Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4595 E. 2022/4068 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istemine ilişkin davada, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın imar planı durumu, hava fotoğrafları ve eski kayıtlar gibi hususlarda yeterli araştırma yapılmadan, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğu, ayrıca teknik bilirkişi raporunun hava fotoğraflarının yöntemince incelenmesi suretiyle düzenlenmediği ve diğer bilirkişi raporlarının da yetersiz olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istekli davanın yapılan yargılaması sonunda, önceki tarihli bozma kararına uyulmak suretiyle verilen davanın kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ..., imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan dava dilekçesinde mevki ve sınırları belirtilen taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, niza konusu taşınmazın dere yatağı olarak tespit dışı bırakıldığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu açıklayarak, davanın reddi ile Hazine adına tescile karar verilmesini istemiştir.

Davalı Bostaniçi Belediye Başkanlığı vekili, dava konusu taşınmazın taşkın tehdidi altında olduğu, bu nitelikte bir yerin özel mülkiyete konu edilemeyeceğini bildirmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 22/01/2015 tarihli ve 2013/497 Esas - 2015/56 Karar sayılı kararıyla, davacı yararına zilyetlikle iktisap koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişisinin 15.12.2014 tarihli krokili raporunda (A) harfi ile gösterilen 8.305,85 metrekarelik kısmın Van ili, Merkez Bostaniçi köyünde son bulan parselden sonra ayrı yeni bir parsel numarası verilmek sureti ile davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince “Dava, TMK'nın 713. maddesinin 1. fıkrası uyarınca tescil istemiyle açılmış olup, bu nitelikteki davaların aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine karşı açılması zorunludur. Mahkemece, temyize konu taşınmaz bölümü üzerinde Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesinde öngörülen edinme koşullarının davacı taraf yararına oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, hükümden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa hükümleri uyarınca, Büyükşehir Belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, mahalle olarak, bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmış olup, Mahkemece ilgili ilçe belediyesi yönünden taraf teşkili sağlanmış ise de yasa gereğince yasal hasım olduğu halde Van Büyükşehir Belediye Başkanlığının da davayı dahil edilmesi gerektiği gözden kaçırılmıştır. Hal böyle olunca; taraf koşulu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup mahkemelerce re'sen gözetilmesinin zorunlu olması nedeniyle öncelikle Van Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı; bundan sonra taraflardan delil ve savunmaları sorularak toplanmış ve toplanacak tüm deliller değerlendirilmek suretiyle bir hüküm kurulmalıdır.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 27.11.2018 tarihli ve 2018/92 Esas - 2018/496 Karar sayılı kararıyla, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle fen bilirkişisinin 15.12.2014 tarihli krokili raporunda (A) harfi ile gösterilen 8.305,85 metrekarelik kısmın Van ili, Merkez Bostaniçi köyünde son bulan parselden sonra ayrı yeni bir parsel numarası verilmek sureti ile davacı ... adına tapuya tesiciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Verilen Karara Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, öncelikle hak düşürücü süre itirazında bulunduğunu belirtip, Mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğini, hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmadığını, dere yatağı niteliğindeki eldeki davanın konusu çekişmeli taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, yöntemince belgesiz araştırması yapılmadığını, imar-ihya koşullarının oluşup oluşmadığının tam olarak belirlenmediğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Eldeki dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir. Hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunu tanzim eden bilirkişinin hava fotoğraflarının incelenmesi hususunda ihtisası olmadığı, raporda hava fotoğraflarının stereoskopik olarak ardışık biçimde incelenmediği, monoskopik incelemeye dayalı olarak tanzim edilen bu raporda, öncelikle taşınmazın kullanım sınırlarının belirgin olmadığı belirtilip, ardından taşınmazın imar ve ihya edilerek kullanıldığına dair kanaat sunulduğu, şu haliyle raporun kendi içerisinde çelişkili olduğu ve ehil olmayan bilirkişi tarafından hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan dosya kapsamında yer alan ve komşu parsellere revizyon gördüğü anlaşılan kayıtların çekişmeli taşınmazın bulunduğu yönü ‘’ dere’’ olarak okuduğu, taşınmazın kadastro sırasında dere yatağı olarak tescil harici bırakıldığı anlaşıldığına göre öncesinde dere yatağı niteliğindeki bu yerin halihazırdaki vasfını belirlemekten uzak, çekişmeli taşınmazın dere yatağı ile ilişkisini topografik haritalardan istifade ederek tayin etmeyen ve hangi dayanakla varıldığı bilimsel olarak ortaya konulmayan bir kısım soyut değerlendirmeyi içeren jeoloji bilirkişi raporuna itibar edildiği, yine taşınmazın imar ihyası tamamlanarak tarım arazisi vasfını alıp almadığı noktasında son derece yetersiz olan ziraat mühendisi bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, çekişmeli taşınmazın kesinleşmiş imar planı kapsamında kalıp kalmadığı hususunun da araştırılmadığı, ayrıca davacı tanık deliline dayandığı halde davacı tanıkları yöntemince keşif mahallinde hazır edilerek beyanlarının alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde noksan tahkikat sonucunda verilen karar maddi gerçeğe ulaşmaya muktedir değildir.

6.3.2. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazın imar planına alınıp alınmadığı, alınmış ise imar planının hangi tarihte onaylanarak kesinleştiği ilgili belediyelerden sorularak, imar planın onaylı bir örneği dosya arasına celbedilmeli; ayrıca taşınmaza ait eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına alınmak suretiyle, taşınmazın dava tarihinden önce kesinleşmiş imar planı kapsamında kaldığının anlaşılması halinde imar planının kesinleşme tarihinden, aksi halde dava tarihinden 15-20- 25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, ayrıca taşınmaza ait tüm topografik haritalar dosya arasına temin edilmelidir.

6.3.3. Bu şekilde dosyanın ikmal edilmesinden sonra mahallinde, yerel bilirkişiler ve usulüne uygun olarak keşif mahalline davet edilecek davacı tanıkları ile üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu, fen bilirkişisi, jeodeloji mühendisi bilirkişi ve jeodezi- fotogrametri mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişiler ve tanıkların beyanları arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanağı kayıtlarla denetlenmeli; ziraatçi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, imar ve ihyaya konu edilmişse imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi içeren, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğraflarını da içerir, önceki ziraat bilirkişi raporlarını irdeler şekilde, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeoloji mühendisi bilirkişiden taşınmazın dere yatağı vasfında olup-olmadığı, aktif dere yatağı sahasında kalıp kalmadığı, jeolojik yönden dere yatağı ile olan ilişkisini irdeleyen ve topografik haritalardan istifade edilmek suretiyle hazırlanmış rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, hava ve uydu fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre taşınmazın niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü belirten rapor düzenlemesi istenilmeli; fen bilirkişisinden, keşfi takibe elverişli, dava konusu taşınmazı komşularıyla birlikte gösterir, taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığını gösteren krokili rapor aldırılmalı; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek çekişmeli taşınmazda dava tarihinden önce onaylanan imar planı varsa bu tarihe kadar yoksa dava tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığını araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.