Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4822 E. 2022/6185 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın davacı tarafından miras yoluyla intikal ettiğini iddia ederek tapu iptali ve tescil talep etmesi üzerine, davacının dava ehliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmaz üzerindeki miras paylarının tamamının kendisine devredildiğini ispatlayamaması ve mirasçılar arasında elbirliği mülkiyeti devam ettiği için tek başına dava açma ehliyetinin olmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasında bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine ilişkin verilen karar süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesi kabul edildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle; Develi ilçesi Saraycık Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 109 ada 154 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, bu tespitin hatalı olduğunu, taşınmazın kendisine ait olduğunu ileri sürerek, irsen intikal ve miras yoluyla gelen hakka dayanarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, zilyetlikle iktisabın mümkün olmadığını, davacının zilyetliğinde bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Develi 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/03/2015 tarihli ve 2014/522 Esas, 2015/140 Karar sayılı kararıyla; davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

2. Bozma İlamı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19/02/2018 tarihli 2015/20990 Esas, 2018/1025 Karar sayılı kararıyla "...yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu mahkemece davacıya muristen kalan taşınmazın ne sebeple adına tescilini istediğinin sorulmadığı, bağış, taksim ya da diğer mirasçıların paylarının devri gibi bir nedene dayanıp dayanmadığı, buna göre aktif dava ehliyeti olup olmadığı araştırılmadan karar verildiği, taşınmazın iştirak halinde mülkiyet hükümlerine mi tabi olduğu, yoksa geçerli bir hukuki sebeple davacıya intikal eden bir yer mi olduğunun tartışılarak buna göre davacı tarafın aktif dava ehliyeti olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Develi 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/06/2020 tarihli ve 2018/235 Esas, 2020/74 Karar sayılı kararıyla; davacının dava konusu taşınmazın daha önce babası tarafından kullanıldığını, kendisine miras yolu ile intikal ettiğini ve kardeşlerinin miras paylarını kendisine devrettiğini beyan ettiği, bunun üzerine kardeşleri ile arasında yapılmış miras devir sözleşmesi varsa sunması için süre verilerek davacının bu konuda ihtar edildiği, ancak sunulan veraset ilamında başka mirasçıların da varlığının tespit edildiği, davacının kendisine verilen süre içerisinde tüm mirasçılara ilişkin miras devir sözleşmesi sunamadığı, davacının dava konusu taşınmazın sadece kendi adına tescilini talep ettiği, bu sebeple de miras paylarının kendisine devredildiğini de ispat etmesi gerektiği, ancak davacının bu iddiasını ispat edemediği için tek başına dava açma yetkisinin de bulunmadığı gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz talebinde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, diğer mirasçılardan alınan yazılı evrakları dosyaya sunmuş olmasına rağmen miras paylarının tarafına devredildiğinin ispat edilemediği gerekçesi ile davasının aktif husumetten ret edildiğini, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayandığını, çekişmeli taşınmazın 50-60 yıldır kendisi ve ataları tarafından kullanıldığını, ret kararının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek ve re'sen görülecek sebeplerden dolayı Mahkemenin ret kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Kadastro sonucu, Develi ilçesi, Saraycık Mahallesi çalışma alanında bulunan 109 ada 154 parsel sayılı 54.795,71 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek, hali arazi vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

6.2. İlgili Hukuk

6100 sayılı ...nın 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”

4721 sayılı TMK.nın 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir." düzenlemelerine yer verilmiştir.

Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 599. maddesi hükmü uyarınca; miras, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibarı ile hak sahibi olurlar. Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. TMK.nın 701/2. maddesi hükmüne göre, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifadeyle, tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olan ortaklıktır.

6.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmış olmasına göre (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26.30 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28 /09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.