Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4682 E. 2022/5228 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları öncesinde davacının zilyetliği altında olduğu iddia edilen taşınmazın mera vasfında olup olmadığı ve davacının zilyetliğinin tapu iptali ve tescil davası açmaya yeterli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararında belirtilen hususlara aykırı olarak, komşu köylerden bilirkişi dinlemeden ve yeterli araştırma yapmadan karar vermesi, usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, İlk Derece Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle, ... ilçesi, ... köyünde bulunan çekişmeli 219 ada 91 parsel sayılı taşınmazın 35 dönümlük kısmı kendisine ait iken Maliye Hazinesi adına tescil edildiğini ileri sürerek, bu kısmın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi duruşmada alınan beyanında davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, taşınmazın mera vasfında olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29/11/2017 tarihli 2015/17558 E., 2017/8199 K. sayılı kararında; taşınmazın bulunduğu yerde varsa mera tahsis kararları, ekleri ve haritaları ile tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra; taşınmaz başında komşu köyler halkından seçilecek tarafsız, olabildiğince yaşlı, çekişmeli taşınmazı iyi bilen yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişi ve üç kişilik ziraat mühendislerinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, varsa mera tahsis kararı ve haritaları uygulanıp kapsamları belirlenmeli, mera tahsisi yoksa, taşınmazın öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, çekişmeli taşınmaz bölümü ile taşınmazın diğer bölümü arasında ayırıcı nitelikte bir unsur bulunup bulunmadığı araştırılmalı, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, zaman içinde sınırlarında genişleme olup olmadığı hususunda yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, üç kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan önceki tarihli keşif sonucu dosyaya ibraz edilen ziraat bilirkişi raporundaki bulguların da değerlendirilmesi suretiyle, taşınmazın niteliği, taşınmazın temyize konu (A) harfi ile gösterilen bölümü ile geriye kalan kısmı arasında ayırıcı unsur, sınır, kot farkı, bitki örtüsü farkı olup olmadığı, (A) harfi ile gösterilen bölüm üzerindeki bitki örtüsünün ne olduğu ve zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğüyle ilgili olarak ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmasının gereğine değinilerek karar bozulmuştur.

3. Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 04/12/2019 tarih 2018/837 E., 2019/543 K. sayılı kararıyla, harita ve jeodezi bilirkişisinin 11/09/2019 tarihli raporunda 1957 tarihli hava fotoğrafında dava konusu taşınmazın sınırlarının belli olmadığının taşınmazın mera parseliyle aynı vasıfta olduğunun belirtilmesi nedeniyle dava konusu taşınmazın öncesinin kadimden beri mera olduğu, davacının meradan sürmek suretiyle dava konusu taşınmazı tarla haline getirdiği, fen bilirkişisinin 24/07/2019 tarihli raporunda (B) harfiyle gösterilen yerin de meradan farklı tarihlerde sürüldüğünü gösterir nitelikte olduğu, taşınmazın kadimden beri mera olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

4. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, mahalli bilirkişi ve tanıkların çok uzun yıllar köyde yaşadıklarını, taşınmazın geçmişinin mera olmadığını beyan ettiklerini, taşınmazın geçmişinin davacının babasından kaldığının herkes tarafından bilinmekte olduğunu, 1957 yılındaki hava fotoğrafı gerekçe gösterilerek karar verildiğini, ancak 1973 tarihli hava fotoğrafında taşınmazın 40-45 yıldır tarım arazisi olarak kullanıldığını ve sınırlarının belirgin olduğunun belirtildiğini, bu hususun davayı kanıtlar nitelikte olduğunu öne sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddede yazılı kadastrodan önceki zilyetlik hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir."

6.2.3. 3402 sayılı Kanun'un "Hazine adına tespit" başlıklı 18. maddesinde; "Yukarıdaki maddelerin hükümleri dışında kalan ve tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur.

Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez" hükümlerine yer verilmiştir.

6.2.4. 3402 sayılı Kanun'un 18. maddesinden önce gelen 13, 14 ve 17. maddelerinde mülkiyet hakkının tespitine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Kanun'un önceki maddelerinde özel veya tüzel kişiler adına taşınmaz malların tespit ve tescil şartlarına yer verilmişken, Kanun'un 18/1. fıkrası ile bunların dışında kalan ve tescile tabi olan malların Hazine adına tespit ve tescil edileceği, diğer bir deyişle özel ve tüzel kişiler lehine iktisap şartları oluşmayan malların Hazineye ait olması esası getirilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında ise kamunun yararlanmasına mahsus orta malları ile hizmet mallarının (3402 sayılı Kanun'un m. 16/1), ormanların (6831 sayılı Orman Kanunu m. 1 vd), Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da (TMK'nın m.715) kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunlar uyarınca Devlete kalan yerlerin olağanüstü zamanaşımı zilyetliği yolu ile kazanılamayacakları açıkça ifade edilmiştir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Kadastro sonucu ... ilçesi, ... köyünde bulunan 219 ada 91 parsel sayılı taşınmaz kadim mera olduğu belirtilmek suretiyle mera vasfıyla köy orta malı olarak özel sicile yazılmıştır.

6.3.2. Hemen belirtilmelidir ki, bozma kararına uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağı ve Mahkemece bozma gereklerinin yerine getirilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Ne var ki; Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma kararı gereklerinin yerine getirildiğinden söz edilemez. Mahkemece, komşu köylerden mahalli bilirkişi dinlenmeden yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.

6.3.3. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle taşınmaz başında fen bilirkişisi, harita ve jeodezi bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek davada yararı bulunmayan komşu köylerden 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarından davacıların dayandığı taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, kadim mera olarak (evvelden beri başlangıcının belli olmadığı tarihten beri) kullanılıp kullanılmadığı, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, fen bilirkişisinden keşfi izlemeye elverişli, zeminde gösterilen sınırların renkli uydu fotoğrafı ile kadastro paftasının çakıştırılmak suretiyle düzenlenecek harita üzerinde gösterilmesi istenilmeli, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, uydu fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılmak ve dosya arasında bulunan hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi suretiyle, taşınmaz bölümlerinin sınırlarını ve niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin mevcut olup olmadığını, mevcut ise zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü, mera parseli ile arasında farklılık olup olmadığı, taşınmazın imar-ihyaya muhtaç yerlerden olması halinde imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığını belirtir şekilde rapor düzenlemesi istenilmeli zirai bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın niteliği ve kullanım durumu, ne zamandan beri tarım arazisi olarak kullanıldığı, taşınmazın kullanılmayan bölümü ile ayırt edici bir unsur bulunup bulunmadığı, diğer taşınmazlarla ya da davacılar tarafından bir bölümünün kullanıldığının belirlenmesi halinde kalan bölümlerle arasında ayırıcı sınır bulunup bulunmadığını, meradan kazanılmış olup olmadığını kesin olarak belirleyen taşınmazı değişik yönlerden gösteren ve taşınmaz bölümlerinin sınırlarının açıkça gösterilmek suretiyle renkli fotoğraflarla desteklenmiş raporlar alınmalı,

6.3.4. Davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinilebilecek 40-100 dönümlük miktar sınırlamasına göre durumunun ne olduğu değerlendirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

V. SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

- MUHALEFET ŞERHİ -

Dava konusu taşınmazın kadastro tespiti sırasında mer'a vasfında olduğu belirlenmek suretiyle mer'a siciline kaydının yapıldığı, 1957 yılına ait hava fotoğrafında da taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyette bulunulmadığı ve komşu mer'a parseli ile aynı özellikleri taşıdığı belirlendiğine göre; kadim mer'a vasfındaki taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile mülkiyetinin kazanılamayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Mahkemece verilen kararın onanması gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.