"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen ret kararı Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine ilişkin kararın süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacılar ..., ..., ..., Side( Kemer ) Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucu tespit harici bırakılan daha sonra ihdasen 27.04.2012 tarihinde Hazine adına idari yoldan tescil edilen 745, 746, 747, 748 ve 750 parsel sayılı taşınmazların murisleri ... tarafından 1960 yılından önce imar ve ihya edildiğini ileri sürerek irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zmanaşaımı zilyetliğine dayanrak tapu kaydının iptali ile adlarına tescili istemiyle, davacı ..., 745 parsel sayılı taşınmazın, davacı ... 747 parsel sayılı taşınmazın müstakilen kendi adlarına, 746 ve 748 parsel sayılı taşınmazların ise ½ paylı olarak adlarına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmışlardır.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufunda iken davacı lehine zilyetlikle kazanıma ilişkin koşullar oluşmaması sebebiyle 27/04/2012 tarihinde hazine adına tescil edildiğini, 747 parsel sayılı taşınmazda 1944 doğumlu ... ... oğlu ... tarafından fuzuli işgalci sıfatıyla kullanılmakta olup kullanımından dolayı ecrimisil tahakkuku yapılarak tahsil edildiğini, 747 sayılı parselde davacıların hiçbir surette ve sıfatla kullanımı söz konusu olmadığını, 750 parsel sayılı taşınmazın 27/03/2012 tarihli taşınmaz tespit tutanağı ile kullanım dışı olduğuna dair tutanak tutulduğunu, bu parselin davacılar ve hiç kimse tarafından kullanılmadığını, 745, 746, 748 parsel sayılı taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaz iken 26/04/2010 tarihli dilekçeleri ile müdürlüklerine müracaat ederek söz konusu taşınmazların Hazine adına tescilinin yapılarak taraflarına satışının istendiğini, bu parsellerin işgalcisi ... oğlu 1940 doğumlu ... adına ecrimisil tahakkuk ettirilerek tahsil edildiğini, taşınmazların orman alanı olarak tespit edilmesi halinde Hazine adına orman vasfı ile tescil edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Manavgat 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/01/2015 tarihli ve 2013/50 Esas - 2015/23 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
2.Bozma İlamı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi 13/06/2017 tarihli ve 2015/15843 Esas - 2017/4517 Karar sayılı kararıyla "Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacıların sair temyiz itirazları yerinde olmadığı Ancak; dava, çekişmeli taşınmazların kök muristen kaldığı, mirasçıları arasında taksim edilmediği, elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu, mirasçıların bir kısmının kendi adlarına tescili istemiyle dava açamayacakları gerekçesiyle diğer bir anlatımla dava şartı yokluğundan dolayı usulden reddedildiğine göre kendisini vekille temsil ettiren davalı taraf yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesinin 2. fıkrası gereğince maddesi uyarınca maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, gerekçeye uymayacak şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek " bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar
Manavgat 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/03/2018 tarihli ve 2018/5 Esas - 2018/90 Karar sayılı kararıyla; davacılar tarafından kazandırıcı zilyetliğe dayalı olarak asıl ve birleşen davalar ile tescil talebinde bulunulmuş ise de, davacıların tamamının muris ... ... mirasçıları olduğu, dava konusu taşınmazların öncesinin murislerine ait olup onun zilyetliğinde ve kullanımında iken davacıların dava konusu parsellerin beyanlarda ve raporlarda belirtildiği üzere değişik kısımlarına sera, bina, fidan dikerek murisin sağlığında kullanmaya başladıkları, davacıların ve diğer mirasçıların bu oluşturdukları yapıların ve ağaçların tüm parseller üzerinde karışık, dağınık vaziyette olduğu, sadece erkek mirasçıların bu tesisleri yaptığının belirtilerek kız mirasçılara yer verilmediği, murise ait olan bu yerlerin tüm mirasçılara taksim edildiğinin ve kullanıldığının iddia ve ispat edilmediği, davacıların zilyetliğinin malik sıfatıyla ve nizasız olmayıp, tüm mirasçılar tarafından açılmış ortak bir tescil davasının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl dosya davacılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
5.Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, açlan ve birleşen tüm davalar birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazların aslında bir bütün olduğu, davacıların miras bırakanı tarafından imar ihya edildiğinin sabit olduğunu,ayrıca mirasçıların tamamının ayrı ayrı da olsa dava açtıkları ve tüm davaların sonradan birleştirildiğini dolayısıyla dava konusu taşınmazların muris adına yani tüm mirasçılar adına kayıt ve tescilini talep etmiş sayılmaları gerektiğini belirterek ve resen görülecek sebeplerden dolayı mahkemenin ret kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
6.Gerekçe
6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak bir kısım mirasçı tarafından açılan tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 599. maddesi hükmü uyarınca; miras, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibarı ile hak sahibi olurlar. Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. TMK'nın 701/2. maddesi hükmüne göre, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifadeyle, tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olan ortaklıktır.
Bu yasal düzenlemelere göre, miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, terekedeki paylar ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların terekeye giren mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde somut ve bağımsız payları mevcut değildir.
6.3. Değerlendirme
Elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Bir ya da bir kısım mirasçının, terekeye ait bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için dava açması halinde mirasçıların iştirak halindeki payları üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi bulunmadığından davanın reddi gerekir. Böyle bir dava, diğer mirasçıların da paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) ve tereke temsilcisinin de, bir mirasçının yalnız kendi payı için açtığı davaya icazet verip davayı devam ettirmesine olanak yoktur. Terekeye dahil olan, elbirliği ile mülkiyete tabi taşınmazlarda, mirasçılardan biri, kendi adına tescil talebiyle 3. kişiye karşı dava açamaz.
(IV/3.) numaralı parağrafda yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle; bir kısım davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26.30 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.