Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4759 E. 2022/4799 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın davacı tarafından zilyetlikle iktisap edildiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, mahkemenin zilyetlikle iktisap koşullarını yeterli derecede araştırıp araştırmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Hazine adına tescilin dayanağı olan tapu kaydının oluşumunu ve davacının zilyetlik iddiasını destekleyecek delilleri yeterince incelemeden, özellikle de taşınmazın mera vasfında olup olmadığı ve davacının zilyetliğinin süresi ve niteliği hususlarında yeterli araştırma yapmadan hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Kadastro sonucunda, ..., ilçesi, ..., köyü çalışma alanında bulunan 131 ada 47 parsel sayılı 6.702,53 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz toprak tevzi çalışmaları sırasında Hazine adına oluşturulan Ocak 1964 tarih, 4 sıra numaralı tapu kaydının revizyon görmesi sonucunda Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., murisi adına tesis edilmiş tapu kaydına ve irsen intikal eden zilyetlik iddiasına dayanarak tapu iptali ve tescil isteğiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı taraf usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine karşın davaya cevap vermemiş, oturumlara iştirak etmemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Sarıkamış Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.2013 tarih, 2013/164 Esas, 2015/203 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, dava konusu taşınmazın davacıların babaları ve dedelerinden bu tarafa kullanıldığı, zilyetliğin 70-80 yılı aştığı, taşınmazın zilyetliğinin halen davacının elinde bulunduğu, zilyetliğin nizasız olduğu anlaşıldığından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi ve TMK.nın 713. maddesi uyarınca davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile çekişmeli 131 ada 47 parsel sayılı taşınmazın davalı ... olan tapu kaydının iptali ile davacı ... tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda bahsedilen Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi heyetinden alınacak rapor ile taşınmazın toprak yapısı itibariyle niteliğinin ne olduğunun tam olarak belirlenmediği, rapora taşınmaza ait görüntülerin eklenmediği, keşif sırasında yöreyi iyi bilen ve komşu köylerden seçilen yerel bilirkişiler ve tespit bilirkişilerinin huzurunda keşif yapılarak taşınmazın öncesinin ne olduğu, zilyetliğin kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğünün ve öncesinin ne olduğunun saptanmadığı, hava fotoğraflarından istifade edilmediği ve yöntemince mera araştırması yapılmadığı gerekçesiyle, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir." düzenlemesini içermektedir.

3.2.3. Mera olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri mera olarak kullanılagelen yerler alınıp satılamaz, üzerine bina yapılamaz, ağaç dikilerek koru, bağ ve bahçe tesis edilemez. Meraların sınırlarının daraltılıp genişletilmesi ve zamanaşımı ile özel mülkiyete geçirilmesi mümkün değildir. Meraların vasfı değiştirilemez ve ziraat arazisi hâline getirilemez. Tahsisli veya kadim mera olgusunun belirlenmesi usul ve şekil yönünden birbirinden farklıdır. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu hâlde, kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar. Bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera olduğunun anlaşılması hâlinde ise, hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir (Hukuk Genel Kurulunun 30.10.1991 tarihli ve 1991/8-427 E., 1991/544 K.; 10.05.2006 tarihli ve 2006/8-240 E., 2006/292 K.; 14.11.2012 tarihli ve 2012/7-485 E., 2012/788 K.; 19.11.2014 tarihli ve 2013/8-1321 E., 2014/939 K. sayılı kararları).

3.2.4. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1. maddesi, "4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar, bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur" hükmünü içermektedir.

3.2.5. Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 33/3. maddesindeki yollama nedeniyle genel hüküm niteliğini alan ve genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanması gereken 20. maddesinde kayıt ve belgelerin kapsamının ne şekilde tayin edileceği düzenlemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesine göre tapu kayıtlarının kapsadığı yer tayin edilirken, tapu kayıtları ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı,

3.2.6. 3402 sayılı Kanun'un 20/B maddesinde ise harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ise bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise sınır yerlerine itibar edilerek kapsamının belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

3.2.7. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun “kayıt ve belgelerin kapsamını tayin” başlığını taşıyan 20/C maddesi hükmüne göre; “harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlardan gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır” şeklindedir. Gerçekten de belgenin birbiri ile bağlantısız, değişmeye ve genişletilmeye elverişli sınırları göstermesi halinde kayıtların kapsamının miktarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle; tapu kaydı sabit sınırlı değilse kayıt üzerinde yazılı olan miktar kadar geçerlidir ve kapsamı da bu miktara eşit şekilde tayin edilmelidir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Mahkemece, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu 131 ada 47 parsel sayılı taşınmazın, kadastro tutanağındaki edinme sebebinde 11.01.1964 tarih ve 4 sıra numaralı tapu kaydı ile Toprak Tevzi Komisyonu tarafından sınırlandırılan taşınmazın haritaya bağlandığı ve tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uyması nedeniyle Hazine adına tespit edildiği belirtilmesine rağmen Mahkemece, anılan tapu kaydı ile toprak tevzi çalışmalarına ilişkin belirtmelik, tablendikatif ve diğer belgeler ile haritası getirtilmemiş, ayrıca davacı tarafın dayandığı Sarıkamış Asliye Hukuk Mahkemesinin 1954/108 Esas, 1856/1 Karar sayılı tescil ilamının akıbeti araştırılarak, bahsi geçen kararın kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmiş ise tapuda infaz edilip edilmediği belirlenmek suretiyle, tapu kaydı oluşmuş ise bu tapu kaydının kapsamı usulünce belirlenmemiş, tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve varsa haritası ve revizyon durumu ilgili yerlerden sorulmak suretiyle revizyon gördüğü taşınmazların tutanakları getirtilmemiş, taşınmazı dıştan çevreleyen komşu parsellerin kadastro tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler ile oluşmuş ise tapu kayıtları getirtilerek, her iki tarafın da dayandığı kayıtlar yöntemince uygulanmamış, ayrıca davacı taraf zilyetlik olgusuna da dayandığı halde yöntemince zilyetlik araştırması da yapılmamıştır.

3.3.2. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, Hazinenin dayandığı ve tespite esas alınan 11.01.1964 tarih ve 4 sıra nolu tapu kaydının 4753 sayılı Yasa hükümlerine göre oluştuğu anlaşıldığından, bu tapu kaydının oluşumuna esas belirtmelik tutanakları, tablendikatif cetveli, belirtmelik haritası, toprak tevzi haritası ve varsa diğer belgeler ile çekişmeli taşınmazı kapsar şekilde komşu parsellere ait kadastro tespit tutanakları ve varsa dayanakları eksiksiz bir şekilde getirtilmeli, ayrıca davacı tarafın dayandığı tescil ilamı araştırılarak tapu kaydı oluşmuş ise, tapu kaydının oluşumuna esas tescil krokisi, tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve varsa haritası ile revizyon durumu ilgili yerlerden sorulmak suretiyle revizyon gördüğü taşınmazların tutanakları dosya arasına celp edilmeli, tarafların dayandıkları tapu kayıtları zemine uygulanarak kapsamları 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesi gereğince haritalarına göre belirlenmeli, bu doğrultuda uygulanan kayıtların kapsamını belirleyecek biçimde teknik bilirkişiden krokili rapor alınmalı, davacının dayandığı tapu kaydı ile davalı Hazinenin dayandığı tapu kaydının çakışması halinde, hangi tapu kaydına hangi sebeple üstünlük tanındığı gerekçeli kararda açıklanmalıdır.

3.3.3. Tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmaza uymadığının belirlenmesi durumunda, Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazların zilyetlikle kazanılabilmesi için, öncesi itibariyle özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden bulunması ve zilyetleri yararına 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesi ile 46/1. maddesi uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunlu olduğu göz önüne alınarak, çekişmeli taşınmaza komşu 131 ada 49 parsel sayılı taşınmaz mera vasfını haiz olduğundan, yöntemince mera ve zilyetlik araştırması yapılmalı, bu uğurda öncelikle Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilmek suretiyle taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı olduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre çekişmeli taşınmazın dayanak tapu kaydının oluşum tarihinden (1964) 15-20-25 yıl öncesine ( bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilen stereoskopik hava fotoğrafları getirtilerek dosya ikmal edilmeli, keşif sırasında refakate alınacak yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, taşınmazların bulunduğu köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları ile hayatta iseler belirtmelik tutanağında imzaları bulunan bilirkişiler, teknik bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulunun katılımıyla icra edilen keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, mera vasfında olup olmadığı ya da mera niteliğindeki taşınmazdan kazanılıp kazanılmadığı, mera vasfında değil ise veya komşu mera parselinden kazanılmamış ise kime ait bulundukları, kimden kime nasıl intikal ettikleri, kim ya da kimler tarafından, hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldıkları, Hazine adına tapu kaydının oluştuğu tarihten geriye doğru davacı taraf ve bayilerinin 20 yılı aşkın zilyetliklerinin bulunup bulunmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanları arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; teknik bilirkişiden, keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, kadastro paftası ile toprak tevzii paftasının ölçekleri çakıştırılmak sureti ile hazırlanmış ayrıntılı kroki ve rapor alınmalı; 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulundan, dava konusu taşınmazın öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, toprak yapısı, eğimi, bitki desenleri ve diğer yönlerden mera parselinden nasıl ayrıldığı, aralarında doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığını, meradan açılan bir yer olup olmadığı, meranın devamı niteliğinde olup olmadığı, taşınmaz üzerinde sürdürülen ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığını ve ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü açıklayıp, tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafları jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek stereoskop aletiyle incelenmeleri neticesinde, taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, öncesinin ne olduğunu, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı kadim meraların zilyetlikle kazanılamayacağı dikkate alınmalı ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz olmuştur.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.06.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.