Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4683 E. 2022/5227 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca Hazine adına tescil talebinde bulunulan taşınmazın tarımsal üretime elverişli olup olmadığı ve ekonomik yarar sağlayıp sağlamadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, taşınmazın tarıma elverişli olup olmadığı ve ekonomik yarar sağlayıp sağlamadığı konusunda yeterli araştırma ve inceleme yapmadan, yalnızca önceki dava dosyasındaki bilirkişi raporuna dayanarak karar vermesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 18. maddesine uygun düşmediği gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen 3402 sayılı Kanun'un 18. maddesi gereğince açılan tescil davasında yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Şanlıurfa Merkez ilçesi Keberli köyünde bulunan taşınmazla ilgili imar ve ihya iddiasi ile davalı tarafından Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2010/25 Esas sayılı davanın ret edildiğini ve kararın kesinleştiğini, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, Yargıtayın 26/01/2003 tarihli ve 2002/14196 Esas, 2003/409 Karar sayılı kararında belirtildiği gibi Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin özel mülkiyete konu teşkil edecek nitelikte olmasa bile ileride bu niteliği kazanabileceğini veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olacak yerlerin Hazine adına tescilinin olanaklı olduğunu, dava konusu Merkez Keberli köyü N- 41- D-20- B pafta no.lu 19766 m² taşınmaz kültür (tarım) arazisi haline geldiğinden ve ekonomik yarar sağlayan yerlerden olması nedeniyle özel mülkiyete konu olabilecek özelliği kazandığından Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II.CEVAP

Davalılar cevap dilekçesi sunmadıkları gibi duruşmaya da katılmamışlardır.

III.MAHKEME KARARI

Mahkemece, Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/25 Esas 2011/1124 Karar sayılı dava dosyası ile davacı ... tarafından davalılar ... ve Keberli köyü tüzel kişiliği aleyhine imar ve ihyaya dayalı tescil davası açıldığı, davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesince onandığı ve 14/06/2012 tarihinde kesinleştiği, davacı ... tarafından aynı taşınmaz hakkında bu kez ... ve Keberli köyü tüzel kişiliği aleyhine iş bu davanın açıldığı ve 3402 Sayılı Yasa'nın 18.maddesine dayanılarak hükmen tescil isteğinde bulunulduğu, öğretim görevlisi ziraat mühendisi bilirkişi ve jeoloji mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda dava konusu taşınmazın % 2-6 hafif eğimli, toprak derinliğinin 15-25 cm, % 10-15 oranında taşlılık problemi olduğu, arazi kullanım kabiliyetinin eğim ve taşlılığa bağlı olarak 5. sınıf olduğu, dava konusu taşınmazın imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğu, tarım arazisi vasfında olmadığı, taşlık ve kayalık özelliğini sürdürdüğü, tarımsal üretime elverişli olmadığı, 3402 sayılı Yasa'nın 16/C maddesi kapsamında kaldığı ve aynı Yasa'nın 18/1.maddesindeki tescil koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkeme kararının yerinde olmadığını, 3402 sayılı Kanun'un 18. maddesi gereğince taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiğini öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3.Gerekçe

3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 18. maddesine dayalı Hazinenin tescil talebine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14'üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.” hükümlerini içermektedir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18. maddesinde, “Yukarıdaki maddelerin hükümleri dışında kalan ve tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur. Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez" düzenlenmesine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Davacı Hazine vekili, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.

3.3.2. Mahkemece, keşif yapılmadan, önceki Mahkeme kararındaki bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, 3402 sayılı Yasa'nın 18. maddesi uyarınca tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerin Hazine adına tescili mümkün olduğuna göre 18. madde uyarınca araştırma yapılmadan eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi isabetsizdir.

3.3.3. Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle davacı Hazineye davasını yasal hasım konumundaki İlçe Belediye Başkanlığı ile Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığına da yöneltmesi için süre ve imkan tanınmalı, taraf teşkili yöntemince sağlandıktan sonra dahili davalılardan savunma ve delilleri sorulmalı, bildirdikleri takdirde delilleri toplanmalı,

3.3.4. Mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile bir ziraatçı bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.

3.3.5. Ziraat mühendisi bilirkişiden çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliğini, kullanım durumunu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığını, böyle yerlerden ise imar-ihya edilip edilmediği, edilmiş ise hangi tarihte tamamlandığı hususlarında, Kadastro Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca ekonomik yarar sağlanabilecek yerlerden olup olmadığı, değişik yönlerden çekilmiş ve hangi bölüme ait olduğu işaretlenmiş renkli fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;

3.3.6 Fen Bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir krokili rapor aldırılmalı;

3.3.7. Tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 28/06/2022 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.