"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki tarihli kararının, davacılar vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması neticesinde, Yerel Mahkeme tarafından bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Kadastro sonucu, ... ilçesi, ... çalışma alanında bulunan 119 ada 2 parsel sayılı 16.811,84 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ...mirasçıları ... ve müşterekleri, taşınmazın bir bölümü hakkında miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmışlardır.
II. CEVAP
Davalı Hazine usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiş, davalı Hazine temsilcisi iştirak ettiği oturumlarda ise davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.07.2015 tarihli ve 2015/16 Esas, 2015/49 Karar sayılı kararı ile, davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptaline, 15.06.2015 tarihli kadastro bilirkişileri raporu doğrultusunda eki krokide (A) harfi ile gösterilen 2.929,65 metrekare yüzölçümlü kısmın taşınmazdan ifrazı ile aynı adada son parsel numarası verilmek suretiyle davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Mahkemenin önceki tarihli kararı, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 07.12.2017 tarihli, 2015/18772 Esas, 2017/8649 Karar sayılı kararıyla: ‘’Mahkeme tarafından yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu belirtilerek, sağlıklı bir sonuca ulaşmak için çekişmeli taşınmazın komşu parsellerine ait kadastro tutanakları ve varsa dayanakları belgeler getirtilmeli, tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait dava konusu taşınmazların bulunduğu yere ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edilmelidir. Bundan sonra, 3 kişilik ziraat mühendisi ile fen, jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetleri, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları eşliğinde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik olarak, temin edilebilecek en eski tarihli uydu fotoğrafları üzerinde de inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, kullanıma ara verilip verilmediği hususlarında rapor düzenlettirilmeli, zirai bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığını, ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, çekişmeli taşınmaz ile komşu taşınmazların toprak yapısı ve niteliği hususunda fark bulunup bulunmadığını irdeleyen, çekişmeli taşınmazın niteliğini, kullanım durumunu ve zilyetlik süresini kesin olarak belirleyen, taşınmaz üzerinde olduğu öne sürülen meyve ağaçlarının yaşını, verimlilik durumunu bildirir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazın dört hududunu gösterir şekilde ve taşınmazın hangi bölümüne ait olduğuna dair gerekli açıklamanın yapıldığı fotoğraflar raporlara eklenmeli, fen bilirkişisinden keşfi takibe imkan verir, taşınmaz üzerinde bulunduğu beyan edilen eski taş duvarın yerini de işaret eder şekilde kroki ve rapor düzenlemesi istenmeli, zilyetlikle kazanma şartlarının davacı taraf lehine oluşup oluşmadığı kesin olarak belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de hüküm ile taşınmaz birbirinden bağımsız 3 parçaya bölündüğü ve tapu kaydının tamamının iptaline karar verildiği halde kalan bölümler hakkında tescil hükmü kurulmamış olması da isabetsiz olmuştur.‘’ gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Karar Düzeltme Kararı
Yukarıda bahsi geçen bozma kararına karşı davacılar vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuş olmakla Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi 05.10.2018 tarih, 2018/1298 Esas, 2018/5474 Karar sayılı kararıyla "Dosya içeriğine, Mahkeme kararın da belirtilip, Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin esasa ilişkin HUMK'un 440. maddesinde sayılan nedenlere uygun olmayan karar düzeltme talepleri yerinde değildir. Ancak davanın "tapu iptali ve tescil davası" olmasına ve Mahkemece de çekişmeli taşınmaz hakkında Hazine adına oluşan tapu kaydının iptaline ve bir bölümünün davacı adına tapuya tesciline karar verilmesine rağmen, davanın nitelendirilmesine hataya düşülerek hükmün 3. ve 4. maddesinde TMK'nın 713. maddesine atıf yapılmak suretiyle davanın "tescil" davası olarak nitelendirilmek suretiyle yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine vekalet ücretinin hükmedilmemesi dahi isabetsiz olup davacı vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz isteminin bu nedenlerle kabul edilmesine rağmen bozma içeriğinde nedenlerin açıklanması sehven unutulmuş olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 07.12.2017 tarihli ve 2015/18772 Esas, 2017/8649 Karar sayılı bozma kararı içeriğine ilave olarak Yerel Mahkeme kararının yargılama giderleri ve vekalet ücretine dair 3. ve 4. maddesiyle de usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün ilave bu nedenlerle de bozulmasına’’ karar verilmiştir.
4. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.12.2019 tarihli ve 2018/56 Esas, 2019/61 Karar sayılı kararıyla; davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle, çekişmeli 119 ada 2 parsel sayılı davalı Hazine adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile, 25/06/2019 tarihli fen bilirkişi raporu ekinde yer alan krokide (A) harfi ile gösterilen 2.929,65 metrekare yüz ölçümlü alanın, 119 adanın son parsel numarasını takip eden parsel numarası ile bahçe vasfıyla, Erzincan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/1834 E. ve 2019/1969 K. sayılı veraset ilamı doğrultusunda, davacılar adına payları oranında kayıt ve tesciline, krokide (A) harfi ile gösterilen 2.929,65 metrekare yüz ölçümlü alanın ifrazı sonrasında geriye kalan ve krokide (B) harfi ile gösterilen 1.683,06 metrekare yüz ölçümlü alan ile (C) harfi ile gösterilen 12.199,13 metrekare yüz ölçümlü alanın, ayrı ayrı 119 adanın son parsel numarasını takip eden parsel numaraları ile ham toprak ve taşlık vasfıyla davalı Maliye Hazinesi adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
5. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin bozma gereklerine uyarak vermiş olduğu kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde, işin esası yönünden davacı yararına iktisap koşullarının oluşmadığı dosya kapsamı ile sabit olduğu halde davanın kabulüne hükmedilmesinin isabetsiz olduğu, öte yandan dava değeri üzerinden nispi harç tamamlanmadığı halde vekalet ücretinin yanlış hesaplanması suretiyle davalı yararına olacak şekilde fazladan vekalet ücretine hükmedildiği gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
7. Gerekçe
7.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.
7.2. İlgili Hukuk
7.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
7.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.
7.3. Değerlendirme
7.3.1 Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, bozma kararı uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşılmasına göre yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı Hazine temsilcisinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
7.3.2. Davalı Hazine temsilcisinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği üzere, tapu iptali ve tescil davalarında dava değeri, çekişmeli taşınmazın keşif sırasında belirlenen değeridir. Öte yandan davanın kabulü halinde ancak harcı ikmal edilen değer üzerinden davacılar lehine nispi vekalet ücreti takdir edilmesi mümkün olup, yargılama sırasında taşınmazın belirlenen değeri üzerinden harç ikmal edilmemiş ise bu durumda vekalet ücretinin tayini sırasında harcı ikmal edilen değerin esas alınması gerekecektir.
Somut olayda, kabul kapsamına alınan dava konusu taşınmaz yönünden davacı tarafından 18.258,23 TL üzerinden harç ikmal edilmiştir. Bu durumda, harcı ikmal edilen değer olan 18.258,23 TL üzerinden davacılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
V. SONUÇ:
1- Yukarıda (7.3.1.) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Hükmün (7.3.2.) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.12.2019 tarih, 2018/56 Esas, 2019/61 Karar sayılı hükmünün 6. bendinin hükümden çıkarılarak yerine 6. bent olarak “Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.'ye göre hesaplanan 2.725,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,” cümlesinin yazılmasına, davalının bu yöne değinen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.