Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4605 E. 2022/4613 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetliğe dayanarak Hazine adına kayıtlı taşınmazın bir bölümünün tapu kaydının iptali ve kendi adına tescili istenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın önceki bozma kararında belirtilen hususları tam olarak araştırıp incelemediği, özellikle zilyetliğin kesintisizliği, süresi ve davacının babasının zilyetliği konusunda yeterli araştırma yapmadığı, hava ve uydu fotoğrafları incelemesi ile ziraat bilirkişi raporunun eksik olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaaşımı zilyetliğine dayanarak Şebinkarahisar ilçesi Toplukonak köyünde bulunan Hazine adına ham toprak vasfı ile tespit ve tescil edilen 210 ada 22 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne yönelik olarak tapu iptali ve davacı adına tescili istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Şebinkarahisar Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/03/2015 tarihli ve 2013/333 Esas 2015/55 Karar sayılı kararıyla,davanın kabulüne, çekişmeli 210 ada 22 parsel sayılı taşınmazın 19.09.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (E) harfi ile gösterilen 6.351.59 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Bozma İlamı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29/03/2018 tarihli 2018/162 Esas 2018/2215 Karar sayılı kararı ile; “...yapılan araştırma ve incelemenin karar için yeterli bulunmadığı, davacı adına aynı çalışma alanında belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz bulunup bulunmadığının araştırılması, 2008 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının getirtilerek yöntemince uygulanması, taşınmazın bulunduğu yerde yerel bilirkişi, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi, fen ile jeodezi veya fotoğrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişi ile yeniden keşif yapılması, yukarıda belirtilen tarihte çekilmiş hava fotoğrafı üzerinde stereoskop aleti ile inceleme yaptırılması, çekişme konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, kullanıma ara verilip verilmediği hususlarında rapor düzenlettirilmesi, zirai bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı, var ise hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, çekişmeli taşınmaz ile komşu taşınmazların toprak yapısı ve niteliği hususunda fark bulunup bulunmadığını irdeleyen, taşınmazın niteliğini,kullanım durumunu ve zilyetlik süresini kesin olarak belirleyen rapor hazırlattırılması, zilyetlikle taşınmaz kazanma şartlarının davacı taraf lehine oluşup oluşmadığının kesin olarak belirlenmesi, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği ”belirtilerek karar bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Şebinkarahisar Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/02/2020 tarihli 2018/191 Esas 2020/52 Karar sayılı kararıyla, keşifte dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanıkların çelişki içermeyen tutarlı beyanları,harita mühendisi ve fen bilirkişisince hazırlanan 07.08.2019 havale tarihli 1973 ve 2004 tarihli hava fotoğraflarının incelenmesinde bu yerlere dair kullanım olduğu doğrultusunda rapor hazırlandığı, ziraat bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 03.09.2019 tarihli davaya konu yerin kadimden beri imar ihya edilen tarım arazisi vasfında olduğunun belirtildiği, Kadastro Kanunu 14. maddesinde belirtilen şartların oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne, çekişmeli 210 ada 22 parsel sayılı taşınmazın 07708/2019 havale tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 6.404.84 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece hatalı ve eksik inceleme neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap koşullarının oluşmadığını, mahalli bilirkişilerin birbiri ile çelişik ifadelerde bulunduğunu, komşu köyden bilirkişi dinlendiğini, dava dışı köy tüzel kişiliğinin Hazine ile birlikte yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ve re'sen belirlenecek nedenlerle kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.

6.Gerekçe

6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastrodan önceki haklara dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davaya konu Toplukonak köyü çalışma alanında bulunan 210 ada 22 parsel sayılı 133.617.81 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

6.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "hükümlerini içermektedir.

Bilindiği üzere terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık gibi taşınmazlar, ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Yasa'nın 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir.

6.3. Değerlendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tespit tarihine kadar davacı yararına 4721 sayılı TMK’nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığıdır.

Hemen belirtilmelidir ki, Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Yerel Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK).

Somut olayda; bozma kararına uyulmakla bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılması gerekirken bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Şöyle ki bozma kararında hava fotoğrafları ile en eski tarihli uydu fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılarak kullanıma ara verilip verilmediği hususlarında rapor düzenlettirilmesi, 3 kişilik ziraat bilirkişi mühendisi kurulundan rapor alınması belirtildiği halde Mahkemece 2 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan rapor alındığı, harita mühendisinin 1973 ve 2004 tarihli hava fotoğraflarını incelediği ve bu tarihlerde dava konusu bölüm üzerinde kullanım olduğu, taşınmaz üzerinde ağaçlar olduğunun belirtildiği, ancak kullanıma ara verilip verilmediği hususunda bilgi verilmediği gibi bozma sonrası alınan zirai bilirkişi raporunda; çekişmeli bölümün tarımsal amaçlı tarla niteliğinde kuru tarım yapılan yerlerden olduğu ve bir süre ara verdikten sonra tekrar imar ihya edilerek aralıksız olarak 15-20 yıldır tarımsal amaçlı bahçe niteliğinde kullanıldığı, 10-15 yaşlarında 47 adet ceviz ağacı bulunduğu belirtildiğinden taşınmaz üzerindeki kullanıma ne zaman ara verildiği ve bu ara vermenin ne kadar sürdüğü, bu ara vermenin terk olup olmadığı yeterince araştırılmamıştır. Ayrıca davacının tek başına zilyetliği yasada aranan 20 yıllık süreyi doldurmadığından davacının babası adına usulüne uygun belgesiz araştırması yapılmamıştır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi, teknik bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulunun katılımıyla keşif yapılmalı;

Yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmaz bölümünün önceki ve şimdiki niteliği, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin ekonomik amaçlı olup olmadığı, zilyetliğe ara verilip verilmediği, taşınmazın terk edilip edilmediği, zilyetlik mevcut ise zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü hususlarının etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli;

Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın eğimini, niteliğini, toprak yapısını, üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmaz üzerinde ekonomik amaçlı zilyetliğe ne zaman başlanıldığını, kullanıma ara vermenin ne zaman başlayıp ne zaman tekrar başlandığını ve taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, bilimsel verilere dayalı, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın her yönünden çekilmiş ve sınırları kabaca işaretlenmiş renkli fotoğraflarını içerir, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;

Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden uydu fotoğrafları ile hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, kullanıma ara verilip verilmediği, ara verilmiş ise bu aranın ne zaman başlayıp bittiği hususlarında rapor düzenlettirilmeli;

Fen bilirkişisine, keşfi takibe ve denetlemeye imkan veren rapor ve kroki düzenlettirilmeli; mahkeme hakiminin, taşınmazın niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı;

Bundan sonra 3402 sayılı Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca, davacının babası adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği, Tapu Müdürlüğü ve ilgili Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup, iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, taşınmazın tespit tarihine kadar 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.