"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, Yerel Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... dava dilekçesinde özetle; dava konusu 103 ada 39 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafla kök murisleri olan ...’den geldiğini, ...’nün vefatı ile geriye kendisinin, dava dışı kardeşi ...’nın ve davalıların murisi olan kardeşi ...’un kaldığını, ...’nın taşınmazdaki miras payını kendisine sattığını, ...’un da bu yerdeki hakkını kendisine bırakarak, başka yerden taşınmaz aldığını, böylece dava konusu taşınmazın tamamının müstakilen kendisine kaldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar tarafından davaya cevap verilmemiş, ancak Mahkemece mahallinde yapılan keşifte hazır olan davalılardan ..., davacının davasında haklı olduğunu ve davayı kabul ettiğini beyan etmiş; davalı ... ise duruşmalardaki beyanında, dava konusu taşınmazın kendilerine murisleri olan babaları ...’dan geldiğini ve davayı kabul etmediğini belirtmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Cide Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/05/2014 tarihli, 2013/102 Esas, 2014/125 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin ve davacı tanıklarının beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın tarafların kök murisleri olan ...’dan geldiği, ...’nün vefatı ile geriye davacı, davacının kardeşi dava dışı ... ve yine davacının kardeşi (davalıların murisi) ...’un kaldığı, ... ...’ın tespit tarihinden önce dava konusu taşınmazdaki babasından gelen miras hakkını davacıya sattığı, murisin diğer mirasçıları ile davacı arasında taksim yapıldığına ilişkin iddianın davacı tarafından kanıtlanamadığı ancak davalılardan Hüseyin’in davayı kabul ettiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, dava konusu 103 ada 39 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, muris ...’ye ait dosya arasında bulunan Cide Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/111 Esas, 2014/105 Karar sayılı veraset ilamı uyarınca, taşınmazın tamamı 60 pay kabul edilerek; 23/60 payın davacı Rukiye Yıldız adına, 37/60 payın Hüseyin haricindeki diğer davalılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 21/11/2016 tarihli 2014/24994 Esas, 2016/15851 Karar sayılı ilamıyla; “ tüm dosya kapsamı ve toplanan delillere göre; dava konusu taşınmazın tarafların ortak murisi ...'dan kaldığı, dosya içinde yer alan mirasçılık belgesine göre de; ortak muris ...'ın 09/02/1969 tarihinde öldüğü ve geriye mirasçı olarak davacı ile birlikte ... ve ... ... isimli çocuklarını bıraktığının anlaşıldığı, Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, dosya kapsamından davacı mirasçı Rukkiye'nin, kardeşi ...'nın payını satın aldığı ancak kardeşi ... ... ve onun mirasçılarının paylarını satın almadığının anlaşıldığı, o halde dosya arasında bulunan mirasçılık belgesine göre, ... ... ölmekle bu kişinin mirasçılarına kalan 20/60 payın da davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına ve mirasçılık belgesine uymayacak şekilde karar verilmesinin isabetsizliğine” değinilmek suretiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Cide Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 10/01/2019 tarihli 2018/175 Esas, 2019/3 Karar sayılı kararla; bozma sonrası davacının 10/09/2018 tarihli oturumdan haberdar olduğu halde duruşmaya gelmediği, mazeret bildirmediği ve kendisini vekil ile temsil ettirmediği, bu nedenle Mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve üç aylık süre içerisinde de davanın davacı tarafından yenilenmediği gerekçesiyle, davanın HMK’nın 150/5. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacı temyiz dilekçesinde özetle; bozma sonrası adına çıkarılan duruşma davetiyesinin usulsüz olduğunu, her ne kadar davetiyeye, davetiyenin muhtara teslim edildiği şerhi düşülmüşse de muhtarın davetiyeyi kendisine vermediğini, 2 nolu haber kağıdının da kapıya yapıştırılmadığını, davetiyenin usulsüz olması nedeniyle duruşma gününden haberdar olamadığını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
5.2. Davacının bilahare Avukat ...’e vekalet vermesi üzerine, davacı vekili tarafından sunulan ek temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemenin önceki kararının Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozulduğunu ancak bozma ilamı müvekkiline tebliğ edilmediği için karar düzeltme yoluna gidemediğini, bilahare Mahkemece usule aykırı şekilde tensip zaptı düzenlenerek duruşma günü tayin edildiğini, duruşma davetiyesinin tensip zaptının düzenlenme tarihinden 4 ay sonra, duruşma tarihinden 10 gün önce müvekkiline tebliğ edildiğini ancak müvekkilinin tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceğine dair herhangi bir bilgi davetiyeye şerh edilmediği için davetiyenin usulsüz olduğunu, müvekkilinin davanın akibetini öğrenmek için adliyeye gittiği sırada Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini öğrendiğini ve hemen aynı gün 26/11/2019 tarihinde temyiz dilekçesini hazırlayıp gerekli harçları Mahkeme veznesine yatırarak kararı temyiz ettiğini, dosyanın Yargıtay’a gönderildiğini zannederken 17/06/2020 tarihinde gerekçeli kararın tekrar müvekkiline tebliğ edildiğini ve böylece dosyanın Yargıtay’a gönderilmemiş olduğunu anladığını ileri sürerek, usulsüz davetiye uyarınca Mahkemece dosyanın işlemden kaldırılması, akabinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usulsüz olduğunu ileri sürerek, temyiz taleplerinin kabulü ile kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro sonucunda Kastamonu ili, Cide ilçesi, Kumluca köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 39 parsel sayılı 347,61 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ...’a ait olup, onun da ölümüyle mirasçılarının kaldığı gerekçesiyle, ... ... mirasçıları adına verasette iştiraken tespit ve tescil edilmiştir.
Dava; kadastro tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/1. maddesi; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.”
6.2.2. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30/1. maddesi; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, (IV/3) numaralı paragrafta açıklanan gerekçeyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de, yapılan değerlendirme ve verilen karar dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Somut olayda; Mahkemece bozma sonrası düzenlenen tensip zaptı uyarınca taraflara duruşma gününü bildirir davetiye gönderilmesine, duruşmanın 10/09/2018 tarihine bırakılmasına karar verilmiş, duruşma gününü bildirir davetiye davacıya 29/08/2018 tarihinde Tebligat Kanununun 21. maddesi uyarınca tebliğ edilmiştir. 10/09/2018 tarihinde yapılan duruşmaya davacı katılmamış, davaya katılan davalılardan ... beyanında, davacı tarafından takip edilmeyen davayı kendisinin de takip etmek istemediğini belirterek, dosyanın işlemden kaldırılmasını istemiş, bunun üzerine Mahkemece davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, Mahkemece 10/01/2019 tarihinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece davacı adına çıkarılan duruşma gününü bildirir tebliğ belgesi incelendiğinde; tebliğ memurunun tebliğ belgesine, “ Adres kapalı. Muhatap geçici şehir dışında olduğundan 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesi gereği evrak adresin bağlı bulunduğu Meşrutiyet Mahallesi muhtarı Dursun Kılav imzasına teslim edilmiş olup düzenlenen 2 nolu ihbarname gösterilen adresin kapısına yapıştırılıp durumdan en yakın komşusu Nihat Ören haberdar edilmiştir. Haber verildiğine dair imzalı beyandan kaçınmıştır.” hususunu şerh ederek imzaladığı görülmüştür.
Tebliğ memurunca, tebliğ evrakına yazılan “muhatabın geçici şehir dışında” olduğu yönündeki beyanın kime ait olduğu tebliğ belgesine yazılarak, beyanda bulunanın imzasının alınması, beyanda bulunanın imzadan çekinmesi halinde de bu cihet tebliğ memuru tarafından şerh ve imzası ile tasdik edildikten sonra; tebliğ evrakının imza karşılığı muhtara teslimi ile 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması işlemlerini tamamlaması gerekmekte olup, somut olayda ise, muhatabın gösterilen adreste geçici olarak bulunmama sebebinin kimden soruşturulduğu konusunda bir belirleme bulunmadığından, yapılan tebliğin Tebligat Kanununun 21/1. ve Yönetmeliğin 30/1. maddesine uygun yapıldığının kabulü mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17/02/2022 tarihli, 2022/(23)6 – 126 Esas, 2022/160 Karar sayılı kararı)
Hal böyle olunca; Mahkemece usulsüz tebligata değer verilerek, davanın takip edilmediği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiştir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile kararın 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 1086 sayılı HUMK'un 440/III-3. Maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.