Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4817 E. 2022/6190 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacı ve asli müdahilin taleplerini ayrı ayrı değerlendirmeyip, mirasçılar lehine kısmi kabul kararı vermesi, vergi kaydını zilyetlikle birlikte değerlendirmemesi, taşınmazın niteliği ve zilyetliğin şekli ve süresine ilişkin yeterli araştırma yapmaması, hava fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırmaması ve bozma kararında belirtilen hususlara uymaması gibi eksiklikler nedeniyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ALTINEKİN (KAPATILAN) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Oğuzeli Kasabasında yapılan kadastro çalışmaları sonucu davacıya ait taşınmazın 103 ada 4 parsel sayılı taşınmazın içerisine alınarak Hazine adına ham toprak vasfı ile tespit ve tescil edildiğini, bu tespitin hatalı olduğunu ileri sürerek irsen intikal ve vergi kaydına dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.

Bozma kararından sonra ..., müdahale talepli dilekçesinde; dava konusu taşınmazın müşterek murisleri ......’a ait olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptal edilerek ...mirasçıları adına miras payları oranında tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Altınekin Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/07/1997 tarihli ve 1997/36 Esas - 1997/85 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

2.Bozma İlamı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 05/06/1998 tarihli ve 1998/9784 Esas - 1998/6494 Karar sayılı kararıyla "... davacı dava konusu taşınmazın muris babasından intikal ettiğinin ileri sürmüş bulunmasına ve taksim hakkında herhangi bir açıklama yapmamış olmasına göre davacıdan babasına ait mirasçılık belgesinin istenmesi, murisin ölüm tarihine göre terekesinin iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olup olmadığının belirlenmesi, iştirak halinde

mülkiyet ise davacıdan başka mirasçının bulunması halinde onların davaya katılımlarının sağlanması veya yöntemine uygun biçimde muvafakatlarının alınması, ya da MK.’nun 581. maddesi hükmü uyarınca miras ortaklığına temsilci tayini marifetiyle onun huzuru ile davaya devam olunması gerektiği halde, olayda dava koşulu gözetilmeden yargılamanın yürütülüp sonuçlandırılmasının yasaya aykırı olduğu, esasa ilişkin olarak da komşu parsellere ait kadastro tutanağı ve dayanak belgelerin getirtilip dosya arasına konulması, davacının dayandığı vergi kaydının revizyon durumunun sorulması, tüm bu yönler araştırılıp belirlendikten sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerektiği" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar

Altınekin Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/11/2000 tarihli ve 1998/139 Esas- 2000/125 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın uzun yıllardır tarım arazisi olarak kullanıldığı, davacılara kök muris ......’dan intikal ettiği, gerek kök murisleri gerekse mirasçıları tarafından 70 yılıdır nizasız fasılasız malik sıfatı ile kullanıldığı, taşınmazın 1936 tarih 253 nolu vergi kaydının kapsamında kaldığı, vergi kaydının başka taşınmaza revizyon görmediği, çekişmeli kısmın çok eski bir tarım arazisi olması, mera ve hali arazi ile bir ilgisinin bulunmaması ve zilyetlik şartlarının davacılar lehine gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 103 ada 4 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan 19.10.2000 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 93.000 metrekarelik kısmın ifrazı ile bu adanın son parsel numarası verilerek ......mirasçıları adlarına veraset ilamındaki miras payları oranında tapuya tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

5.Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, mahkemece Yargıtay bozma kararına uyulduğu halde bozma kararında belirtilen eksikliklerin yerine getirilmediğini, davacı tarafın davasını ispat edemediğini, dava konusu taşınmaz üzerinde kanunun aradığı koşullarda zilyetlik sürdürülmediğini, vergi kayıtları mülkiyet belgesi olmadığını, zilyetlikle birleşmeyen vergi kaydının önemi olmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek ve resen belirlenecek nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.

6.Gerekçe

6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Kadastro sonucu Altınekin İlçesi, Oğuzeli Kasabası çalışma alanında bulunan 103 ada 4 parsel sayılı 331.367.00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu gerekçesiyle ham toprak vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

Yargılama Sırasında davacı tarafından kök muris ......mirasçıları davaya dahili davalı olarak dahil edilmiştir.

6.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddesi “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

Bilindiği üzere terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar, ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Yasa'nın 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir.

1086 sayılı HUMK’nın gerekçeli kararın içeriğini düzenleyen 388. maddesinin 3. fıkrası gereğince gerekçeli kararda; iki tarafın iddia ve savunmaların özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması, ret ve üstün tutuma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkaran sonuç ve hukuki sebep, hükmün sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

6.3. Değerlendirme

Davacı kendi zilyetliğine dayanarak taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmış, asli müdahil ... ise taşınmazın tereke adına tescilini istediği halde dosyada iki ayrı talep olmasına rağmen mahkemece davacının davasının kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişisi raporuna ekli krokisinde A harfi ile gösterilen 93.000,00 metrekarelik kısmının tapu kaydı iptal edilerek ... mirasçıları adına tesciline karar verilerek hem asli müdahilin talebi hakkında karar verilmemiş olması hem de davacının davasının kabulüne karar verilip davacının talebinden farklı olarak taşınmazın tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesi hatalı olmuştur.

Bilindiği üzere, HUMK’da (53.vd. mad.) fer’i müdahale kabul edilmekle beraber asli müdahaleye yer verilmemiş, ne var ki, doktrininde benimsendiği üzere yargısal uygulamalarla dava konusu edilen şeyde davanın taraflarının dışındaki bir kimsenin harcını ödeyerek bağımsız hak talep etmesi asli müdahale olarak kabul edilmiştir. Böyle bir durumda, asli müdahale davasının ilk davadan bağımsız ve ayrı bir dava olduğu, davalıların ise ilk açılan davanın tarafları olan davacı ve davalıları olduğu ve HUMK’nın 388. maddesi gereğince asli müdahale davası hakkında da ayrıca bir karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.

İşin esasına gelince, Mahkemece davacı ve asli müdahilin dayandığı kök murise ait 1936 tahrir numaralı vergi kaydı keşifte uygulanarak dava konusu taşınmaza uyduğu ve vergi kaydının başka bir taşınmaza revizyon görmediği kabul edilerek yazılı şekilde kabul kararı verilmiş ise de; vergi kaydının zilyetlik veya diğer mülkiyeti kazandırıcı sebeplerle birleşmediği zaman değer taşımayacağında kuşku yoktur. 1936 yılında taşınmazların vergi kaydının yapılması, tespitin yapıldığı 1994 yılına kadar zilyetlik iradesinin sürdürüldüğü anlamına gelmeyeceğinden dosyadaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözülmesi gerekmekte olup, yapılan zilyetlik araştırması da hüküm kurmak için yeterli değildir.

Diğer taraftan, Mahkemece bozma kararından önce alınan ziraat bilirkişi raporu davaya konu taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresine ilişkin olarak içerdiği değerlendirmeler bakımından yetersizdir. Ayrıca taşınmazın niteliğinin belirlenmesi hususunda hava fotoğrafları getirtilmemiş ve hava fotoğrafları üzerinde jeodezi-fotogrametri uzmanı bilirkişi eliyle inceleme yapılmamıştır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, taşınmaza ait en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına konulmak suretiyle, tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı,çekişmeli taşınmaza komşu parsellerin tamamının kadastro tutanakları ve varsa dayanakları ile davalı iseler dava dosyaları temin edilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde (taşınmazın tespitine esas tapu kaydının oluşumundan öncesini bilebilecek yaşta) yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi, fen bilirkişisi ile 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulunun katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır.

Yerel bilirkişi ve tanıklardan davaya konu edilen taşınmazın niteliği, intikali ve tasarrufu hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, taşınmazın öncesinin ne olduğu,kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, taşınmazların kim tarafından, ne zamandan beri kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanağı kayıtlarla denetlenmeli, beyanlar arasındaki doğabilecek çelişkiler usulen giderilmeye çalışılmalı; ziraatçı bilirkişi kuruluna, taşınmazın toprak yapısını, bitki örtüsünü ve niteliğini, komşu parsellerle aralarında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlettirilmeli; HMK'nin 290/2. maddesi uyarınca keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla çekişmeli taşınmazın ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip, taşınmazın sınırları kabaca işaretlendikten ve mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisine hava ve uydu fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, dava konusu taşınmazın hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli ve taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunu ve arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını,komşu parsellerle aralarında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini bildirir rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşfi izlemeye elverişli harita düzenlettirilmeli; tespit tarihinden önce zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği kesin olarak saptanarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen miktar sınırlamaları da dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.