 metrekarelik yerin davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin bozma gereklerine uyarak vermiş olduğu kararına karşı süresi içinde davalı Hazine tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın ırmak yatağı vasfıyla Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini belirtip, kararın tüm esas ve usul yönleriyle denetlenerek bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro sırasında ırmak yatağı vasfıyla tespit harici bırakılan çekişmeli taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. "

6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "–Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

6.2.4. Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 33/3. maddesindeki yollama nedeniyle genel hüküm niteliğini alan ve genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanması gereken 20. maddesinde kayıt ve belgelerin kapsamının ne şekilde tayin edileceği düzenlemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesine göre tapu kayıtlarının kapsadığı yer tayin edilirken, tapu kayıtlar ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı hüküm altına alınmıştır.

6.2.5. 3402 sayılı Kanunu'nun 20/B maddesinde harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ise bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise sınır yerlerine itibar edilerek kapsamının belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

6.2.6. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun “kayıt ve belgelerin kapsamını tayin” başlığını taşıyan 20/C maddesi hükmüne göre; “harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlardan gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır” şeklindedir. Gerçekten de belgenin birbiri ile bağlantısız, değişmeye ve genişletilmeye elverişli sınırları göstermesi halinde kayıtların kapsamının miktarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle; tapu kaydı sabit sınırlı değilse kayıt üzerinde yazılı olan miktar kadar geçerlidir ve kapsamı da bu miktara eşit şekilde tayin edilmelidir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne hükmedilmiş ise de, yapılan araştırma ve uygulamanın hüküm kurmak için yeterli olduğundan söz etmek mümkün değildir. Davacı taraf öncelikle kadastro sırasında tescil harici bırakılan dava konusu taşınmazın Nisan 1953 tarih, 77 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı, öte yandan zilyetlikle mülk edinme koşullarının da yararına oluştuğu iddiasıyla dava açtığına ve davacı yanın tutunduğu tapu kaydının Amasya Asliye Hukuk Mahkemesinin 1952/1007 Esas, 1953/9 Karar sayılı tescil ilamıyla oluştuğu anlaşıldığına göre, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesi uyarınca dayanak tapu kaydına ilişkin tescil ilamı ve haritası getirtilip zemine tatbik edilmemiş, çekişmeli taşınmaza komşu 632 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören 1978 tarih, 5 sıra numaralı tapu kaydı ile 634 parsele revizyon gören 189 tahrir numaralı vergi kaydı getirtilip çekişmeli taşınmazın bulunduğu yönü ne okudukları üzerinde durulmamıştır.

6.3.2. Öte yandan Mahkemenin zilyetlik araştırması da yetersiz olup, çekişmeli taşınmazın "ırmak yatağı’’ niteliğiyle tescil harici bırakıldığı anlaşıldığına göre, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca imar ve ihyaya muhtaç olduğu kuşkusuzdur. Ne var ki, Mahkemece hükme esas alınan ziraat mühendisi bilirkişi raporunda taşınmazın uzun yıllardır tarımsal amaçla kullanıldığı belirtildiği halde, rapor içeriğinde "emek ve masraf sarf edilerek taşınmazın ıslah edildiğine dair emareye rastlanmadığı" belirtilmek suretiyle taşınmazın imar ve ihyasının tamamlanıp-tamamlanmadığı hususunda çelişki yaratıldığı halde bu çelişki giderilmemiş, jeodezi mühendisi bilirkişi raporunda ise dava tarihinden (2013) çok öncesine (44 ve 60 yıl) ait olup, uyuşmazlığın çözümü hususunda elverişli olmayan tarihlere ait hava fotoğrafları incelenmiş, taşınmazın sınırında yer alan ırmağın taşkın yaptığı anlatıldığına göre, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları getirtilip ilgili tarihlerde ırmak yatağı ve çekişmeli taşınmaz hava fotoğrafları üzerinde ayrı ayrı gösterilerek taşınmazın ırmak yatağı kapsamında kalıp kalmadığı hususu araştırılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.

6.3.3. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle; davacı yanın tutunduğu tapu kaydının dayanağı olan Amasya Asliye Hukuk Mahkemesinin 1952/1007 Esas, 1953/9 Karar sayılı tescil ilamı ve eki haritası ile, çekişmeli taşınmaza komşu 632 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören 1978 tarih, 5 sıra numaralı tapu kaydı ile 634 parsele revizyon gören 189 tahrir numaralı vergi kaydı getirtilmeli, ayrıca Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi/ mevkiyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafları bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesi evreye ilişkin farklı tarihlere ait en az 3 hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları istenilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, üç kişilik zirai bilirkişi kurulu ve jeolog bilirkişi katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır.

6.3.4. Taşınmaz başında yapılacak keşif sırasında davacı tarafın tutunduğu Nisan 1953 tarih, 77 sıra numaralı tapu kaydının dayanağını oluşturan tescil krokisinin yöntemince uygulanması suretiyle tapu kaydının kapsamı 3402 sayılı Yasa’nın 20/A maddesi uyarınca haritasına göre belirlenmeli, tescil krokisinin uygulama kabiliyetinin bulunmaması durumunda tapu kaydının hudutlarının mahalli bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi istenilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların hudutlara ilişkin beyanları komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, kayıt uygulaması sırasında özellikle taşınmaza komşu 632 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören 1978 tarih, 5 sıra numaralı tapu kaydı ile 634 parsele revizyon gören 189 tahrir numaralı vergi kaydının çekişmeli taşınmazın yönünü ne okuduğu üzerinde durulmalı, tapu kaydının haritasının uygulanamaması ve sınırlarının da gayri sabit hudutlu olduğunun anlaşılması halinde kaydın miktarı ile geçerli olduğu düşünülmeli, davacı dayanağı tapu kaydına kapsam tayin edilirken tapu kaydının revizyon durumu da gözetilmeli, teknik bilirkişiye uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir ayrıntılı kroki düzenlettirilmeli, çekişmeli taşınmazın kısmen veya tamamen tapu kaydının kapsamı dışında kaldığının belirlenmesi halinde yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri hangi hakka istinaden kullanıldığı, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup olmadığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, 3 kişilik zirai bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın toprak yapısı ve niteliği ile imar-ihya ve zilyetlik durumunu belirtir, önceki raporların da değerlendirildiği bilimsel verilere dayalı rapor alınmalı, jeolog bilirkişiden dava konusu taşınmazın sınırında ırmak yatağı bulunduğu göz önüne alınarak, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini, evveliyatının ırmak yatağı niteliğinde olup olmadığını, ırmak yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif ırmak yatağında kalıp kalmadığını, aktif ırmak yatağında kalmıyor ise ırmağın etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklar nitelikte ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde çekişmeli taşınmazın incelenen 3 adet fotoğrafa göre sınırları ve niteliği belirlenmeli, taşınmaz üzerinde imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığını ve tamamlanmış ise tamamlanma tarihini belirten rapor alınmalı, taşınmazın üzerindeki zilyetliğin durumu memleket haritası ve uydu fotoğrafları ile denetlenmeli, çekişmeli taşınmazı tüm yönleriyle gösterir yakın plan fotoğrafları çektirilerek dosyaya konulmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu hususlara riayet edilmeden eksik inceleme ile verilen karar maddi hakikate ulaşmaktan oldukça uzaktır.

6.3.5. Tüm bunlardan ayrı olmak üzere, Mahkemenin 27/05/2015 tarihli önceki kararında davacı yararına iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli krokide (C) harfi ile belirtilen, 4.852,20 metrekare yüzölçümünde olan bölümünün davacı adına tesciline karar verildiği, bu kararın davacı tarafça temyiz edilmediği, davalı Hazinenin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.01.2018 tarih ve 2015/21034 Esas, 2018/108 Karar sayılı kararıyla bozulduğu, bozma üzerine eldeki temyiz isteğine konu kararda ise bu kez, 11/07/2019 tarihli teknik bilirkişi raporu ve ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 2.108,93 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 3.120,43 metrekare olmak üzere toplam 5.229,36 metrekarelik yerin davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği; şu halde önceki hükmü temyiz etmeyen davacı lehine, hükmü temyiz eden davalı Hazine aleyhine olacak şekilde müktesep haklara riayet edilmeksizin karar verildiği anlaşılmakla temyiz itirazları açıklanan tüm bu nedenlerle yerinde görülmüştür.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.