"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İSKENDERUN 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak Arsuz ilçesi Konacık Mahallesi çalışma alanında 1982 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan yaklaşık 2.500.00 metrekarelik yüz ölçümlü taşınmazın davacı adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini belirterek davanın reddi ile TMK’nın 713/6 maddesi uyarınca taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.
Diğer davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
İskenderun 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/12/2018 tarihli 2018/43 Esas 2018/357 Karar sayılı kararı ile, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davacının davasının reddine, dava konusu taşınmazın dere yatağı vasfında olduğu ve tescile tabi olmadığı gerekçesiyle davalı Hazinenin tescil talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
2.1. Davacı vekili özetle; dava konusu taşınmazın dere yatağı olmadığı, bu nedenle 1980 yılında yapılan kadastro tespitlerinde kuru dere olarak tespit harici bırakıldığı, jeolog bilirkişileri tarafından verilen rapor ve ek raporun çelişkili olduğu, Yargıtay 16.HD'nin 2014/1793-4531 E.-K. sayılı kararında, terk edilen dere yataklarının imar ihya ile iktisabının mümkün olduğunun ve taşkınlardan etkilenme riskinin, taşınmazın zilyetlikle iktisabına engel olmadığının belirtildiği, DSİ'den gelen müzekkere cevaplarının da çelişkili olduğu, zira ıslah çalışmaları tamamlanmışken sonradan ıslah kesitinin bozulmasının, kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap koşullarını tamamlayan davacının kazandığı hakkı ortadan kaldırmayacağı, taşınmazın kullanımından dolayı düzenlenen ecrimisil tutanağında, taşınmazın Karaçay Deresi'nin yatak değiştirmesinden kazanıldığı ve 2007 yılından beri davacının kullanımında olduğunun belirtildiği, sonuç olarak dava konusu taşınmazın aktif dere yatağı olmamasına, imar ihya ve zilyetlikle iktisap koşullarının davacı yararına gerçekleşmesine rağmen davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçeleriyle, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
2.2. Davalı Hazine vekili özetle, dava konusu taşınmazın dere yatağı vasfında olması ve tescile tabi olmaması nedeniyle tescil taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, kararın kaldırılarak taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuş, 01/03/2019 tarihli dilekçesi ile karara karşı istinaf kanun yoluna gidilmesinden vazgeçtiklerini beyan etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 25.02.2020 tarihli 2019/382 Esas, 2020/215 Karar sayılı kararıyla, tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın henüz dere yatağı vasfını yitirmediği, aktif dere yatağının etkisi altında olup ıslah çalışmalarının tamamlanmadığı ve taşınmazın hali hazırda aktif dere yatağının mücavirinde ve olası yağışlarda oluşacak taşkınlardan etkilenecek alan içerisinde kaldığı, bu nitelikteki taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddeleri gereğince imar ihya ve zilyetlikle kazanılamayacağı ve bu nedenle davacı yararına kazanma koşullarının oluşmadığı, alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olduğu, sonuç olarak istinaf gerekçelerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, HMK'nın 349/2. maddesi gereğince davalı Hazinenin istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili özetle, Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile ret kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede 1982 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında Karaçay Deresi olarak tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir."
3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Bilindiği üzere terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar, ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Yasa'nın 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26.30 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 29/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.