Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4786 E. 2022/5237 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davalılar adına tescil edilen taşınmazların Hazine tarafından mera vasfında olduğu iddiasıyla tapu iptali ve tescili istenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararında, toplanan deliller ve yapılan keşifler sonucunda taşınmazların mera vasfında olduğunun tespit edilmesi ve Hazine'nin açtığı davanın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelerin yerindeliği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin önceki tarihli kararının, davacı Hazine ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması üzerine, Yerel Mahkeme tarafından bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı ... tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Kadastro sonucunda Karayazı ilçesi, Üzengili köyü çalışma alanında bulunan 137 ada 47 parsel sayılı 94.366,18 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına, 138 ada 2 parsel sayılı 121.727,97 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Hidayet, Salihe ve ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Hazine çekişmeli taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamu orta malı mera vasfında olduğu iddiasına dayanarak tapu iptali ve tescil davası açmıştır.

II. CEVAP

Davalılar aşamalarda; çekişmeli taşınmazların irsen intikalen uzun yıllardır zilyetliklerinde olduğu, bu taşınmazların özel mülkiyete konu yerlerden olup umuma ait mera niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Karayazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.12.2014 tarihli ve 2007/142 Esas, 2014/198 Karar sayılı kararı ile, çekişmeli 137 ada 47 parsel yönünden davanın reddine, 138 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise davanın kabulü ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılmasına ve mera siciline kaydına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine ile davalı ... tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Mahkemenin önceki tarihli kararı, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 24.04.2017 tarih ve 2017/1458 Esas, 2017/2746 Karar sayılı hükmüyle; “Mahkemece davacı Hazinenin mera iddiasına yönelik olarak çekişmeli taşınmazlara ilişkin usulüne uygun olarak mera araştırması yapılmadığı, taşınmazın niteliğinin tespitine yönelik hava fotoğraflarından yararlanılmadığı, taşınmazların mera ile ayırıcı unsurlarının bulunup bulunmadığı ile mera vasfında olup olmadıklarının tespiti hususunda yetersiz ziraat mühendisi bilirkişi raporuna itibar edildiği belirtilerek, doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait temin edilebilen tüm hava fotoğraflarının dosya arasına getirtilmesi, ardından komşu köylerden seçilecek yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, tespit bilirkişileri ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ile fen bilirkişinin katılımıyla keşif yapılması, keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın öncesi itibariyle mera vasfında olup olmadığı, özel nitelikte çayır olarak tasarruf edilip edilmediği hususları maddi olaylara dayalı olarak sorulup taşınmazın niteliğinin saptanması, 3 kişilik uzman ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafların da yer aldığı ve taşınmazların niteliğini belirten, komşu mera parselleri ile çekişmeli taşınmazlar arasında ayırıcı unsur olup olmadığını değerlendiren rapor alınması, hava fotoğrafları jeodezi uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek taşınmazın geçmişteki niteliğini, sınırlarını ve mera ile aralarında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını belirtecek şekilde dosya üzerinden rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Karayazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.02.2020 tarihli ve 2017/80 E., 2020/14 K. sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmazların mera vasfında oldukları gerekçesiyle davanın kabulü ile, taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline ve mera olarak sınırlandırılması suretiyle özel siciline kaydına karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda bahsi geçen kararına karşı süresi içinde davalı ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı ... dava konusu taşınmazların dedesinden intikal eden, yıllardır üzerinde zilyetlik sürdürülen özel mülkiyete konu yerlerden olduğunu, bilirkişi raporlarında yer alan tespitlerin somut olaya uygun düşmediği gibi taşınmazın niteliği hususunda yanıltıcı mahiyette olduğunu, yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazın mera vasfında olmadığı bilakis tarım arazisi olduğunu açıkça belirttiklerini, taşınmazların meraya komşu olmaları sebebiyle mera olarak kabul edilmelerinin yanılgılı bir değerlendirme olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro sırasında davalılar adına tespit ve tescil edilen çekişmeli taşınmazların mera oldukları iddiasıyla tapu kayıtlarının iptali ve mahsus sicile tescili isteğinden ibarettir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

6.2.3. Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkının bağımsız olarak veya birlikte kullanmak üzere, yetkili makam tarafından tahsis edilmiş olan veya böyle bir tahsis bulunmamasına karşın kadimden beri (öncesi belli olmayan bir zamandan beri), ilgili köy veya kasabalar tarafından mera olarak kullanılagelen ve hak sahiplerinin mevcut intifa hakları dışında üzerinde fiili ve hukuki tasarruflarda bulunamadıkları arazi parçasıdır. Bir yerin mera sayılabilmesi için bu amaçla bir köy veya kasabaya tahsis edilmesi, tahsis bulunmadığı takdirde, kadimden beri o yerin mera olarak kullanılagelmiş olması gerekir. Bir yere hukuken mera vasfını verebilmek için bu iki unsurdan birinin bulunması gerekir (Cin, H.:Türk Hukukunda Mera Yaylak ve Kışlaklar, 2. Bası, Ankara 1980, s. 37 vd.).

6.2.4. Mera olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri mera olarak kullanılagelen yerler alınıp satılamaz, üzerine bina yapılamaz, ağaç dikilerek koru, bağ ve bahçe tesis edilemez. Meraların sınırlarının daraltılıp genişletilmesi ve zamanaşımı ile özel mülkiyete geçirilmesi mümkün değildir. Meraların vasfı değiştirilemez ve ziraat arazisi hâline getirilemez. Tahsisli veya kadim mera olgusunun belirlenmesi usul ve şekil yönünden birbirinden farklıdır. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu hâlde, kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar.

6.2.5. Bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera olduğunun anlaşılması hâlinde ise, hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir ( Hukuk Genel Kurulunun 30.10.1991 tarihli ve 1991/8-427 E., 1991/544 K.; 10.05.2006 tarihli ve 2006/8-240 E., 2006/292 K.; 14.11.2012 tarihli ve 2012/7-485 E., 2012/788 K.; 19.11.2014 tarihli ve 2013/8-1321 E., 2014/939 K. sayılı kararları).

6.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (IV./3.) nolu bendinde yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalı ...’nın yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL onama harcının davalı ...'dan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.