"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: KARADENİZ EREĞLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, dava konusu taşınmazların Zonguldak ili, Ereğli ilçesi, Kızılcapınar köyünde bulunan taşınmazların babalarından kaldığını, miras hissesi doğrultusunda hem davacıya hem de davalılara bölünmesi gerekirken kadastro çalışmaları sırasında Zonguldak ili Ereğli ilçesi Kızılcapınar köyü 143 ada 3 parselin davalı ..., Kızılcapınar köyü 135 ada 34 parselin ise davalı ... adına tescil edildiğini,davacıya babasından gelen miras hakkına karşılık olarak bu taşınmazlardan hisse tescili yapılmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazlara ait tapu kaydının iptali ile bu taşınmazların miras hissesi oranında davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, aynı zamanda hak düşürücü süre yönünden davanın reddi gerektiğini, davacının ve davalının babaları ve murisi olan ...'ın 1985 yılında taşınmazlarını evlatları arasında paylaştırdığını ve bedelsiz olarak evlatlarına hibe ettiğini, hibe sonucu dava konusu Kızılcapınar köyü 143 ada 3 no.lu parselin muris ... tarafından ...'a bırakıldığını, parsel üzerinde bir katlı ev mevcut iken 2. katın davacı ... tarafından bilahare yapıldığını, muris ...'ın 1985 yılında evlatları arasında yaptığı paylaşım ve hibe sonucu davacı ...'a aynı şekilde Kızılcapınar köyünde taşınmazlar ve ev verildiğini, davalı ... ın maliki olduğu dava konusu olan Kızılcapınar köyü 135 Ada 34 parsel yönünden satış senetleri ile davalı ... tarafından 3. Kişilerden satın alma yolu ile edinildiğini ve ... tarafından 1994 yılında üzerindeki binanın yapıldığını, bu taşınmazın muris ... ile irtibatının olmadığını, bu durumun keşif ve rapor ile ortaya çıkacağını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
III.MAHKEME KARARI
Karadeniz Ereğli Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.06.2019 tarihli 2018/132 Esas, 2019/132 Karar sayılı kararıyla, yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarının ortak beyanlarında, dava konusu taşınmazlardan Kızılcapınar köyü 143 ada 3 parsel sayılı taşınmazın öncesinde kök muris ...'a ait olduğu, ancak ölümünden evvel 1985 yılında taşınmazlarını çocukları arasında tamamen taksim edip paylaştırdığı, dava konusu taşınmazın da davalı ...'a isabet ettiği, davalı ...'ın taksim sonucunda kendisine düşen dava konusu taşınmaza iki katlı ev inşa ederek uzun yıllardır tek başına ikamet ettiği, davacının ne yapılan binada ne de bahçesinde herhangi bir hakkının ya da zilyetliğinin bulunmadığı, yine taksim sonucunda köyden davacıya da taşınmazların düştüğü ve davacı tarafından kullanıldığını ifade etttikleri, taksim hususunu doğruladıkları, gerçekten de, Karadeniz Ereğli Tapu Müdürlüğünden davacıya ait tüm tapu kayıtlarının celp edildiği, taksim hukuksal sebebi ile davacı adına tescil edilen Kızılcapınar köyünde bulunan taşınmazlar olduğunun görüldüğü, 135 ada 34 parsel sayılı taşınmazın ise yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının ortak beyanlarına göre, kök muristen gelmeyip davalı ...'ın köyde üçüncü kişilerden para karşılığında satın alınan arazisi olduğu, bu kapsamda, dava konusu taşınmazın kadastro tutanağındaki taşınmazın kök murise ait olduğu, taksim ve hibe sonucu davalı ...'a isabet ettiği hususlarının doğru olmadığı, davalı ...’ın dava konusu taşınmazı üçüncü kişilerden para karşılığında satın aldığına ilişkin adi yazılı köy senetlerine delil olarak dayandığı, mahallinde bu senetlerın hudutları okunarak uygulandığı, özellikle, adi yazılı köy senetlerinde imzası bulunan ve araziyi satan şahıslardan tanık ... "Mayıs 1992 ve Haziran 1992 tarihli senetlerin içeriği doğrudur, imza da bana aittir, az önce söylediğim gibi ben şuanda dava konusu parsel üzerinde bulunan evi de arkasındaki bahçeyi diğer hissedarlar ile birlikte davalı ...'e sattım, senette gösterilen yer dava konusu yerdir, bizzat sattığım için iyi biliyorum, başka bir yer değildir, 02/01/1995 tarihli ve ...tarafndan satılan yer ise dava konusu yerin hemen yan tarafında kalan başka bir parçadır, burası da davalı ...'e ...tarafından satılan yerdir" diyerek satış işleminin içeriğini doğruladığı, davalının dava konusu taşınmazı satış yoluyla edindiğinin sübuta erdiği, 135 ada 34 parsel sayılı taşınmazın öncesinde kök murise ait olmadığı, bu nedenle babasından gelmeyen taşınmaz için davacının miras hakkının da olamayacağı gerekçesiyle davacının her iki parsel yönünden miras hakkı bulunmadığından irsen intikale dayalı davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davaya konu taşınmazların davalıların babasına ait olduğunu, sağlığında babası tarafından kullanılmış olduğunun açıkça ispat olunduğunu, tanık beyanlarında tarafların babalarının sağlığında paylaşım yapmış olduğu ve bu paylaşım doğrultusunda hem davacılar hem de davalılara taşınmazların bölüştürüldüğü belirtilmiş olsa da bu hususun gerçeği yansıtmadığını, yapılan incelemede ve dosyaya sunulan tapu kayıtlarında paylaşımın ne şekilde yapıldığının dikkate alınmadığını, tarafların babasının sağlığında yaptığı iddia edilen mal devirlerinin paylaşım olarak kabul edilebilmesi için kardeşlerin zilyetliğine bırakılan taşınmazların sadece tek hisse olarak kendileri tarafından kullanılması gerektiğini, davaya konu olayda yapıldığı iddia edilen paylaşımda ise davacıya verilen taşınmazın miras hissesi doğrultusunda hem davacıya hem de davalılara eşit hisse olarak bölüştürüldüğünü,davacının ise davalılara yazılan taşınmazlarda hissedar olmadığını, bu sebeple de mağdur olduğunu ileri sürerek bu nedenlerle yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesinin 11/03/2020 tarihli, 2019/1427 Esas, 2020/378 Karar sayılı kararıyla, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarının ortak beyanlarında, dava konusu taşınmazlardan Kızılcapınar köyü 143 ada 3 parsel sayılı taşınmazın öncesinde kök muris ...'a ait olduğunu, ancak ölümünden evvel 1985 yılında taşınmazlarını çocukları arasında tamamen taksim edip paylaştırdığını, dava konusu taşınmazın da davalı ...'a isabet ettiğini, davalı ...'ın taksim sonucunda kendisine düşen dava konusu taşınmaza iki katlı ev inşa ederek uzun yıllardır tek başına ikamet ettiğini, 135 ada 34 parsel sayılı taşınmazın ise, kök muristen gelmeyip davalı ...'ın köyde üçüncü kişilerden para karşılığında satın alındığının bildirildiği gerekçesiyle Mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine reddine dair karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili kararın (IV/2) no.lu bendinde yer alan istinaf nedenlerini tekrar ederek temyiz isteminde bulunmuştur.
3.Gerekçe
3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucunda Zonguldak ili, Karadeniz Ereğli ilçesi, Kızılcapınar köyü çalışma alanında bulunan 135 ada 34 parsel sayılı 1.524,59 metrekare yüzölçümlü taşınmaz ... adına; 143 ada 3 prsel sayılı 1.334,82 metrekare yüzölçümlü taşınmaz ise ... adına ...’ın malı iken 1985 yılında hibe ettiği belirtilerek tespit edilmiştir. Tespit itiraz edilmeksizin tescil edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2.İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (III.) nolu bendinde yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesine, kararın (IV./3.) nolu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 08/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.