"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, ... İlçesi ... Köyü 169 ada 165 parsel sayılı taşınmazın davacının murisi ...’den kaldığını, murisin vefatından sonra mirasçılar arasında yapılan harici taksim sonucu davacıya intikal ettiğini, muris ...'in taşınmazı yaklaşık kırk yıl kadar nizasız fasılasız malik sıfatıyla kullandığını, kadastro çalışmaları sırasında davacının Ankara’da bulunması sebebiyle taşınmazın Hazine adına tespit edilerek tescil edildiğini ileri sürerek, taşınmazın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05/06/2012 tarihli ve 2010/92 E., 2012/212 K. sayılı kararıyla; taşınmazın davacının babası ... tarafından ... adlı şahıstan satın alındığı, taşınmazın nizasız ve fasılasız olarak davacı ve muris tarafından 40 yılı aşkın bir süredir kuru tarım arazisi olarak kullanıldığı, bu itibarla dava konusu taşınmazın sehven davalı adına tescil gördüğü gerekçesiyle davanın kabulü ile Nevşehir ili ... ilçesi ... köyü 169 ada 165 parselde maliye hazinesi adına tarla vasfında kayıtlı 26.567,87 m2 miktarındaki taşınmazın tapu kayıtlarının iptali ile teknik bilirkişi ...'in krokili raporunda (A) harfi ile gösterilen kırmızı şekilde taralı kısmın 26.567,87 m2 olarak davacı adına tesciline dair karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Karar; Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 25/03/2013 tarihli ve 2012/10156 E., 2013/4258 K. sayılı kararıyla; “... öncelikle davacının babasına ait veraset belgesini alıp dosyaya sunması için kendisine süre ve imkan tanınması, dava konusu taşınmazın davacının babasından satış, bağış veya terekenin paylaşımı yoluyla davacıya geçip geçmediğinin, yeniden yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, şayet bu yollardan biri ile davacıya intikal etmiş ise, davanın bulunduğu bu haliyle yürütülmesi ve aşağıda belirtilecek eksikliklerin giderilmesinin zorunlu olduğu , dava konusu parselin satış, bağış veya terekenin paylaşımı suretiyle davacıya intikal etmediğinin saptanması halinde ise, terekeye dahil bir taşınmaz için bir veya birkaç mirasçının üçüncü kişi durumunda bulunan Hazineye karşı tek başına aktif dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti bulunmadığından ve davacı sadece kendi adına intikal ve tescil isteğinde bulunduğundan davanın bu sebeple reddine karar verilmesi gerektiği, 18.01.2011 tarihinde verilen keşif ara kararda yöntemine uygun bir biçimde verilmiş bir ara kararı olarak kabul edilemeyeceği, yerel bilirkişi ve tanıkların keşif mahallinde ne şekilde davet edilecekleri hususunda bir açıklama bulunmadığı, 08.06.2010 tarihli tanık listesinde belirtilen tanıklardan ...’nün dinlenmediği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre bu tanığın dinlenmesinde vazgeçildiği yolunda tarafların herhangi bir beyanının bulunmadığı, Mahkeme'nin de bu yönde yani bu tanığın dinlenmemesi yönünde almış olduğu bir ara kararı bulunmadığı, bu durumda gösterilen tanıklardan birinin dinlenmeden hüküm kurulmuş olmasının da Usul ve Yasaya aykırı olduğu, öte yandan, keşif sırasında tespit bilirkişisi ... ’un mahkemece res’en dinlendiği, 3402 sayılı Yasa'nın 30. maddesine göre “kadastro tutanaklarında beyanlarına başvurulan kişiler, bu beyanlarına gerekçe gösterilerek itiraz edilmedikçe, yeniden dinlenmezler. Ancak hakim, kadastro tutanağındaki beyanla duruşma sırasında topladığı deliller arasında çelişki görürse, bunu gidermek için tutanakta beyanlarına başvurulan kimseleri tanık sıfatıyla yeniden dinleyebilir.” HMK’nun 25/2. maddesine göre “kanunla belirtilen durumlar dışında, hakim, kendiliğinden delil toplayamaz.” Taraflarca tespit bilirkişilerinin dinlenmesi talep edilmediği halde, Genel Mahkemelerden olan Asliye Hukuk Mahkemesi'nce az önce açıklanan Yasa maddelerine aykırı olarak tespit bilirkişisinin res’en dinlenmesi Usul ve Yasaya aykırı olduğu, bundan ayrı, dava konusu yerin davacının babasından intikal, satış, bağış ya da terekenin paylaşımı sonucu davacıya düşmüş ise, bu takdirde 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca davacı, muris babası ve veraset belgesinde yer alan tüm mirasçılar bakımından miktar araştırılmasının yapılması, belgesizden edinilen taşınmazlar olup olmadığının kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğü ile zilyetliğe dayalı tescil davaları açıp açmadıklarını, o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü’nden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait tapu kayıtlarının ve kadastro tutanağı örneklerinin Tapu Sicil Müdürlüğü’nden, zilyetliğe dayalı olarak açılan tescil davalarına ilişkin dosyaların ise ait oldukları mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamaları yönünden göz önünde bulundurulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması” gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25/11/2015 tarihli ve 2013/166 E., 2015/663 K. sayılı kararıyla; Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların ağırlıklı beyanlarına göre, çekişmeli 169 ada 165 parsel sayılı taşınmazın evveliyatında davacının babası ... tarafından malik sıfatıyla yulaf, buğday ekmek suretiyle tasarruf edildiği, ...'in vefatından sonra mirasçıları arasında yapılan taksim anlaşması sonucunda dava konusu taşınmazın davacıya bırakıldığı, davacı namına abisi ... ve ... tarafından aynı amaçla günümüze kadar malik sıfatıyla tasarruf edildiği, ziraat bilirkişi raporu ile toprak yapısı ve bitki örtüsü itibari ile uzun yıllar boyunca bütün halinde tarım yapıldığının tespit edildiği, 1992 tarihli hava fotoğraflarında, planda "A" ile gösterilen alanda tarım yapıldığının gözlemlendiğinin bildirildiği, bu suretle çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan olmadığı, davacı ve babası ...'in aynı kadastro çalışma alanı içerisinde kazandırıcı zamanaşımı veya senetsizden kazanmış olduğu taşınmaz yüzölçümünün 100 dönümü geçmediği ve zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu, her ne kadar davacı mahallinde yapılan 26/04/2012 tarihli keşifte 169 ada 165 parselin tamamı ile 169 ada 156 parselin bir kısmında hak iddia etmiş ise de; dava dilekçesinde sadece 169 ada 165 parsele ilişkin tapu iptal ve tescil talep edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; ... ilçesi ... köyü 169 ada 165 parsel sayılı taşınmazın harita mühendisinin 22/10/2015 tarihli raporuna ekli krokide "A" harfi ile gösterilen 8023,06 m2 yüzölçümlü bölümüne ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline dair karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, tanık beyanları ile tamamen yoruma dayalı bilirkişi raporlarına itibar edilerek hüküm kurulduğunu, araştırma ve incelemenin yetersiz olduğunu savunarak temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2.Hukuki Nitelendirme
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.” düzenlemeleri yer almaktadır.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Davaya konu Nevşehir İli ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 169 ada 165 parsel sayılı 26.567,87 metrekare yüzölçümüne sahip taşınmaz 169 ada 33 parsel maliki ... oğlu ...’in toplam 100 dönümü aşan zilyetliği nedeniyle miktar fazlası olarak tespite itiraz edilmeksizin 04/12/2008 tarihinde Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Mahkemece, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
6.3.2. Hemen belirtilmelidir ki, Mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Yerel Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 gün, 21/9 sayılı YİBK).
6.3.3. Bozma öncesi yapılan keşif sonucu ...'in krokili raporunda (A) harfi ile gösterilen kırmızı şekilde taralı kısım dava konusu olduğu belirtilerek bu kısım kroki üzerinde gösterilmiş ise de bozma sonrası yapılan keşif sonucu düzenlenen ve hükme esas alınan 22.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 8.023,06 metrekarelik kısmının dava konusu olduğu belirtilerek bu kısım hakkında inceleme ve araştırma yapılmış ve bu kısım hakkında hüküm kurulmuştur. Başka bir ifade ile bozma öncesi ve bozma sonrası dava konusu 169 ada 165 parsel sayılı taşınmazın farklı bölümleri üzerinde keşif yapılarak farklı bölümler hakkında hüküm kurulduğu gibi 07/07/2015 tarihli Harita Mühendisi bilirkişi raporunda da bozma öncesi taşınmaz bölümünün değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama da hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır.
6.3.4. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, dava konusu taşınmaz bölümünün bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına alınmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden, bu fotoğraflardan yararlanılarak üretilmiş memleket haritaları ile en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları ise ilgili kurumlardan getirtilmeli, dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra da mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile 1 jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi, 1 fen bilirkişisi ve 1 ziraat mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
6.3.5. Mahalli bilirkişi ve tanıkların yer gösterimi üzerine davacının iddiasına konu yer net olarak belirlenmeli, önceki tarihli bilirkişi raporları arasındaki yukarıda değinilen çelişkiler giderilmeli, yapılacak keşifte, dinlenilecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı;
6.3.6. Ziraat mühendisi bilirkişiden çekişmeli taşınmazın eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü, zirai durumu, kullanım durumunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı ve taşınmaz bölümünün her yönünden çekilmiş renkli fotoğraflarını içerir, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;
6.3.7. Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, hava fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre taşınmazın niteliğini, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü belirten rapor düzenlemesi istenilmeli;
6.3.8. Fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye imkan verir krokili rapor aldırılmalı;
6.3.9. Tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
6.3.10. Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.