Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4670 E. 2022/8398 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu iptali ve tescili davasından sonra açılan yargılamanın iadesi talebinde, husumetin doğru yöneltilip yöneltilmediğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargılamanın iadesi talebinde, tapu iptali ve tescil davalarında husumetin tapu kayıt malikine yöneltilmesi gerektiği, davada husumetin tapu müdürlüğüne yöneltildiği, tapu müdürlüğünün kayıt maliki olmadığı ve diğer davalılar yönünden de usulüne uygun dava açılmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına ve davanın husumet yokluğu ve usulüne uygun dava açılmaması sebebiyle reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın, davacı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına dair verilen karara karşı yargılamanın iadesi talebiyle açılan dava sonucunda, Mahkeme tarafından verilen ret kararı süresi içinde davacı ... ile bir kısım dahili davalılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Kadastro sonucu çekişmeli 253 ada 7 parsel sayılı taşınmaz, tapu kaydı nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... yargılamanın iadesi isteğine konu dava dosyasında çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile murisi olan babası ... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmış, yargılama sırasında diğer mirasçılar da davaya dahil edilmişlerdir. Mazgirt Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/82 Esas, 2012/270 Karar sayılı kararıyla önceki tarihli bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 253 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 04.04.2012 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 3.186,37 metrekare yüz ölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptali ile, bu bölümün tamamı 392 pay kabul edilerek miras payları oranında ... mirasçısı olan davacı ... ve müşterekleri adlarına tesciline, aynı raporda (E) harfi ile gösterilen 4.500 metrekare yüz ölçümündeki bölüme ilişkin davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine karar onanmak suretiyle derecattan geçerek kesinleşmiştir.

Bilahare davacı ... yargılamanın iadesi talepli dilekçesiyle, tapu müdürlüğünün yargılamanın iadesi isteğine konu dava dosyasında eksik ve yanıltıcı müzekkere cevapları verdiğini, çekişmeli taşınmaza ilişkin önceki tarihli ihtiyati tedbir kararının mahkemeye bildirilmediği, taşınmazın davalı adına tesciline esas tapu kaydının dayanağını oluşturan ortaklığın giderilmesi davasında alınan satış kararının sonraki tarihli hüküm ile ortadan kaldırıldığını tüm bu hususların muhakemenin neticesine tesir ettiğini ileri sürerek, tapu müdürlüğü aleyhine yargılamanın iadesi talebinde bulunmuştur.

II. CEVAP

Yargılama sırasında davaya dahil edilen ... vekili cevap dilekçesinde, dava dilekçesinde hasım gösterilmediklerini, bu nedenle de husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafından iade-i muhakeme sebebinin açık olarak gösterilmediğini davacının, Tapu Müdürlüğünün bir takım bilgi ve belgeleri gizlemiş olmasından dolayı haklarının ihlal edildiğini iddia ettiğini, bu durumda davacının iddiasını kanıtlaması için Ceza Mahkemesinden mahkumiyet kararı getirmesinin gerektiğini, davacının dayandığını iddia ettiği ve gösterdiği delillerin iade-i muhakeme için yeterli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mazgirt Asliye Hukuk Mahkemesince, yargılamanın iadesi talep edilen 2011/82 Esas- 2012/270 Karar sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davacı ... tarafından temyiz edilen kararın Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 10/03/2014 tarih ve 2013/13426 Esas-2014/2329 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği, davacı ...'in karar düzeltme talebine istinaden Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 24/11/2014 tarih ve 2014/19362 Esas-2014/13705 Karar sayılı ilamı ile karar düzeltme isteğinin reddine karar verildiği ve hükmün 24/11/2014 tarihi itibariyle kesinleştiği, eldeki davada yargılamanın iadesini gerektirir bir neden bulunmadığı, davacının iddiasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 375. maddesinde sayılan nedenler arasında yer almadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemece yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı ile bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davacı ... dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaları tekerrür ederek, Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davada yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluştuğunu belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

2.2. Bir kısım dahili davalılar ... ve arkadaşları vekili tapu müdürlüğünün yargılamanın iadesi isteğine konu dava dosyasında eksik ve yanıltıcı müzekkere cevapları verdiğini, çekişmeli taşınmazın davalı adına tesciline esas tapu kaydının dayanağını oluşturan ortaklığın giderilmesi davasında alınan satış kararının sonraki tarihli hüküm ile ortadan kaldırıldığını davada yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluştuğunu belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yargılanmanın iadesi istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

HMK'nın 374. maddesinde; "Yargılamanın iadesi, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş hükümlere karşı istenebilir" hükmü düzenlenmiştir.

Anılan Kanun'un 375. maddesinde yargılamanın iadesi sebepleri; “(1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:

a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.

b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hakimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.

c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.

ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.

d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmi makam önünde ikrar edilmiş olması.

e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.

f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.

g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.

ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.

h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.

ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.

i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması (Eklenmiş ibare RGT: 31.07.2018 RG No: 30495 Kanun No: 7145/19) veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.

(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hallerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir" şeklinde düzenlenmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1 Bilindiği üzere yargılamanın iadesi, bazı ağır yargılama hatalarından ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün sona ermesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. Öte yandan yargılamanın iadesi isteği, iadesi talep edilen dosya ile sıkı sıkıya bağlı olup, istek doğrudan maddi anlamda kesin hüküm teşkil edecek şekilde kesinleşen ilk karara matuf görülüp sonuçlandırılacaktır. Somut olayda yargılamanın iadesi isteğine konu Mazgirt Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/82 Esas- 2012/270 Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde davanın tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, kural olarak davacı sıfatı (aktif husumet ehliyeti) hakkın malikine, davalı sıfatı (pasif husumet ehliyeti) ise o hakka uymakla yükümlü olan kişiye aittir. Tapu iptali ve tescil davalarında husumetin tapu kayıt malikine yöneltilmesi zorunludur. Husumet konusu, kamu düzenine ilişkin dava şartı olduğundan davanın her safhasında ileri sürülebilir ve mahkemece de re'sen dikkate alınması gerekir. Hal böyle olunca eldeki davada davacının husumeti açıkça Tapu Müdürlüğüne yönelttiği, ne var ki Tapu Müdürlüğünün yargılamanın iadesi isteğine konu tapu iptali ve tescil davasında kayıt maliki ve dolayısıyla davanın tarafı olmadığı anlaşıldığına göre adı geçen davalı yönünden davanın husumet yokluğundan reddi gerekirken esastan reddi doğru görülmemiştir.

3.3.2 Dahili davalılar yönünden dosyanın incelenmesine gelince; hemen belirtilmelidir ki hukuk usulü sisteminde, bazı istisnai haller dışında, “dâhili davalı” müessesesi bulunmamaktadır. Mahkemece, ancak davada taraf olan kişiler hakkında karar verilebilir. Dava açıldıktan sonra davalı tarafı değiştirmek ya da mevcut davalı taraf yanına başka davalı eklemek mümkün değildir. Dava tarihinde yürürlükte olan usul yasamızda davanın nasıl açılacağı gösterilmiştir. Dava açıldıktan sonra davanın tarafı olmayan kişilerin dahili dava edilmesi ve haklarında hüküm tesis edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle harcı yatırılmış bir dava dilekçesi bulunmadığı sürece usulüne uygun olarak açılmış bir davanın varlığından söz edilemez. Yargılama dava dilekçesinde gösterilen taraflar arasında devam eder. Somut olayda davacının dava açarken husumeti açıkça Tapu Müdürlüğüne yönelttiği, ne var ki yargılama sırasında bir kısım gerçek kişilerin dahili dava dilekçesi ile dosyaya davalı olarak dahil edildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca Tapu Müdürlüğü dışındaki davalılar yönünden usulünce açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekirken davanın esastan reddi doğru görülmemiştir.

3.3.3 (IV/3.3.1 ve IV/3.3.2) numaralı paragraflarda değinilen yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün aşağıda belirtildiği şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

V. SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle; hükmün (1). Fıkrası hükümden çıkarılarak yerine;

"1-a) Davalı ... aleyhine açılan yargılamanın iadesi davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,

b) Diğer davalılar hakkında usulen açılmış bir dava bulunmadığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA" cümlelerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davacı tarafından yatırılmış olan temyiz harcının istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.