Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4889 E. 2022/6357 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davalılar adına tescil edilen taşınmazların davacılar tarafından tapu iptali ve tescil davası ile kendi adlarına tescilinin istenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, taşınmazların kadastro öncesi kendilerine ait olduğunu ve davalıların haksız tescil yaptırdığını ispatlayamamaları, davalıların ise yirmi yılı aşkın süredir taşınmazları malik sıfatıyla kullandıklarını tanık beyanları ile ispatlamaları değerlendirilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : TOKAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili ile ayrı ayrı davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı vekalet ücretine yönelik kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, davanın her iki davalı yönünden reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili, 101 ada 50 ,114 ada 155 ve 115 ada 17 parsel sayılı taşınmazların 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında yanlış olarak davalı ... adına, 101 ada 51, 137 ada 2 ve 9 parsel sayılı taşınmazların ise davalı ... adına tespit edildiğini, taşınmazların davacılar ile davalıların dedeleri ...'dan kalma araziler olduğunu, davacılar ile davalıların amca çocukları olduğunu, dava konusu taşınmazların ...’ın vefatı üzerine dört çocuğu arasında paylaşıldığını, ancak davalıların 2008 yılında yapılan kadastro sırasında davacıların babası olan ...’ın şehirde ve hasta olmasından faydalanarak paylaşmaya aykırı şekilde kendi adlarına fazladan taşınmaz tespit ettirdiklerini, davacıların babası ... tarafından 16/06/2009 tarihinde Tokat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali ve tescil davası açıldığını, 09/12/2010 karar tarihli ve 2009/126 Esas, 2010/258 Karar sayılı kararı ile davanın HUMK’un 409/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verildiğini, taşınmazlar için davalılar adına görünen tapu kayıtlarının gerçek durumu yansıtmadığını ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili, taşınmazların davacının dedesi ...’dan miras yoluyla intikal eden taşınmazlar olduğunu, murisin vefatıyla mirasçılar arasında fiili taksim yapılmak suretiyle paylaşım yapıldığını ve davaya konu taşınmazların davacının babası ... tarafından kullanıldığını onun da vefat etmesi üzerine davacıya intikal ettiğini, bu taşınmazların davacı tarafından nizasız ve fasılasız olarak kullanılmaya devam edildiğini, bu taşınmazların yaklaşık olarak 50 seneyi aşkın süredir yapılan taksim sözleşmesine uygun kullanıldığını ve zilyetliğin hiçbir zaman kesintiye uğramadığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... vekili, dava dilekçesinin aksine kök muris ...’ın vefatından önce Killik köyündeki taşınmazların tarafların babalarının da bulunduğu çocuklar arasında paylaşıldığını, bu paylaşıma göre davacı ...’ın babası Mehmet Uçar ve onun ölümünden sonra da davacının dava konusu yerleri nizasız ve fasılasız yirmi yıldan fazla zamandır kullandığını, bu kullanıma dayalı olarak 2008 yılındaki kadastroda ... adına tespit yapıldığını, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığını, ayrıca dava değerinin açıklanmasının gerektiğini, usul eksiklerinin olduğunu belirterek, haksız olarak açılan davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Tokat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.10.2019 tarihli ve 2015/597 Esas, 2019/367 Karar sayılı kararıyla; davacıların murisi ...’a dava dışı kök muris ...’dan kadastro tespiti ile taşınmazlar kaydedildiği, davacıların paylaşıma aykırı tespit yaptırıldığı iddiasını herhangi bir delille ispatlayamadığı kaldı ki tüm tanıkların da davalıları doğrular şekilde beyanda bulunduğu, davalı ... adına kayıtlı olan dava konusu 3 no.lu parselin uzun süredir davalı ...'in murisi Mehmet ve murisin ölümünden sonra da davalı oğlu İsmail tarafından kullanıldığının yine diğer davalı ... adına kayıtlı olan dava konusu 3 no.lu parselin uzun süredir davalı ...'ın murisi Hasan ve murisin ölümünden sonra da davalı oğlu Hasan tarafından kullanıldığının mahalli bilirkişi, davacı tanıkları ve davalı tanıklarının beyanları ile doğrulandığı, kullanımın yaklaşık 50 yıldan fazla bir şekilde uzun süre olduğunun beyan edildiği, tanıkların davacıların bu kullanıma ilişkin davadan öncesine ilişkin bir itirazlarını duymadıklarını beyan ettikleri, bu minvalde tespitten önce ve sonrasında dava konusu yerin davalıların kullanımında olduğunun sabit olduğu, kadastro tespit tarihine kadar taksimin bozulmadığı ve 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde belirtilen şartları taşıdığı gerekçesiyle davacı tarafından ispatlanamayan davanın her iki davalı yönünden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalılar vekilleri ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle,davalıların amcalarının hasta oluşundan faydalanmaya çalışarak paylaşma ile hak ettiklerinden daha fazla taşınmaz tespiti yaptırdıklarını, Yerel Mahkemenin özellikle tanık ifadelerini değerlendirirken objektif davranmadığını ve hukuka aykırı karar verdiğini ileri sürerek, istinaf yoluna başvurmuştur.

2.2.Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle, Mahkemenin gerekçeli kararında tek vekalet ücretine hükmettiğini, bu durumun doğru olmadığını, kararın bu bölümünün düzeltilerek Tarife'ye uygun vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, istinaf yoluna başvurmuştur.

2.3.Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle, iptali istenen taşınmazların ve taşınmaz maliklerinin farklı olmasına rağmen, her iki davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ayrıca Mahkemenin maktu vekalet ücretine hükmetmesinin AAÜT'ne aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkile ait iptali istenen taşınmazların toplam değerleri 161.032,95 TL olduğu dikkate alındığında, dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, istinaf yoluna başvurmuştur.

3. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 04.06.2020 tarihli ve 2020/202 Esas, 2020/702 Karar sayılı kararıyla; ispat yükü kendilerinde olan davacıların kök muristen kaldığı anlaşılan çekişmeli taşınmazların taksim sonucunda kendi murisleri olan Hüseyin'e kaldığını ispatlayamamalarına göre, Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine, ne var ki tapu iptali-tescil davalarının değerinin çekişmeli taşınmazların dava tarihi itibariyle olan değeri olmasına, davalıların her birinin ayrı parsellerin maliki durumunda olmalarına, kendilerini ayrı ayrı vekil ile temsil ettirmelerine göre, Mahkemece davalılar lehine adlarına kayıtlı taşınmazların dava tarihi itibariyle değerleri üzerinden ayrı ayrı nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz ise de yargılamada eksiklik bulunmayan ancak "kanunun olaya uygulanmasında" hata edilen dava dosyası açısından yapılan yanlışlık yeniden yargılamayı gerektirmediği gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gözetilerek hükmün düzeltilerek yeniden esası hakkında hüküm kurulmasına, kararın kaldırılarak esas hakkında yeniden karar verilmesine, davanın her iki davalı yönünden reddine, davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.504,83 TL vekalet ücretinin;davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 19.248,13 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, davalıların ...’ın kadastro işlemine katılmayacak durumda ve hasta olmasından istifade ederek taşınmazları kendi adlarına tescil ettirdiklerini, gerek İlk Derece Mahkemesince, gerekse istinaf incelemesinde yapılan keşifte dinlenen tanık beyanlarının yeterince değerlendirilmediğini, davalıların taşınmazlarda nizasız fasılasız zilyetliğinin olmadığını, davanın kabulü gerekirken reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin davalılar yararına nispi vekalet ücretine hükmettiğini, taşınmazların zemin değerleri ve üzerindeki bina değerleri toplamını esas aldığını, 137 ada 9 parselin arsa olarak gözüktüğünü, dava tarihinin 06.09.2017, keşif tarihinin 11.03.2019 olduğunu, 137 ada 9 parsel üzerinde bina olduğunun keşifte anlaşıldığını, muhdesat niteliğinde olan binanın davacıların murisi tarafından yapıldığına dair bir iddialarının olmadığını, bina değerinin de vekalet ücretine esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, fazla harcın iadesine karar verilmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3.Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Kadastro sonucunda Tokat ili Merkez ilçesi Killik köyünde bulunan taşınmazlardan 101 ada 50 parsel, 114 ada 155 parsel, 115 ada 17 parsel davalı ... adına, 101 ada 51 parsel 137 ada 2 parsel ve 137 ada 9 parsel sayılı taşınmazlar ise davalı ... adına tespit ve tespite itiraz olunmaksızın 31/01/2008 tarihinde tescil edilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

15. maddesinde, “Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.” düzenlemeleri yer almaktadır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV/3.) numaralı paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 03/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.