Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4752 E. 2022/4798 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı olarak müşterek muristen intikal ettiği iddia edilen taşınmazlar üzerindeki tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafından ileri sürülen satın alma iddiasının ve satış senetlerinin zeminde uygulanarak incelenmesi, tanık beyanları arasındaki çelişkilerin giderilmesi, komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanakları ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğundan, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen önceki tarihli kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması üzerine, Yerel Mahkeme tarafından bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Kadastro sonucu...ilçesi, ...köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 174 ada 1 ve 161 ada 166 parsel sayılı sırasıyla 13.266,47 ve 13.303,49 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, taksim, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazların müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı ... çekişmeli taşınmazların bir bölümünün müşterek kök muristen kaldığını, bir bölümünü ise satın aldığını belirterek tarihsiz satış senetlerine tutunmak suretiyle davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Çamardı Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/03/2014 tarih, 2013/125 Esas, 2014/35 Karar sayılı kararıyla tarafların kök murisi ...'den kaldığı ve terekesinin mirasçıları arasında yöntemine uygun olarak taksim edilmediği kabul edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazlar yönünden davanın kabulü ile 174 ada 1 ve 161 ada 166 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile 180/1080 payının davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda izahı yapılan kararı davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.

2. Bozma Kararı

Mahkemenin 13/03/2014 tarih, 2013/125 Esas, 2014/35 Karar sayılı kararı, temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 23.09.2014 tarihinde verdiği 2014/9336 Esas, 2014/10464 Karar sayılı kararı ile: " Mahkemece çekişmeli taşınmazların öncesinin müşterek murise mi yoksa 3. kişiye mi ait olup olmadığı kesin olarak belirlenmemiş, ne zamandan beri, kim tarafından kullanıldığı yeterince araştırılmamış, yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarının soyut anlatımları ile yetinilerek karar verilmiştir. Bu durumda Mahkemece taşınmazların başında yerel bilirkişiler ve tüm taraf tanıklarının tümü ile birlikte yeniden keşif yapılarak, taşınmazların tarafların müşterek murise mi yoksa 3. kişiye mi ait olup olmadığı, kim tarafından ne kadar süre ile kullanıldığı hususu tereddütsüz şekilde belirlenmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. " gerekçesiyle bozulmuştur.

3.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Çamardı Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/05/2015 tarih, 2015/4 Esas 2015/67 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların tarafların kök murisi ...’den kaldığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda anılan kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

5.Bozma Kararı

Çamardı Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/05/2015 tarih, 2015/4 Esas 2015/67 Karar sayılı kararı temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14.11.2017 tarihinde verdiği 2015/13015 Esas, 2017/7845 Karar sayılı kararı ile: " Çekişmeli taşınmazlara komşu tüm parsellerin tespit tutanakları ve varsa dayanakları dosya arasına getirtilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ile önceki keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler ve tespit bilirkişileri hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşifte davalıya cevap dilekçesi açıklattırılarak, çekişmeli taşınmazların kök muristen kalan bölümleri ile üçüncü kişilerden satın alınan bölümlerini zemin üzerinde göstermesi istenilmeli, gösterilen bölümler fen bilirkişisi tarafından ayrı ayrı ölçülerek kroki üzerinde gösterilmeli, yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarından çekişmeli taşınmazların kök murise mi yoksa üçüncü kişilere mi ait olduğu, kim tarafından hangi sıfatla ve ne kadar süreyle kullanıldığı, davalı tarafça sunulan tarihsiz satış senetlerinin çekişmeli taşınmazlara ilişkin olup olmadığı, senet tarafları ile kök muris arasında akdi yada ırsi bir ilişki bulunup bulunmadığı hususları tek tek ve maddi olaylara dayalı olarak sorularak saptanmalı, alınan beyanlar arasında ya da önceki keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki ortaya çıktığı takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, beyanlar arasındaki çelişkiler giderilemediği takdirde hangi beyana neden üstünlük tanındığı hususu tartışılıp gerekçelendirilmeli, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve tespit bilirkişilerinin sözleri dosya içine getirtilecek tüm komşu taşınmazların tutanak örnekleri ve varsa dayanaklarını oluşturan kayıtlar ile denetlenmeli, fen bilirkişisine keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir ayrıntılı kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. ’’ gerekçesiyle bozulmuştur.

6.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Çamardı Asliye Hukuk Mahkemesinin eldeki temyiz isteğine konu 17.06.2020 tarih, 2018/21 Esas, 2020/51 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların tarafların kök murisi ...’den kaldığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda bahsi geçen kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz isteğinde bulunulmuştur.

8. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, dosya arasında yer alan deliller ve bilgisine başvurulan tanık ve yerel bilirkişilerin dava konusu taşınmazların tarafların müşterek kök murisi ...’e ait olduğu hususunu doğruladıklarını, yine beyanlar incelendiğinde muristen gelen bu yerlerin taksim edilmediğinin anlatıldığını,buna rağmen Mahkemenin davanın reddine hükmettiğini ve bu hususun isabetsiz olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

9. Gerekçe

9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.

9.2 İlgili Hukuk

9.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",

9.2.2. Türk Medeni Kanunu'nun “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.

Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.

9.2.3. Tereke (miras ortaklığı) TMK'nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK'nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır.

9.2.4. Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK'nın 701. maddesinde “...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.’’ şeklinde hüküm altına alınmıştır.

9.2.5. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi, " Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. " hükmünü içermektedir.

9.3. Değerlendirme

9.3.1. İddia, savunma ve toplanan deliller göz önüne alındığında uyuşmazlık çekişmeli taşınmazların kök muristen intikal edip etmediği ve davalının taşınmazlarda satın aldığı bölüm olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, dava konusu taşınmazların tarafların kök murisi ...’den kaldığının ispat edilemediği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.

9.3.2. Davalı ... cevap dilekçesinde, açıkça çekişmeli 161 ada 166 ve 174 ada 1 parsel sayılı taşınmazların bir bölümünün kök muristen kaldığı, bir bölümünün ise satın alındığı hususunda savunmada bulunduğuna göre, uyuşmazlığın çözümü için davalıdan keşif sırasında zeminde yer gösterme esasına dayalı biçimde müşterek muristen kalan bölümler ile satın aldığını iddia ettiği bölümleri açıkça belirtmesi istenmeli, neticesinde davalının tutunduğu satın alma senetleri hazır olan yerel bilirkişi ve tanıkların marifetiyle zemine uygulanmalı, ardından taşınmazların öncesinden itibaren kim tarafından kullanıldığı, kimden kime hangi nedenle intikal ettiği üzerinde durulmalı, bu şekilde taşınmazların öncesinin müşterek murise mi yoksa üçüncü şahıslara mı ait olduğu kesin olarak belirlenerek sonuca gidilmelidir. Ne var ki Mahkemece davalıdan satın aldığını iddia ettiği bölümleri açıkça göstermesi istenip, satış senetlerinin taşınmaza aidiyeti hususunda teknik bilirkişiden rapor alınmadığı gibi senet içeriğinde yazılı irade senet tanıklarının bizzat hazır olduğu keşif sırasında araştırılmamış, davalının tutunduğu senedin tarafları ile kök muris ... arasında akdi yahut ırsi ilişki olup olmadığı belirlenip, dayanak senetlerin pay temlik senetleri olup olmadığı ortaya konulmamış, tüm keşifler sırasında taşınmazın evveliyatı, zilyetliğin intikali ve davalının satın alma savunması hususunda dinlenen ortak mahalli bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve tanıkların beyanları arasında bariz çelişkiler bulunduğu halde bu çelişkiler giderilmemiş, hangi beyana hangi nedenle üstünlük tanındığı gerekçesiyle birlikte açıklanmamış, öte yandan uygulama sırasında çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin tespit tutanakları ve varsa dayanaklarından istifade edilerek yöntemine uygun şekilde komşu parsel uygulaması yapılmamıştır. Böylesine eksik ve yetersiz bir araştırmaya dayalı olarak karar verilemez.

9.3.3. Hal böyle olunca; öncelikle, davalının tutunduğu satın alma senetlerinde imzası bulunan ve halen hayatta olan senet tanıkları araştırılmalı, hayatta olanlar belirlenmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ile önceki keşiflerde dinlenen mahalli bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve senet tanıkları hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşifte öncelikle davalı taraf huzura alınarak çekişmeli taşınmazların kök muristen kalan bölümleri ile üçüncü kişilerden satın alınan bölümlerini zemin de göstermesi istenilmeli, gösterilen bölümler fen bilirkişisi tarafından ayrı ayrı ölçülerek krokilendirilmeli, yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarından çekişmeli taşınmazların kök murise mi yoksa üçüncü kişilere mi ait olduğu, kim tarafından hangi sıfatla ve ne kadar süreyle kullanıldığı, kimden kime hangi dayanakla intikal ettiği sorulmalı, özellikle senette yazılı hudutlara ilişkin kayıt uygulaması yapılıp, beyanlar komşu parsellere ait tutanaklar ile denetlenmeli, öte yandan senet tarafları ile kök muris arasında akdi ya da ırsi bir ilişki bulunup bulunmadığı hususu maddi olaylara dayalı olarak sorulup saptanarak, senette satıcı olarak adı yazılı kişilerin kök murisin mirasçıları olup olmadığı, bu anlamda senetlerin pay temlik senedi olup olmadığı üzerinde durulmalı, beyanlar arasında çelişki ortaya çıktığı takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, çelişki giderilemediği takdirde hangi beyana neden üstünlük tanındığı hususu karar yerinde tartışılıp gerekçelendirilmeli, fen bilirkişisine keşfi takibe ve senet uygulamasını denetlemeye imkan verir ayrıntılı kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra taşınmazların öncesinin müşterek murise mi yoksa üçüncü şahıslara mı ait olduğu kesin olarak belirlenerek sonuca gidilmelidir. Mahkemece belirtilen yönler gözetilmeden eksik inceleme sonucunda karar verildiği anlaşıldığından temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.

V. SONUÇ:

Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasan'ın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, yatırılan peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.